TBMM’deki AK Parti grup toplantısında konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın hedefifnde muhalefet partileri vardı. Erdoğan özellikle BDP ve CHP’nin son dönemdeki tutumunu sert bir dille eleştirmesine rağmen, seçilmiş bütün vekillerin yemin etmeleri konusundaki çağrısını yeniledi. Güven oylamasından bir gün önce konuşan Erdoğan şu mesajları verdi:
BDP Diyarbakır’la adresi şaşırdı
BDP’nin de CHP’nin yaptığı gibi gelip yemin etmesini, hatta önce kayıtlarını yapmalarını bekliyoruz. Yazıktır, bu yaz tatilini yeminsiz milletvekili olarak arazide dolaşmayı onlar da bırakmalı en geç yarın (bugün) bu yemini yaparak parlamentodaki yerlerini almalıdırlar. İkide bir ‘bizi dışladılar...’ Hayır, sen kendi kendini dışladın. Diyarbakır’da toplantı yapmak neyine ya? Toplantı yapılacak yer Ankara. Sen bir defa adresi şaşırdın. Grup toplantını yapacaksan gel burada yap. Diyarbakır’da ancak belediye, il genel meclisi üyeleri toplanır. BDP’nin tıpkı CHP gibi hukuku adeta hiçe sayarak Meclisi boykot etmesi, bir dayatmanın, bir zorlamanın içine girmesi demokrasiyi ve milli iradeyi inkar etmekten öte anlam taşımaz. Meselenin sorumlusu olarak hükümeti görenler, göreceksiniz er ya da geç tıpkı CHP gibi gelecekler, Mecliste yeminlerini edecekler.
Onlar olmasa da bu Meclis çalışır
BDP olmasa da bu Meclis çalışır ve hizmet üretir. Yasalar açık ortada. Biz temel ilke, felsefe olarak, çoğunluğu azınlığa tahakkümüne karşıyız. Ancak burada çok daha önemlisi var; azınlığın çoğunluğa tahakkümüne de asla ve kata müsaade etmeyiz. BDP’liler olmasa da Doğu’nun, Güneydoğu’nun sorunları çözülecek. Kürt kardeşlerimin meseleleri çözülecek, çözülmeye devam edecek. BDP’nin tüm engelleyici ve tahrik edici tutumuna rağmen 9 yıl boyunca devrim niteliğinde reformlar gerçekleşti. Oradaki vatandaşların sorunları çözüm yoluna girdi. Benim Kürt kökenli vatandaşlarıma ‘kardeşim’ dememiz bile beyefendileri rahatsız ediyor. Bütün bunlara rağmen ‘BDP de gelsin, yemin etsin, meclis çalışmalarına katılsın. Hem milli iradenin hem de milletvekili olmanın gereğini yerine getirsin’ dedik. Biz gerek yeni Anayasanın yapılma sürecinde, gerekse milli birlik ve kardeşlik projemizde BDP’nin katkılarını görmek isteriz. BDP’lilerin, CHP gibi yemin için ‘bir araya gelip, adım atalım’ demeleri durumunda adım atılması talimatı verdim. Ama tutuklu bulunan, yargının sorunu olan durumla ilgili düzenleme istiyorlarsa kusura bakmasınlar.
Yeni vekillere Ramazan uyarısı
Ramazan ayı yaklaşıyor. Kaymak, zengin iftarlara gitmeyin. Biz fakir fukara sofrasında olalım. ‘Biz kimsesizlerin kimsesiyiz, sessiz yığınların sesiyiz’ dedik. İftara gidilen evlerdeki eksiklikleri tespit edin. Arayalım, bulalım tıpkı Ömer gibi ve onlara çare olalım. NEŞE SARIDOĞAN ANKARA
Muhtıra da olsa gereği yapıldı
27 Nisan açıklamasına destek çıkanın CHP olduğunu belirten Erdoğan, “Aynı CHP bir taraftan kalkıyor muhtıra mıydı, açıklama mıydı, bildiri miydi, bunu tartışmasını yapıyor. Muhtıra olsa ne yazar, bildiri olsa ne yazar, açıklama olsa ne yazar? Bu hükümet bunun gereğini ertesi gün yapmış mıdır, yapmıştır. Sen ne yaptın onu söyle? Sen onun yanında yer aldın. Bunların durumu bu, şecaat arz ederken bunlar sirkatin söylüyor... Meclisin Cumhurbaşkanı seçmesini önündeki en büyük engel CHP oldu. Sayın Gül seçilene kadar bu Parlamento cumhurbaşkanı seçerken peki ne oldu da Sayın Gül’ün seçimine gelince hemen devran değişiverdi? Niye orada kalkıp bu gerçeğin yanında yer almadınız?” diye sordu.
İcat ettikleri boykot hoşlarına gitmedi
CHP’lilerin ‘İki arkadaşımız yemin etmeden Meclise girmeyiz’ dediğini hatırlatan Başbakan, “Gelip TBMM Genel Kurulunda yemin ettiler. İşte bunlar bu... Ee benim vatandaşım benim halkım bunları görmüyor mu, görüyor. Ne diyor? ‘Arkadaş siz doğru konuşmuyorsunuz, dürüst değilsiniz, omurgalı değilsiniz’ diyor bunlara. Bunların durumu bu. Nasreddin Hoca’ya sormuşlar, ‘Hoca alimsin, bilgilisin, tecrübelisin, lakin bugüne kadar bir icat yaptın mı, bir keşfin oldu mu?’ demişler. Hoca, ‘Ekmek ile kar yemeği ben keşfettim. Ama benim bile hoşuma gitmedi’ demiş. Şimdi CHP’nin yaptığı bu. Bir boykot icat etti ama kendisinin bile hoşuna gitmedi. Nitekim CHP bu yanlıştan döndü ve yemin ederek nihayet mili iradenin gereğini yerine getirdi. CHP’nin bu seferki çark edişinin diğerlerinin tersine hayırlı bir adım olduğuna inanmak istiyor, böyle temenni ediyoruz” dedi.
Diklendiler ama dik duramadılar
“AK PARTİ’NİN kapatılmasına alkış tutan da CHP” diyen Erdoğan şöyle devam etti: “Dün diyor ki ‘Biz testten geçtik.’ Ne testinden geçtin ya? Test buydu işte. Yüzde 47’sinin oyunu almış bir AK Parti var, sen onun kapatılmasına alkış tutuyorsun. 12 Eylül müdahalesiyle yüzleşmenin karşısında yine CHP durmuştur. AK Parti’ye oy verenleri ‘beyinsiz’ diye nitelendiren, 12 Haziran seçim sonuçlarını sendroma bağlayan yine CHP olmuştur. Bu nasıl oluyor da ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ ilkesine sahip çıkmak oluyor? Allah aşkına birdenbire ne oldu da CHP milli iradeyi keşfetti? AK Parti’ye kapatma davası açıldığında, ‘yargı da milli iradedir’ diyenlerin bugün yargı kararlarını kıyasıya eleştirmeleri, çok büyük bir çelişkidir. Biz her zaman ne diyoruz diklenmeden dik durduk. Dik duracağız diklenmeyeceğiz. CHP diklenmiş ama dik duramamıştır. Fark bu.”
Oturup ortak bir akıl oluşturacağız
“Oturacağız bir ortak akıl oluşturacağız ve bu ortak akılla, bir anayasa hazırlayalım diyoruz” diyen Erdoğan şöyle devam etti: “Dün, baktık ki, Bahçeli bizi adeta hesaba çekmeye başladı. Anamuhalefetin genel başkanı aynı şekilde. Biz ne diyoruz hesap sormayı bırakın gelin oturalım masaya; verin ekiplerinizi, biz de ekibimizi verelim CHP, BDP de versin; başlasınlar çalışmaya. Bu işin bir çerçevesi oluşsun, ondan sonra sivil toplum kuruluşlarının da desteklerini, yardımlarını alalım, akademisyenlere gidelim, anayasacıların desteklerini son safhada alalım. Ama ondan sonra bu işin nihai kararını verecek yer bu parlamento olacak. Ama daha bu adımı atmadan, sizlerden randevu talebinde bulunmadan hemen kalkar da bize yumruğunuzu sıkarsanız, biz o eli nasıl sıkarız. Açık olan el sıkılır, sıkılı el nasıl sıkılır.”