Başbakan Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:
"2009'dan itibaren "Milli Birlik ve Kardeşlik" adını verdiğimiz süreç içerisinde bu salonda pek çok kişiyi ağırladık.
Bu toplantıda bulunanların bir kısmı o toplantılara da katıldı.
Bugün bu salonda bulunmuyor olmak bu sürecin dışında olmak anlamına gelmez. Buradakiler Türkiye'nin tüm akil insanlarından ibaret değildir. Bu bir örnekleme gibi yapıldı.
İşin sulandırılmasına, magazin haline getirilmesine müsaade edilmesin. Konuşulanların özünü unutup magazinleştirmeyelim.
Mazrufla, işin özü ile ilgilenmenin hayati olduğunu söylemek istiyorum.
Heyeti oluştururken çok zorlandık. Sayıyı sınırlı tutmak gibi bir zorunluluğumuz vardı.
10 yılda AK Parti olarak önemli meselelerin üzerine gittik. Bunları yaparken milletimizin desteğini arkamıza aldık. Demokratik katılım kanallarını açık tutmaya çalıştık.
Bizim gibi düşünsün veya düşünmesin, hakkı ve hukuku gözeten herkesle bir demokrasi hamlesi yürütmeye çalıştık.
Burada bulunan herkes, Türkiye'nin acil sorununa acil çözüm bulunması gerektiğine inanan insanlar var.
Kan akmaya devam ederken her bahane teferruattır.
Çözümün değil sorunun parçası olanlar, bizim umudumuzu kararlılığımızı kesinlikle azaltmaz.
Bu heyeti nasıl samimi niyetlerle oluşturduk ise toplumu çok daha sağlıklı bir şekilde aydınlatmak durumundayız.
Biz yedi coğrafi bölge için gruplandırma yaptık.
BÖYLE BİR HEYETE NEDEN İHTİYAÇ DUYDUK
Bunun gibi sorulara da en kısa sürede cevap veermek durumundayım.
Türkiye terör nedeniyle 40 bine yakın insanını toprağa verdi.
Bu sorun sadece iç barışımızı etkilemiyor, aynı zamanda bölgesel etkinliğimizi ve 2023 hedeflerimizin de önünde engel.
Çözüme karşı olanların arzusu, kan kaybının devamıdır. Biz Türkiyemise daha fazla can ve kan kaybını istemiyoruz.
Bir serzenişimi paylaşacağım. Ağustos 2001'de AK Parti'yi kurarken orada bazı şeyleri paylaştık. Bütün bu süreçte yalnız olduk, yalnız kaldık. Elbette bizimle birlikte milyonlar vardı. Ancak imkanı, gücü olanların katkı yapmamasını mazur görmemiz mümkün değil.
Bu ülkede teröre oy olarak bakanlar oldu. Bu ülkede ölenlere reyting gözüyle bakanlar oldu, bu ülkede kasasına giren para gözüyle bakanlar oldu.
Ben sadece yol açsaydım, yolu temizleseydim, bilim insanları o yolda ilerleseydi en önemlisi de siyasetçiler de ilerleseydi. Ama ne acı ki bir avuç insanla yürüdük.
Bir ülkede tek tipçi bir yaklaşım, demokrasi eskikliği varsa orada çatışma sürüyor. Orada refah, hak ve özgürlük olmuyor.
Terör sadece kortutma, tedhiş hareketi olarak görenler yanılır. Terör siyasi, diplomatik ve ekonomik boyutu olan bir olay.
Terör bir taşeron eylemidir. Maalesef bir ölçüde de olsa bunu başardı.
Bu konuyu ele alırken bu boyutları göz önünde bulundurmamız gerekir.
Silaha sarılanlar ne kadar suçlu ise, Diyarbakır Cezaevinde işkenceler yapanlar da o kadar suçludur.
Son dönemde bazılarının yaptıkları kalem terörü, bu sürede yapılanlar kadar ağır oldu.
Bakınız biz 10 boyunca kararlılıkla bir şey yaptık. İstanbul'da ne varsa Diyarbakır'da da o olacak dedik. bunu yaptık ve yapıyoruz
Acaba 10 yıl önce Hakkari'ye havaalanı, Iğdır'a, Şırnak'a havaalanı yapılacak dense kim inanırdı. Bakın bunlar iş makinalarının yakılıp yıkılmasına rağmen yapıyoruz.
Böllgeye 10 yılda 40 milyar TL yatırım yaptık. OHAL'i kaldırdık, EMASYA Prototolünü değiştirdik. Farklı dil ve lehçelerde yayın ve savunma hakkının önünü açtık.
En önemlisi de inkar, ret ve asimilasyonu yok ettik.
Empati yapan bir anlaşıyışı getirdik. Sadece devletin kucaklaması yetmiyor. Şimdi topyekün kucaklaşmanın zamanı
Şimdi ortak zaferleri öne çıkarmanın zamanı. Hesaplaşmanın değil, helalleşmenin zamanı.
Şunu herkes bilmeli ki Kürt ile Türk'ün kaderi 29 yıl üzerinden yapılamaz. 29 yıl üzerinden bakanlar 1000 yıllık dostluğu anlamaz.
7 Ağustos 1919 Erzurum Kongresinde, "Trabzon vilayeti ve Canik (Samsun) Elazığ, Erzurum, Bitlis vilayetleri hiçbir sebeple birbirinden ayrılması tasavvur edilemez. Bunlar öz kardaştırlar" deniyor.
Bunlar Erzurum Kongresi beyannamesinde var. Ardından Meclis açılıyor. Herkesi temsil eden bir konuşma var.
Mustafa Kemal 24 Nisan'da şunları söylüyor.
"Efendiler bu sınır sadece askeri nedenlerle belirlenmedi. Türk vardır Çerkez vardır. Bu sınır birleştirilmiştir" deyince Meclis "Hepsi İslamdır" sesi yükselince Mustafa Kemal, "Müslüman olmayanlara da aynı haklar verilecektir" diyor.
Ne var ki sonraki dönemlerde, tek parti döneminde bunlar dikkate alınmıyor. Milletin fertleri arasına bariyerler konuldu.
Bu ülkede bu topraklarda hepimiz aynı zulmü iliklerimize kadar yaşadık. Etnik kökenlerimiz, dinimiz mezhebimiz farklı olabilir. Ama hepimiz aynı zulmü yaşadık.
İşte biz 10 yıldır örselenmiş bu duyguları, İstiklal mücadelesi dönemindeki ruhu ihya ediyoruz. Yeni bir cumhuriyet değil, o dönemdeki ruhu ihya ediyoruz.
1000 yıl boyunca olduğu gibi herkes kendi dili, kültürü ve gelenekleri ile yaşamalı.
Yasaklar kalksın bundan kimse korkmasın. Bu istikbalimizi aydınlatacak, demokrasimizi birinci sınıf yapacak bir adımdır.
İleri demokrasi dediğimizde bazıları bizi tezyif etmeye kalktı. Biz buna rağmen yapmaya kararlıyız.
Böyle bir Türkiye'de sadece imtiyazlılar, fitneciler kaybeder.
Ne acıların ne de korkuların üzerine gelecek inşa edilemez. Bunlardan ders çıkaracağız.
Çözüm süreci adını verdiğimiz bu süreç, karşılıklı güveni tesis etme, siyaseti devreye alma sürecidir.
Çözüm süreci Türkiye'ye büyük zararlar vermiş olan terörü ortadan kaldırma aşamasıdır.
Terörü sonlandırarak Türkiye'yi güçlendireceğiz. Bu heyet birbirimizden değerli arkadaşlarımızdan oluşuyor. Bazılarınızı gençliğimizden beri takip ediyoruz, bazınalırınızı da gençler olarak biliyoruz.
Necip Fazıl, şiiri arı ile bal arasındaki ilişkiye benzetir. Siz filmlerinizde derdimizi oynadınız, şarkılarınızda bizi anlattınız, işadamlarınız bizler için çalıştı, yazarlarımız bizi eleşirdiler onlardan istifade ettik.
Şimdi ise bütün bunlardan dolayı destek bekliyoruz.
Hülya Koçyiğit'ten yeni bir rol bekliyoruz. O unutulmaz Tatar Ramazan olan Kadir İnanır'dan 76 milyonun kardeşliğine vurgu bekliyoruz.
Dertler benim diyen Orhan Gencebay'dan yeni bir bakış bekliyoruz
Yılmaz Erdoğan'dan Vizontele bakışı bekliyoruz.
Lale Mansur'dan barışın kaybedeni olmaz bekliyoruz.
Doğu Ergil'den, Oral Çalışlar'dan, Erol Göka'dan, buradaki tüm dostlarımızdan eserleri kadar yüreklerini de ortaya koymaya çalışıyoruz.
Siz sahaya daldığınızda, barış için harekete geçtiğinizde Türkiye hiç bitmeyen bir bahara kavuşacak.
Huzur dolu bir Türkiye'de geleceğe birlikte yürüyeceğiz, yolumuz açık, kardeşliğimiz daim olsun.