Brezilya'da devlet başkanlığı seçimlerinin ikinci turunda, eski gerilla lideri Dilma Rousseff oyların yüzde 55'ini alarak ülkenin ilk kadın devlet başkanı oldu.
Seçimin ikinci turu, ilk turda en çok oyu alan Rousseff ile muhalefetteki Sosyal Demokrat Partisi adayı Jose Serra'nın arasında geçti.
Yaklaşık 8 yıldır devlet başkanlığını yürüten; ancak anayasal olarak üçüncü kez devlet başkanlığı yapamayacağı için bu seçimlere adaylığını koyamayan Luiz Inacio Lula da Silva, eski solcu militan Rousseff'i halefi olarak göstermişti. Brezilya tarihinin en popüler lideri olarak görülen Lula da Silva'nın desteğini alan 62 yaşındaki Rousseff, seçimi kazandığının netleşmesinin ardından açıklama yaparak, görevi süresince ülkenin büyümesine ivme kazandıran Lula da Silva'nın siyasal reformlarını devam ettireceğini söyledi. Rousseff, Brezilya halkının kendisine duyduğu güvene layık olacağını belirterek, yoksulluğu ortadan kaldırma taahhüdünde bulundu. Brezilya'da geçen ay başında yapılan genel seçimlerin ilk turunda Rousseff yüzde 47, rakibi Jose Serra yüzde 33, Yeşil Parti adayı Marina Silva ise yüzde 20 oy almıştı.
İran'ın nükleer programı konusunda Türkiye ile birlikte arabuluculuk yapan Brezilya, haziran ayında bu rolüne son verdiğini açıklamıştı. Lula da Silva'nın politikasını devam ettireceğini açıklayan Rousseff''in, İran siyasetinde bir değişikliğe gidip gitmeyeceği ise merak konusu oldu. Kırıkkale Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Doç. Dr. Erol Kurubaş, Brezilya'nın İran politikasının Türkiye ile benzerlik göstermesine rağmen, bu ülkenin İran da dahil olmak üzere hiçbir konuda Türkiye kadar ısrarcı olamayacağını belirtti. Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi'nin (ORSAM) başdanışmanlığını da yapan Kurubaş, Brezilya'nın BM Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesi olması halinde Amerika ile karşı karşıya gelemeyeceğinin altını çizdi. Kurubaş, Brezilya'nın dış politikasının temelinde dengelerin yattığına dikkat çekti.