Sivil toplum örgütü 'Genç Siviller' üyesi Pınar Akyasan ise, "Mevcut anayasa darbe ruhu taşıyor." dedi.
Malatya'da Avrasya Hukuk ve Demokrasi Derneği ile Genç Siviller organizasyonu ile "Sivil ve Özgürlükçü Anayasa" konulu panel düzenlendi. İl Özel İdare salonunda yapılan panelin başkanlığını Avrasya Hukuk ve Demokrasi Derneği Onursal Başkanı Eray Erenler yaptı. Panele konuşmacı olarak Bilgi Üniversitesinden Doç. Dr. Ferhat Kentel, Taraf Gazetesi Yazarı Rasim Ozan Kütahyalı, Genç Siviller adına ise Ahmet Turan Han ve Pınar Akyasan katıldı.
Pınar Akyasan, halkın kendisinin yapacağı bir sivil anayasanın darbe sürecini içinden atacağını ifade etti. Akyasan, "Mevcut anayasa darbe ruhu taşıyor. Bizlerin bu anayasadan kurtulmamız lazım daha demokratik daha sivil bir sivil anayasaya ihtiyacımız var." dedi.
Ergenkon soruşturması ile ortaya çıkan belge ve silahlara rağmen hala savunucuları olduğuna dikkat çeken Akyasan, "Gecen sene 'ordu göreve' pankartları ile meydanlara dökülenlerin çoğu şimdi Ergenekon olayıyla ilişkileri çıkıyor. Süreci sulandıramaya çalışanlar var özellik sanat ve siyaset dünyasında yapılan bu tür açıklamalara anlam veremiyorum." ifadelerini kullandı.
12 Eylül Anayasası'nın hala geçerliğini sürdürdüğünü söyleyen Akyasan, "Bu anayasa referandumda yüzde 91.3 ile kabul edildi. Ama demokratik bir referandum olmayıp silahların gölgesinde yapılan bir referandum özelliğini taşıyor. O kadar ki 50 kişinin hayır oyu verdiği için gözaltına alındığı bir referandumdur. Zaten bu anayasa da şimdiye kadar 27 defa değiştirildi." şeklinde konuştu.
"KARMAŞIK BİR DÖNEMDEN GEÇİYORUZ"
Doç. Dr. Kentel ise, "Karmaşık bir dönemden geçiyoruz. Bu durumun içinden her şey çıkabilir. Modern kelimesiyle birlikte her şey bize normal gibi gelmeye başladı. Bu bağlamda Kapitalizm de normaldir, işçilerin adına bir tek adamın konuşması da normaldir. İlerici, gerici ayrımları yapmak normaldir. 'Biz' ve 'ötekilerin' olduğu bir dünyada iyiler genellikle 'biz' iyi olan taraftayızdır. Ötekilerin düşünceleri önemli değildir.
Bu böyle olunca da sorunlar karşımıza çıkıyor. Örneğin Latin harflerine geçmek bir anda toplumun hafızasının silinmesi demektir. Yani toplum biranda yabancı bir dil öğrenmek zorunda kaldı. Bu bizim hesaplayamayacağız izler bıraktı. Bir başka örnek verirsek, bir ara camiler yeniden dizayn edilme kararı verildi.
Camilere ayakkabı ile girilecek, camilerde sandalyeye oturularak ibadet edilecek ve ibadet Türkçe yapılacak diye bir anlayış getirilmek istendi. Bu örneklerde de bariz bir şekilde görüldüğü gibi topluma zorla dayatılan her şeye sorunlar baş gösteriyor. Kibirli, homojenlik yaratmaya çalışanlar, homojenlik olmayınca en azından takkeye yapmaya zorlanlar, toplumuzda tutmadı. Buna görüntüde ulaşabilirsiniz ama ruhlarında yani özlerinde istediğiniz amaca ulaşamazsınız." şeklide konuştu.
"SIĞ DÜŞÜNCEYİ KIRMAK GEREKİYOR"
2001 yılında yaşanan Medine Bircan olayını anımsatan Kütahyalı ise, "Medine Bircan başörtülü bir vatandaşımızdır. Acil Servis'e kaldırılmak zorunda kalmıştır. Fakat, sağlık karnesindeki fotoğraf başörtülü olduğu için o dönemin İstanbul Üniversitesi'nin dekanı hastaneye kabul etmedi. Oradaki doktor, 'Biz, bu konuda kesinlikle taviz vermeyiz. Gidin, fotoğrafı değiştirerek gelin' dedi. Yakını da fotoğrafı değiştirmek için gidip gelinceye kadar Medine Bircan hayatını kaybetti.
Bu bir cinayettir. Bu normal bir ölüm değildir. Onun üzerine televizyonda bir program yapıldı. Programa İstanbul Üniversitesi'nin Tıp Fakültesi'nin dekanı bağlandı. Dekan 'Bu yapılan doğrudur' dedi. Bir de 'Benim için Atatürk İnkılâpları Hipokrat Yemin'inden daha önemlidir' dedi. Bir doktor için Hipokrat Yemin'i ne olursa olsun insanı hayatta tutmaktır. Bu dünyanın her yerinde de böyledir. Hz. Adem'den bu yana bu böyledir. Bu düşman da olsa doktor için hastayı hayatta tutmak esastır. Bundan dolayı olaya zihniyet bazında bakmak gerekiyor. kişilere bakmamak gerekiyor. Biri gider başkası gelir. Bu iddia edilen Ergenekon olayında gözaltına alınanlar içinde böyledir. Ne olur, biri içeri alınıyor, yerine başkası geliyor. O zaman İstanbul Üniversitesi'nin dekanı içeri girdi; fakat yerine başka biri geldi. Bunları çok iyi irdelemek gerekiyor."
Ergenekon olayına da değinen Kütahyalı, "13 ve 14. dalgaları bekliyorum. Bu dalgalarda medya ve siyasi ağırlıklı gözaltıların olacağını tahmin ediyorum. Türkiye'nin şeffaflığı için önemli bir dava özellikle sivil toplum kuruluşlarından Ergenekon davası için bir izleme komitesi kurulmasını istiyoruz. Davanın daha sağlıklı devam etmesi için Yoksa süreci sulandırmaya çalışanlar var." ifadelerini kullandı.