Polis imdat hattı olan “155”i arayarak güncel konularla ilgili bilgi vereceğini söyleyen sigortacı 29 yaşındaki Çınar Mustafa Altunbaş'ın 15 Temmuz 2008 tarihinde İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce, 8 Ekim 2008 tarihinde de “Ergenekon” soruşturması savcılarından Nihat Taşkın tarafından alınan ifadeleri dava dosyasına konuldu.
Alınan bilgiye göre, savcılık ifadesi tanık sıfatıyla alınan Altunbaş, emniyetteki beyanında, Kuvayı Milliye Derneğine üye olduğunu, 4 gün önce derneğe gittiğinde polis tarafından arandığını öğrenmesi üzerine emniyete geldiğini belirtti.
Altunbaş, savcılık ifadesinde 2004 yılında kendisinin Kuvayı Milliye Derneğinin Avrupa Yakası sorumlusu olduğunu belirtti. “Hüseyin Görüm'e ait olan Maltepe'deki büroya gittiğini, dernek merkezinde de Fikri Karadağ ile tanıştığını” ifade eden Altunbaş, “Karadağ benim sormam üzerine, görev yaptığı dönemde, Genelkurmay Başkanlığına, 20 bin Türk askerine Azeri ordusu üniforması giydirip Karabağ'a gönderilmesini, bu şekilde Azerbaycan ile organik bir sınır hattı kurulacağını, bu hat üzerinden Türk cumhuriyetlerine açılanabileceğini teklif ettiğini, ancak ordu içerisinde bir bütünlük olmadığını, bu çok yararlı teklifin dikkate alınmadığını anlatmıştı” iddiasında bulundu.
Çınar Mustafa Altunbaş, Karadağ'ın ayrıca, “Doğu bölgesinde büyük bir terörist grubu çembere aldığını, Genelkurmay Harekat Dairesi Başkanlığından geri geçilmesi emri verildiğini, ordu içindeki problemler olduğunu, mandacı yönetim zihniyetleri bulunduğunu, bu nedenle de general olamadığını da anlattığını” ileri sürdü.
KÜÇÜK'ÜN ZİYARETİ
Tanık Altunbaş, derneğe üye olunca “ölme, öldürtme ve öldürülme” üzerine olarak bilinen yemini Karadağ'ın kendisine ettirdiğini, teşkilat başkanı olan Hüseyin Görüm tarafından talebi üzerine kendisine “dış ilişkiler”, yani derneğe gelip gidenlere derneği anlatma görevi verildiğini kaydetti. İfadesinde kendisine verilen kartta ise “istihbarat” yazdığını kaydeden Altunbaş, DTP ile ilişki kuran kişiler hakkında istihbarat toplayacağının söylendiğini, ancak bu görevle ilgili bir şey yapmadığını öne sürdü.
Altunbaş, Karadağ'ın dernekte özel misafirleri olduğunu da anlattığı tanık ifadesinde, şu iddialarda bulundu:
“Bunları Kahraman Şahin karşılar ve odasına çıkarırdı. Bu kişiler genelde dernekteki diğer kişilerle görüşmezdi. Hatırladığım kadarıyla 2006 yılının sonlarına doğru dernekteyken Karadağ'ın odasından 4 kişilik bir grubun indiğini gördüm. Bunların içerisinden daha önce gazete ve televizyonlarda gördüğüm Veli Küçük'ü hemen tanıdım. Karadağ beni, Niyazi Kıyak, Görüm ve Ali Kutlu'yu 'Bunlar da bizim evlatlarımız' şeklinde tanıştırdı. Küçük elimizi sıkarak araca bindi.
Hatta belinden rahatsız olduğu için, Arif ismi ile hitap edilen emniyette fotoğraflarından 'Emin Caner Yiğit' olarak teşhis ettiğim kişi yardım etti. Karadağ ile ne konuştuğunu bilmiyorum.”
ALEMDAROĞLU İLE İLGİLİ İDDİA
Çınar Mustafa Altuntaş, derneğin birkaç toplantı ve seminerine katıldığını, Üsküdar'da düzenlenen tanıtım yemeğine de Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu'nun geldiğini öne sürerek, Alemdaroğlu'nun Kuvayı Milliye adına genç birinin yaptığı konuşmayı beğenmeyerek toplantıdan ayrıldığını iddia etti. Yine Ergun Poyraz'ın da derneğe geldiğini, hatta kendisine “Musa'nın Çocukları” adlı kitabını imzaladığını ileri süren Altunbaş, dernekte, “PKK gösterileri olmak üzere, kolluk kuvvetleri yetersiz kaldığı zaman suçla mücadele edecek 2 bin kişiden oluşan motorlu, telsizli ve coplu bir ekip kurulmasının düşünüldüğünü, kendisinin de fiyat aldığını” iddia etti. Altuntaş, merkezi Almanya'da bulunan, Türk vatandaşların kurduğu ve gönüllü bağışlar yapılan “Avrupa Ulusal Türk Birliği” adlı bir kuruluştan motorlar için 2 milyon Avro geleceğinin konuşulduğunu, para gelmeyince projenin gerçekleşmediğini savundu.
Dernekte Niyazi Kıyak ile Ayşe Ceylan Gençyol'un “Kuvva Nikahı” ile evlendiğini ileri süren Altuntaş, dava kapsamında yargılanan sanıklardan bazılarını da dernekte gördüğünü iddia etti.
Muzaffer Tekin ile yüz yüze hiç karşılaşmadığını, ancak Tekin'in Kuvayı Milliye'den ayrılan bir kol olan “Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi”nin başında olduğunun dernekte konuşulduğunu öne süren Altuntaş, Sami Hoştan'ı ise aynı kuaföre gittikleri için tanıdığını, dernekte hiç görmediğini belirtti. Altunbaş, derneğin kuruluş amacının dışına çıkması üzerine gitmemeye başladığını ve fiili ilişkisini kestiğini, ancak üyeliğinin devam ettiğini de bildirdi.