Erdoğan'ın Beyaz Saray randevusunun şifreleri

Washington'da özel ilgiyle karşılanan Başbakan Erdoğan'ı yarın çok yoğun bir gün bekliyor. İşte Erdoğan'ın Beyaz Saray programı ve görüşmeleri şifreleri?

Başbakan Erdoğan kalabalık bir heyetle dün ABD'ye gitti. Başkent Washington'da askeri törenle karşılandı. Askeri tören ABD hükümeti tarafından nadiren uygulanıyor. Erdoğan bu yöntemle karşılanan ilk Türk siyasetçi oldu.

Blair House'da ağırlanan Başbakan Erdoğan'ı Perşembe günü yoğun bir program bekliyor. Önce sabah saatlerinde Obama ile görüşecek olan Erdoğan, öğlen Başkan Yardımcısı Biden'le yemek yiyecek. Akşam da Obama, Başbakan Erdoğan'ın onuruna yemek verecek.

Peki Obama'dan Başbakan Erdoğan'a bu özel ilginin nedenleri neler? Hangi konuları masaya yatıracaklar? Gündeme hangi konular gelecek? Zaman gazetesinden Ali H. AslanBeyaz Saray Randevusun şifrelerini yazdı.

Başbakan Erdoğan'ın ABD ziyareti, Türk-Amerikan ilişkilerindeki son yıllardaki olgunlaşmanın, bölgedeki sıcak ihtilaflarla, çaplı siyasi dönüşümlerle ve ABD’de artan tecritçilikle test edildiği bir döneme denk geliyor. Obama yönetimi ziyareti, Erdoğan’ın şahsında Türkiye’nin önemini teyid ve bölgesel liderlik beklentilerini aktarma vesilesi olarak görüyor. Ankara içinse bu, Türk dış politikasının Washington’da daha iyi anlaşılmasını ve desteklenmesini sağlama adına değerli bir fırsat.

BLAİR HOUSE'DE MİSAFİR EDİLİYORLAR

Obama yönetimi, Başbakan’a neredeyse devlet başkanı düzeyinde protokol uygulayacak. Erdoğan ve eşi, en özel yabancı konuklara tahsis edilen, Beyaz Saray’ın karşısındaki Blair House’da misafir edilecek.

OBAMA İLE AKŞAM YEMEĞİ

Başbakan, perşembe günü Obama’yla iki saat heyetli iş görüşmesine ilaveten iki saat da baş başa bir akşam yemeği yiyecek. Üstelik, hava muhalefeti olmazsa, çok az yabancı lidere açılan Beyaz Saray’ın gül bahçesinde (Rose Garden) uzun bir ortak basın toplantısı öngörülüyor. Başkan Yardımcısı Joe Biden ve Dışişleri Bakanı John Kerry, Erdoğan ve heyetine Dışişleri’nde öğle yemeği veriyor. Havaalanına bir kabine üyesinin gitmesi, askerî karşılama ve uğurlama törenleri de cabası…

NEDEN YAKIN İLGİ?

Obama yönetiminin yakın alakasının altında yatan temel faktör, Türkiye’yi ABD’nin birçok çıkarının tehlikeye girdiği bölgede sarılabileceği ve iş bitirebileceği nadir ülkelerden biri olarak görmesi.İsrail’in güvenliği tehdit altında. Ürdün dökülüyor. Mısır neredeyse ‘başarısız devlet’ (failed state) haline gelmiş. Prestij projesi Irak, çözülüyor. İran nükleer inadını ve bölgesel çıbanbaşı rolünü sürdürüyor. Amerikan askerleri tamamen çekilince Afganistan’ın akıbetinin ne olacağı meçhul. Böyle bir bölgede ABD’nin denge unsuru olmaya namzet Türkiye’nin yardımına ihtiyacı var.

Obama’nın Erdoğan’a sıcak muamelesi, şüphesiz iki lider arasındaki şahsi ilişkinin derinliğini ortaya koyması itibarıyla da dikkat çekici. Beyaz Saray’ın önde gelen hedeflerinden biri de, Erdoğan’ın kredisini kullanarak, şüpheci Türk kamuoyunun ve İslam dünyasının gönlünü okşamak. Ve Amerika’ya sempati ve güven devşirmek. Bu noktada, Erdoğan’ın döndüğünde Türkiye ve bölgedeki ABD karşıtlığını yumuşatıcı şeyler söylemesi ümid ediliyor. Ankara ise bölgeye yavaş yavaş soğuma sinyalleri veren ABD’nin diplomatik ve askerî imkânlarından kendi çıkarları istikametinde istifade niyetinde. Ziyaret, Türkiye’de yaklaşan kritik seçimler öncesinde, siyasi sistem ve anayasa değişikliği ile Kürt sorununun çözümü adına önemli inisiyatifler alan Başbakan Erdoğan’a ve iktidardaki AK Parti’ye uluslararası desteğin pekiştirilmesi noktasında da önem taşıyor.

İLK GÜNDEM MADDESİ SURİYE

Perşembe günkü Beyaz Saray zirvesinde en kapsamlı ve sıcak istişare maddesinin Suriye olacağı muhakkak. Reyhanlı saldırıları, konuyu daha da merkeze itecektir. Türkiye, Suriye’de sadece maddi yükü artan mülteci sorunuyla değil, sınırlarının içine sızan şiddetle de mağdur konumunda. Ankara’nın hedefi, kadim bir NATO müttefiki, dostu ve bölgesel iş ortağı olarak Türkiye’nin uğradığı maddi manevi zararların Washington’da daha iyi anlaşılması. Ve Obama yönetiminin şimdiye kadarki kokmaz bulaşmaz tavrını değiştirmeye ikna edilmesi. Ancak özellikle Obama’yı bu konuda kımıldatmak oldukça zor. Kamuoyuna açık beyanlarıyla Suriye’de paçaları sıvamaya isteksizliğini her fırsatta ortaya koyan Obama’nın, içeride Türk heyetine farklı bir mesaj vereceği sanılmıyor. Bir ihtimal, belki bazı muhalif grupların silahlandırılmasına itirazlarını azaltabilir. O zaman da Türkiye’den silahların doğru grupların eline geçeceğini garantilemesini isteyecektir. Zira ABD’nin terör örgütü listesine koyduğu El Nusra Cephesi tipi grupların Suriye’ye girişine Ankara’nın göz yumduğu iddiaları, Washington’da Türkiye’nin taktiklerine yönelik kuşkuları artırmış durumda. Erdoğan hükümetinin desteklediği uçuşa yasaklı bölge türü senaryolara ise Beyaz Saray hâlâ çok soğuk. Diğer yandan, ABD ile Rusya tarafından yeniden pişirilen Cenevre tipi ikinci bir uluslararası konferansla soruna siyasi bir çözüm bulunacağı görüşü ise Ankara’da pek alıcı bulmuyor. Kısacası, bu haftaki müzakereler sonunda Ankara ve Washington’un Suriye politikalarında büyük değişiklik sürpriz olur.

GÜNDEME NELER GELEBİLİR?

PKK ve terörle mücadeleye destek meselesi, çözüm sürecinden dolayı eski Beyaz Saray zirvelerine nazaran çok daha az gündeme gelecektir. Avrupa’nın sorumsuz tavırları, Suriye’deki PYD ve Kuzey Irak yansımaları gibi uluslararası boyutları konuşulabilir. Amerikan tarafı, Kuzey Irak’taki Kürdistan eyaletiyle angajmanın Bağdat’taki merkezi hükümeti fazla zayıflatmadan yapılmasını rica edecektir. Belki Irak Başbakanı Maliki’yle diyaloğun geliştirilmesi tavsiyesinde bulunacaktır. Türk tarafının ise sırf ABD istiyor diye Kuzey Irak’la stratejik enerji anlaşmalarında frene basmaya ve Tahran muhibbi Maliki’nin ömrünü uzatmaya razı olacağını pek sanmam. Yani Irak cephesinde de karşılıklı ikna marjı az.

İran’a güvensizlik noktasında zaman içinde Amerikan çizgisine daha da yaklaşan Erdoğan’ın Beyaz Saray’da iknaya ihtiyacı yok. Zaten Obama, Türkiye’ye füze kalkanı yerleştirilmesi hususunda güçlü inisiyatif kullanan Başbakan’a minnettar. Avrupa Birliği ile ABD arasında muhtemel bir serbest ticaret anlaşmasından Türkiye’nin zarar görmemesi yönünde Washington’da görüş birliği var. Ancak ABD ile Avrupa’ya üçüncü ortak olma ihtimalimiz zayıf görünüyor. Belki ABD-Türkiye serbest ticaret anlaşması masaya konulabilir. Onun da hayata geçirilmesi teknik açıdan çok zor. Amerikan tarafı Türkiye’de demokrasinin gidişatı konusunda Was-hington’da artan endişeleri dostça dile getirir mi, emin değilim. Ama hazırlıklı olmakta fayda var. İsrail’le normalleşmenin sürüncemede bırakılmaması ricasında da bulunabilirler.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Perde Arkası Haberleri