Türkiye medya dünyasında orta doğu ve Arap alemi ile ilgili haberler genelde batılı ajanslar ve bilgi kaynaklarından derlendiği için bir takım şahıs ve yer isimleri batılıların telaffuzu ile Türk okuyucusunun ve dinleyicisinin nazar-ı dikkatine sunulur. İşin acı tarafı yanlış yerleşen ve kökleşen bu telaffuzları değiştirmek ve aslına uygun söylemek bir türlü mümkün olmaz.
Bu bir ironidir. Arap ve İslam alemine ne kadar fransız kaldığımızı ve haber kaynaklarımız yönünden ne kadar yabancı kaynaklara muhtaç ve mahkum olduğumuzu gösteren bir ironi…
İslam aleminde olan biteni onların gözüyle değerlendirmek, onların izin verdiği kadar olanlara muttali olmak, zihin dünyamızı onların kontrolüne teslim etmek, onların ağzıyla konuşmak kadar acı bir şey olabilir mi?
Geçmiş yıllarda Uganda devlet başkanı Iydi Emin vardı. Türkiye basınınında hep İdi Amin olarak telaffuz edilmiştir. Cezayir Devlet Başkanı Hayri Ebu Medyen ise “Hoari” olarak seslendirilmiştir. Şazeli bin Cedid “Şadli” yapılmıştır. Binazir Butto “Benazir” olmuştur.
Bu yanlışların biri de Suriye devlet başkanı Beşşar Esed adının “Es’ad” olarak söylenmesidir. Halbuki esed ve es’ad kelimelerinin birbiriyle hiç ilgisi yoktur.
Esed, aslan anlamında bir kelimedir; elif, sin, dal harflerinden müteşekkildir.
Es’ad ise en saadetli, en said insan anlamında elif, sin, ayn ve dal harflerinden oluşmaktadır. Görüldüğü üzere birbiriyle hiç alakası olmayan bir anlam ve karıştırma söz konusudur.
İşin çok ilginç bir yanı ise Esed ailesi bu ismi sonradan edinmiştir. Kaç kişi bilir bu ailenin asıl adının VAHŞ olduğunu…
İsmi ile müsemma bir aile ‘Vahş’i ‘Esed’ler…
Esed ailesini yakından tanıyan ve uzun yıllar Hafız Esed’e danışmanlık yapan ünlü gazeteci ve yazar Patrick Seale[1], Hafız Esed’le ilgili yazdığı biyografide Esed ailesinin asıl isminin “Vahş” olduğunu 1927 yılında Hafız Esed’in babası Süleyman Ali tarafından “Esed”e çevrildiğini aktarmaktadır.[2]
Şimdi bu vahşi aileye Es’ad ailesi demek ve bunda ısrar etmek kadar büyük ve fahiş hata olabilir mi?
Nerede es’adlık, said kul olma hali; nerede vahşi aslanlık…
Şimdiki Suriye diktatörü Beşşar Esed de, babası Hama katliamının tertipçisi Hafız Esed de (çoğu insan burada kullanılan “hafız” sıfatını Kur’an hafızı zanneder, halbuki hafız arapçada koruyucu anlamındadır burada “muhafız/asker” manasında kullanılmaktadır) vahşet ve katliamda birbirini aratmayacak fenomenlerdir.
Merhum ve mağfur Mahmud Es’ad Coşan Hocaefendi müşarunileyh Hafız Esed’in isminin Es’ad şeklinde telaffuzundan ziyade rahatsız olur ve bunu bilinçli olarak yapanlar için ”iki elim yakalarında ”derdi.
Geliniz bu büyük insanın aziz ruhunu incitmeyelim ve vahşilere, eli kanlılara “es’ad” demeyelim.
Zahid Muzafferoğlu