Ergenekon Davası’ndaki delillere ve dinleme kayıtlarına bakıldığında, ulusalcı hareketin tepedeki isimlerinin Org. Büyükanıt’a bir misyon yükledikleri ortaya çıkıyor.
Büyükanıt’ın göreve geldikten sonra Nisan 2007’de Köşk seçimlerinden önce, Hükümeti devirecek birşeyler yapacağına inanmışlar. Büyükanıt, umduklarını yapmayınca da aynı çevrenin hedefi olmuş, Tuncay Özkan’ın başlattığı bir kampanyayla saldırıya uğramıştı.
Ergenekon Operasyonu’nun muvazzaflara uzaması Büyükanıt’ın son dönemine denk gelmiş ve Büyükanıt anti kampanyaya rağmen hukuka saygılı davranmıştı.
Şimdi Ergenekon operasyonu daha derinleşmiş durumda. Aynı çevre bu sefer içeride… Ve beklentilerini daha da artırarak Org. İlker Başbuğ’a yöneltmiş durumdalar.
Bugüne kadar “genç subaylar” psikolojisinden hareketle Genelkurmay Başkanları üzerinde oluşturulan baskı, Org. Başbuğ’a karşı evrim geçirdi. Org. Başbuğ’a baskı, “Emekli muvazzaf askerlere sahip çıkmamak, devletin diğer kurumlarına karşı onları yalnız bırakmak, savcılar ve emniyete teslim etmek, TSK’nın onurunu korumamak” üzerinden yürütülüyor.
Ergenekon tutuklusu emekli paşaların, GATAKULLİ yöntemiyle birer birer lüks hastane odalarına transferi, Org. Başbuğ’un bu baskıya tavizi görüntüsü veriyor.
Öyle veya değil… GATAKULLİ’nin yetmeyeceği bilinmeli. Kıvrıkoğlu ve Karadayı gibi her alanda kendileriyle paralel hareket etmeyen Genelkurmay Başkanları tek tek hedef olacaklardır. Bunun en ağır bedelini Org. Hilmi Özkök ödedi… Org. Büyükanıt da görevden ayrılırken eşi bile karıştırılarak pek çok iftiraya maruz kaldı. Üstelik bunlar bir Doğan Grubu gazetesinde manşete taşındı.
Ergenekon’un Org. Başbuğ’u hedefe alması beklenenden erken başladı. Org. Hurşit Tolon’a ait olduğu belirtilen ses kaydında, Genelkurmay Başkanı’na açıkça “mıymıy” deniyor. Üstelik de, cezaevini basıp içerideki TSK mensuplarını kurtarmadığı için.
Ses kaydı Türk yargısından “düşman” olarak bahsediyor : “Kendi doğurduğu bebeği yetimhanenin önüne vermektir teğmeni düşmana teslim etmek diyorum. Teğmeni götürüp bunlara teslim etmek; teğmenini teslim eden ordu olmaz! Aşiret bile olmaz!”
Ses kaydı çevik kuvvet polisini düşman görüyor: “Bunların hepsi duyuyor, gidin söyleyin diyorum komutanlarınıza. Ordu komutanına diyorum ki o paşayı orda tutmak demek ihanet demektir. Müsaade edin bana beş dakika makamınıza geleyim yedinci dakikada alırım diyorum onu ben. Alırım, almazsam namerdim bilir bütün dünya. Şuraya oturtun tekrar Selimiye’ye beni kurmay başkanı gel buraya, aç telefonu Cengiz Aykut’a, de ki ben şimdi, biz şimdi Gata’dan bir heyet gönderiyoruz buraya de emrimi ilet, buranın komutanına da emrimi ilet. Bir ekip hazırlasınlar doğru Koşuyolu’na. Hastamızı almaya geldik desinler. Sen de Cengiz Aykut’a söyle. Ekip çıktı yola alıp gelecek de. Hadi şimdi o çevik kuvvetle durdursun. Hadi gücünü göreyim bakayım. Bakan, başbakan, gelsin durdursun. “
Ses kaydı Star Gazetesinin akreditasyonunu iptal etmeyen Org. Başbuğ’a hakaret ediyor: “Kararı vereceksiniz karar, karar. Yüreğinizle karar verilir. Bizimkiler mıy mıy mıy mıy teğmeni ver, yarbaya kelepçe tak, mermiler bizim mi sizin mi belli değil. Star gazetesiyle uzlaşma yap. Star gazetesiyle Genelkurmay uzlaşmış. Ne demek yav. Nasıl ne demek uzlaşmak? Biz uzlaştık! Olur, mu öyle şey.”
Ses kaydı Cumhuriyet Savcısını tanımıyor: “Mesela savcı yazı yazmış, ne savcısı, kim oluyor lan sen kim oluyorsun, sen kimsin? Sen kimsin lan bana yazıyorsun. Sen kimsin?”
Tablo bu…
İşte, tutuklanınca “TSK’nın saygın bir komutanına bu nasıl yapılır” denilen “saygın komutan” budur… Genelkurmay Başkanı’na üçüncü bir şahsın önünde alenen hakaret ediyor, devletin hiçbir kurumunu takmıyor, hatta asker gücüyle onları ezme yollarından bahsediyor ..
Astlarına karşı tutumu zaten biliniyordu, üstlerine karşı tutumunu da öğrenmiş olduk.
Buna rağmen GATAKULLİ’nin devam ettirilip ettirilmeyeceğini göreceğiz.
Cehveri Güven- Aktif Haber