Erdoğan: 'Kıblemiz bir, Vatanımız bir'

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Diller farklı olsa da dualarımız bir, bizim kıblemiz bir, ayetlerimiz bir, ezanımız bir, inancımız birse vatanımız bayrağımız, toprağımız da bir'' dedi.

Erdoğan, Dörtyol kavşağında düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, Bayburt'ta 'Bismillah' diyerek yola çıktıklarını, genel başkan yardımcılarıyla milletvekilleriyle tüm teşkilatla 81 ilde heyecanla çalıştıklarını belirtti.

Son şehir mitingini Ağrı'da yaptığını ifade eden Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

''Ağrı'daki mitingle inşallah finali yapıyoruz. Ağrı'nın, Ağrılı kardeşlerimin hayır duasını alıyor, pazar günü de sandığa gidiyoruz. Buradan, Ağrı'dan, bizi bağrına basan, bizi muhabbetle kucaklayan, tüm illerimize teşekkür ediyorum. Bizi coşkuyla heyecanla misafir eden tüm kardeşlerime teşekkür ediyorum. Meydanları bir bayram yerine çeviren, 12 Haziran seçimlerini bir demokrasi bayramı havasında yaşayan tüm kardeşlerimize teşekkür ediyorum. Yılmadan, yorulmadan, dinlenmeden Türkiye aşkıyla, millet sevdasıyla koşuşturan tüm arkadaşlarıma, tüm kardeşlerime gönülden teşekkür ediyorum.''

-''HESABIMIZI, TERÖR ÖRGÜTLERİNE, ÇETELERE VERMEDİK''-

14 Ağustos 2001'de Ak Parti'yi kurarak, bu yola beraber çıktıklarını belirten Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Ayrımcılığa asla prim vermedik. 74 milyonu, bir ve beraber olarak kucakladık. Etnik kökenlere bakmadık. Tüm milletimizi, aynı muhabbetle kucakladık. Doğu-batı demeden, kuzey-güney demeden, Türkiye'nin 81 vilayetine aynı dille gönül diliyle konuştuk. Milletin meselelerini, ülkenin sorunlarını her şeyin üzerinde tuttuk. Bu ülkenin çıkarlarını, insanımızın çıkarlarını en üst düzeyde gözettik. Allah'a hamd olsun, kibir, gurur, böbürlenme, bizim semtimize uğramadı. Allah'a şükürler olsun, yetimin hakkını kimseye yedirmedik. Hesabımızı gidip terör örgütlerine vermedik. Çetelere vermedik. Milletin huzurunda kendimizi muhasebeye çektik. Başımız dara düştüğünde, seçkinlere, sermayeye, karanlık odaklara değil, millete geldik. Milletle dertleştik. Çünkü AK Parti'yi millet kurdu. Siz kurdunuz. AK Parti birilerinin değil. Siz 3 Kasım'da AK Parti'ye sahip çıktınız. 22 Temmuz'da AK Parti'ye daha güçlü şekilde sahip çıktınız. 12 Eylül halk oylamasında tehditlere rağmen, korkutmalara rağmen aldırmadınız. Türkiye genelinde rekor kırarak 95.8 ile demokrasiye, özgürlüklere 'evet' dediniz. Şimdi bakıyorum bazı bağımsızlar 'özgürlük, demokrasi' diyor. 'Özgürlük, demokrasi' diyenler 12 Eylül'de sandığın üzerine çarpı işareti koymuşlardı. Bu nasıl özgürlük? Bu nasıl demokrasi? Geleceksin beni Cizre'deki imam hatipli yavrularımın kaldığı okulu molotoflarla yakacaksın, çocukları yakacaksın, ondan sonra 'demokrasi' diyeceksin. Bu nasıl demokrasi, bu nasıl özgürlük? Özgürlüğün meydanı burası. Demokrasinin meydanı burası.''

-''ANA DİLDE KURSLARI BU ÜLKEDE KİM BAŞLATTI''-

BDP'nin, bu ülkede şehirleri köy gibi yaşattığını anlatan Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

''BDP'li belediyelerin olduğu yere bakın. Köy müdür, şehir midir? Bakınız kısa bir süre önce buraya geldim. Burada 200 trilyonluk açılışlar yaptık. Sizden aldığımız güçle sizlere hizmet ürettik. Sizin dualarınızla 81 vilayette, 780 bin kilometre kareye yatırım yapıyoruz. 79 yılda yapılamayanları biz Türkiye'ye kazandırdık. Yollarla barajlarla okullarla üniversitelerle Türkiye'yi değiştirdik. Demokrasiye en güçlü şekilde biz sahip çıktık. Özgürlükleri en cesur şekilde savunduk. İlklerin partisi olduk. Rekorların partisi olduk.''

Bu ülkede yasakların, anlamsız kısıtlamaların olduğunu bildiren Erdoğan, şöyle devam etti:

''Tek tek kaldırdık. Konuşulamayanlar, bu ülkede konuşulur hale geldi. Tartışılamayanlar, tartışılır hale geldi. Yazılamayanlar, bugün yazılıyor artık. Ne dedik yola çıkarken. 'Bu ülkede adına, ister Güneydoğu sorunu deyin, ister Kürt sorunu deyin, ister terör sorunu deyin. Bu sorun, bizim sorumuzdur' dedik. Yola böyle çıktık. Bu ülkede bir acı, bir hüznü, kangren olmuş bir yarayı biz tedavi etmeye başladık. Buraya ilk geldiğimde bana ne dediniz? 'Olağanüstü hali kaldırın yeter' dediniz. Olağanüstü hali kim kaldırdı? 'Çekiç Güç gitsin, yeter' dediniz. Çekiç Güç'ü kim kovdu? Değerli kardeşlerim 'anadilde kurs' dediniz. Ana dilde kursları bu ülkede kim başlattı? Sevgili kardeşlerim, TRT'de Kürtçe yayın dediniz. TRT Şeş'i tam gün yayına kim açtı? Değerli kardeşlerim, 'Kürtçe propaganda' denildi. Bunu kim başlattı? Bu ülkede, Güneydoğu bölgesi tarihinde, bizim şu 8 senede verdiğimiz hizmeti hiçbir dönemde aldı mı? Allahınızı severseniz, eğitimden sağlığa, adaletten emniyette ulaşıma varıncaya kadar. İşte geçenlerde geldim. Buraya, Ağrı havaalanına indim helikopterle. Iğdır'a gidemedim. Sis vardı. Ve ben Iğdır'a 110 kilometreyi o gün karadan gittim. Allahıma hamd ettim. Ve bölünmüş yoldan gittim Iğdır'a. Ya 110 kilometre bölünmüş yolu kim kazandırdı buraya? Ya bunları görmemek için kör olmak lazım. Ama bazılarının gözü var, görmüyor. Kardeşlerim, dili var, hakkı söylemiyor. Ağzı var, söylemiyor. Kulağı var, duymuyor. Biz hizmet siyaseti yapıyoruz, eser siyaseti yaıyoruz. Birileri de istismar siyaseti, ideoloji siyaseti yapıyor.''

-''HEPİMİZ ADEM'İN, NUH'UN ÇOCUKLARIYIZ''-

Gücünü çetelerden almadığını ancak birilerinin gücünü çetelerden, terör örgütünden aldığını ifade eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''İnsanlar arasında ayrım yapmayız, yapamayız. Hepimiz Fatih Sultan Mehmet'in torunları olduğumuz kadar, şarkın büyük kumandanı Selahattin Eyyübi'nin de torunlarıyız. Biz Hazreti Mevlana'nın torunları olduğumuz kadar, Ağrılı Ahmedi Hani'nin de torunlarıyız. İşte onun için Ağrılı Ahmedi Hani'nin yasaklanmış kitabını, Kültür Bakanlığı eliyle biz bastık. İstediğiniz kadar provoke edin. Onlar tutmaz. Burada, birçok derslik yaptık. Onlarla konuşun. Hastaneyle konuşun. İbrahim Çeçen Üniversitesi ile konuşun. Ağrı havalimanı ile konuşun. Şu anda yapılmakta olan terminalle konuşun. Yollarla konuşun.''

Bunu provoke edenlerin dertlerinin başka olduğuna işaret eden Erdoğan, şunları söyledi:

''Kardeşliğimiz Ağrı Dağı'ndan çok daha büyük. Bizim kardeşliğimiz, Köse Dağı'ndan, Süphan Dağı'ndan daha yüce. Biz hepimiz Nuh Tufanı'nın ardından, şu Ağrı Dağı'ndaki gemiden dünyaya dağıldık. Hepimiz Adem'in, Nuh'un çocuklarıyız. Diller farklı olsa da dualarımız bir. Bizim kıblemiz bir, ayetlerimiz bir, ezanımız bir, inancımız birse vatanımız, bayrağımız, toprağımız da bir. Biz ezelden kardeşiz. Allah'ın izniyle ebediyete kadar kardeş kalacağız. Ama şu anda birileri çıkıp bizim ezanımızı, Kürtçe okutursa burada ne var? Burada ayrılık var. Bunlar ayrımcı. Bizim cumamız bir. Ama kalkıp orda cuma namazı kılınırken, arkada ayrı bir cuma namazı kılmaya kalkanlar, bu ülkeyi bölmeye çalışanlardır. Bunlar bugüne kadar yoktu. NerEden çıktı bunlar. BDP ayrımcıdır, bölücüdür ve hiç bir zamanda bunların karşısında duramamıştır. Neden? Dert başka. Biliyorlar ki bu ülkede 'Kürtler'in dini zerdüştlüktür' diyen İmralı. Bu benim Kürt kardeşlerime hakarettir. Çünkü benim Kürt kardeşlerimin dini İslam'dır. Aynı zamanda kalkıp, benim Kürt kardeşlerime, onların üzerinden siyaset yapmaya kalkan İmralı, kendisini de aynı zamanda tanrı ilan ediyor. Kitapta da var. Kitabında var. Bunları kitabından söylüyorum.''

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Perde Arkası Haberleri