Erdoğan sert konuştu: Hayali haritalara eyvallah etmeyiz

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Olimpiyat Oyunları’nın açılışına katılmak için gideceği İngiltere ziyaretinden önce Esenboğa Havalimanı’nda açıklamalarda bulundu ve gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Başbakan Erdoğan yaptığı açıklamada şunları söyledi:

"Bu olimpiyat oyunlarına tarihimizdeki en fazla branşta ve sporcu sayımızla katılıyoruz. Kadınlar erkekleri bu olimpiyatlarda geçiyor adeta fark atıyor. Şu anda Gençlik ve Spor Bakanımız Londra'da bulunuyor. Sadullah Bey ve Taner Bey benimle birlikte olacaklar. Ziyaretlerim kapsamında Yarın Kraliçe Elizabeth onuruna verilecek resepsiyona katılacağız. Bu takriben olimpiyatların da açılışına iştirak edeceğiz. Sayın Cameron ile ikili görüşmelerimiz olacak. Ayrıca Londra'da tertiplenecek bir iftara vatandaşlarımızla beraber biraraya gelmek adına katılacağım.

Şuanda İngiltere'de Türk toplumu güçlü bir köprü oluşturuyor. Türklerin çok kültürlü İngiltere toplumuna önemli katkılarını görmekten de memnuniyet duyuyorum. 2020 Olimpiyatlarına Türkiye olarak biz de adayız. Bununla ilgili çalışmaları yoğun bir şekilde sürdürüyor. 3 Aday ülke kalmış vaziyette. İstanbul, Tokyo ve Madrid. Diğerleri elendi ve bunun da 2013 yılına kadar bizler propagandasını yapacağız. Bui değerlendirme sonucunda da 2020 olimpiyatlarını İstanbulumuza kazandıralım istiyoruz. Burada da oyunlara ev sahipliği yapalım. Coğrafyamız, dinamizmiz, her türlü donanımımız böyle bir olimpiyatı organize etmeye yeterli. Şuanda zaten kazandıkları varsayılan bazı ülkelerin çekilmesi sebebiyle 2013 Akdeniz oyunlarında da dara girdiler zora girdiler Türkiye olarak biz üstlendik. Bunu da Mersin'de inşallah yapacağız. Teşekkür ederim."

Başbakan Erdoğan basın mensuplarının soruları üzerine Suriye'deki son gelişmeleri de değerlendirdi. 

SORULAR

SURİYE'DEKİ ÇATIŞMALARDAN TERÖR ÖRGÜTÜNÜN FAYDALANMAYA ÇALIŞTIĞINI DÜN KATILDIĞINIZ BİR PROGRAMDA SÖYLEDİNİZ. BUNA ALINACAK İLAEVE ÖNLEMLER NELERDİR TEZKERE ÇIKARTILABİLİR Mİ?

Sorunuzun içinde aslında cevaplar var. Bizim Kuzey Suriye'de bir terör örgütünün kamplaşmasına ve bunun ülkemiz için bir tehdit unsuru olması için müsade etmemiz söz konusu olamaz. PKK, PYD dayanışması ve yanlarına farklı oluşumları alarak atacakları adım karşısında bizim müsamaha ile bakmamız veya seyretmemiz mümkün değil. Konuyla ilgili bütün tedbirler alınmaktadır. En geç Çarşamba günü, Kuzey Irak'a gidip oradaki yerel yönetimin iradecileri ile bu konuları paylaşıp, bu husustaki kararlılığımız kendilerine de iletilecektir. Böyle bir sorumluluğun bizden çıktığnıı bilmelerini istiyoruz. Suriye Ulusal Konseyi var şuanda ve bunun başında da Kürt Kardeşimiz var. Kaldı ki Kuzey Suriye sadece oradaki Kürt kardeşlerimizden oluşan değil, Türkü de var, Arabı da var onlardan oluşan bir bölgedir. Bizi kimse tahrike yönlendirmesin. Ama atılması gereken bir adım varsa PKK'ya karşı bunu da açıkça atarız bunu da söylemek durumundayım.

ANKARA GÜVEN ZEDELENMESİ YAŞADI MI?

Şuanda Dışişleri Bakanımızı oraya göndermemizin sebebi, güvenimiz var ama burada yanlış adımın atılmasına vesile olmayın tam aksine buradaki yanlışı düzeltelim ve bu yanlışı düzeltmede adımı birlikte atalım. Aksi takdirde, hayali hatıralara göre buna eyvallah etmeyiz.

Sayın Meşal ile gerçekten Suriye'yi iyi bilen bir insan olmasının yanında hem bunu kendisiyle paylaştık görüştük. Bunun yanında Filistin sorununu da aynı şekilde görüşmek konuşmak durumundayız. Gazze'nin Filistin'in sorunları bizim de sorunlarımız oluyor. Yoğun bir diplomasi trafiğini sürdürüyoruz. Salt diplomatlar olacak diye birşey yok bu istişarelerde. Herkes olabilir. Oralara özel temsilcilerimizi göndermek suretiyle süreci sıkı tutuyoruz.

SINIR BÖLGESİNDE PKK'YA KARŞI TAMPON BÖLGE KURMA GİBİ BİR ALTERNATİF VAR MI?

Bunların hepsi alternatiflerin içerisinde. Ama bunların öncelikleri ise sürece bağlı. Sürece göre bunlar değerlendirilir. Bu konuyla ilgili yoğun bir çalışmanın içerisinde herkes. Atılması gereken adımlar, alınması gereken kararlar muhakkak zamanı geldiğinde alınacaktır.

Bu sürecin aslında şimdi 3 şekilde değerlendirebiliriz.

Bir, Suriye'deki malum Arap Baharı denilen katılırız katılmayız belli değil o süreç, Beşar'dan önceki süreç ve Beşar'lı süreç.

Arap Baharı sürecinde kendilerine yaptığımız uyarılar kaale alınmadı ve bu arzu edilmeyen sütreç başladı. Rivayetler çok ama kesin rakamlar vermekten öte 10 binlerce kardeşimiz orada öldürülmüş vaziyette. 200 Bine yakın göç var. Artık hakimiyetini kaybetmeye başlayan bir rejim var. Artık Suriye'de Esad ve çevresindekiler gidicidir. Suriye yeni bir döneme hazırlanıyor. Bu yeni dönemde ne olacak sorusuna bazıları ülkeler olarak söylüyorum oyalama taktiğine gidiyor. Biz de diyoruz ki sandığı halkın önüne getirmeliyiz, insanlar karar vermeli, isteyen istediği partiyi kursun istiyoruz. Suriye'de şuanda ulusal bir konsey var. Geçici bir hükümet kurulur ve ondan sonra da kurulan partiler seçimlere girer halk kimi isterse onu cumhurbaşkanı yapar, kimi isterse parlamentoya gönderir. Bütün dünya buna saygıyı gösterir. Suriye alt yapısı ile üst yapısı ile çökertilmiş durumda. Acımasız bir rejim var. Artık uçaklarla bombalamaya başladılar. Kendi insanını kendi ülkesini şudur budur ayırt etmeksizin bombalayan bir yönetim olabilir mi? Bunların içerisinde suçlu suçsuz gibi ayrım söz konusu değil. İnsanlar kaçmak durumunda kalıyor. Sadece bizim ülkemizde 45 bin civarında misafirimiz var. Bu insanlar durup dururken kaçmıyor. Bir sorun var. Halk ne derse Esad'dan sonra o olacaktır. Bu zulme şu veya bu şekilde ortak olanlar da tarihin affetmeyeceği zihniyetler düşünceler ülkeler olacaktır.

Bengladeş ve Myanmar Dışişleri Bakanları ile irtibatlarımız var. Konuyla ilgili tabii ki burada yapılmakta olan zulmün bir an önce durdurulması ve yardım kanallarının açılması gibi girişimlerimiz var. İnşallah oralara da yardım kanallarını çok daha farklı yoğun şekilde çalıştıracağız.