Erdoğan: Er ya da geç bir Musa çıkar!

Başbakan Erdoğan Türkmenistan ziyareti öncesi yaptığı açıklamalarda Mısır'daki katliamı eleştirdi. Erdoğan, katliamı dünya televizyonlarından izlediğini söylerken "Er ya da geç bir Musa çıkar ve zulmün hesabını sorar" dedi.

Başbakan Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları:

İnşallah bu ziyaretimizde karşılıklı yatırımları daha da arttıracak imkanları konuşacağız. Mevcut sorunları ele alacağız. Bu ziyaretimde gerek ekonomi bakanım, gerek Enerji ve Tabii Kaynaklar bakanımız, milletvekili arkadaşlarımız bizimle beraber olacaklar. 
 
Değerli arkadaşlar, dün bildiğiniz gibi Mısır'da Ramazan'ın başından itibaren süregelen çok ciddi bir katliamın, askeri darbenin neticesi olarak süregelen katliamın farklı bir yönüne şahit olduk. Burada demokrasi süreci içerisinde kendi akıbetini öğrenme mücadelesi içinde olan Mısır halkına karşı askeri darbeyi yapanların çok açık bir katliam yaptıklarını dünya televizyonlarından izleme fırsatı bulduk. 
 
Bizim de bazı medya gruplarımız bunu gizleme gayretinde olup, hatta Müslüman Kardeşlerin silah kullandığına dair yalan haberler uydurulmuştur. Daha sonra tepki alınca internet sitelerinden bunu düşürmüşlerdir. Bu bir talihsizliktir. 
 
Çok açık ve net tanklarla, silahlarla 300 civarında Mısırlı kendi vatandaşını şehit eden, öldüren böyle bir darbe sözde yönetimine adeta sahip çıkma gayreti içerisinde olanlar var. Bildiğiniz gibi biz ilk günden itibaren bu olayı bir askeri darbe olarak niteledik. Bu darbedir dedik. Fakat batı buna hiçbir zaman darbe diyemedi. Hep müdahale demek suretiyle bu işi yumuşatmanın gayreti içerisindeler. Fakat bizimle telefon görüşmelerinde darbe ifadesine hayır diyemediler fakat açıklayamaadılar. 

Dikkat edilirse bu darbeciler en sonunda saat 17. 00 itibariyle OHAL ilan ettiler. Şimdi bir ay süreyle Mısır'ın genelinde OHAL ilan edilmiş durumdadır. Bütün bunlar işleri çözer mi? Ben asla inanmıyorum... Niye inanmıyorum. Çünkü şehadete inanmış olan bu insanlar er veya geç Mısır'da bu demokratik haklarının neticesini de kazanacaklardır diye düşünüyorum. Batı bunu anlamak durumundadır. Eğer batı demokrasi testinden geçmek istiyorsa bunu anlamak durumundadır. Ama demokrasi testini kaybetme noktasında bir karar vermişse o ayrı bir konudur. Bu konuda batılı ülkeler eğer samimi davranmazlarsa artık demokrasi dünyada sorgulanmaya başlayacaktır. Buna biz de dahiliz. Çünkü ben ülkemdeki muhalefete bakıyorum, muhalefet iktidar mısır sorununda daha farklı adamlar atabilir gibi saçma sapan, şimdi de Mısır üzerinden nasıl oy devşiririz diye ana muhalefeti ve yavru muhalefeti açıklamalar yapıyor. 

Hiç olmazsa bu noktada ortak ne yapabiliriz onu konuşalım. Şimdiye kadar hiçbir şey elde edemediniz. Çok değişik yollara gittiniz. Demokratik olmayan yollarla Ak Parti iktidarını vurmak istediniz, geldiğimizden beri bunu yaptınız. Ama Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları hiçbir zaman buna müsade etmedi. 7 Seçim geçirdik. Kamuoyu araştırmaları ortada, hepsi ortada, buna rağmen hala acaba illegalite bize ne kazandırır, bunun gayreti ve arayışı içerisinde olan bir yapı sözkonusu. 
 
Mısır'daki katliamlarla ilgili sağlıklı bilgi almakta zorlanıyoruz. Fakat 70 yıl otokrasi ile idare edilmiş bir Mısır, 25 Ocak 2011'deki devrimle bu süreçten kurtulmuş ve artık bundan sonra halk egemen olacak diye düşünürken, bir yıl bile maalesef içerideki bu işe alet olan bir kesimle, batılı ve İslam dünyasındaki bazı kısmi diyorum buna da ülkelerin destekleriyle, Mısır yönetimine karşı ne yazık ki böyle bir darbe yapılmıştır. Biz inandığımız doğruları her zaman ve zeminde söyleyeceğiz. Çünkü haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. 
 
Bizim önümüze şehitlerin resimleri geldiği zaman, o tabloları gördüğümüz zaman, eğer burada zerre kadar duygulanamıyorsak, sorumluluk hissedemiyorsak, bizim varlık nedenimiz de ortadan kalkar. İnsan olduğumuzu unutmayacağız. Bir çok sorumluluğumuz olduğunu bilmemizin gereğini de ortaya koymamız gerekir. Demokrasinin olgunlaşmasının ve gelişmesinin belli bir vakit aldığını hep gördük. Bir sene tahammül edemediler. Bir sene ekonomik ambargo uyguladılar Mısır'a. Sadece Türkiye ve Katar Mısır'ın yanında yer aldı. Ama dünya Mısır'a kalk bakalık ayağa kalkabilirsen dedi. Seçimi dahi yaptırmadılar. Aynı şeyi Filistin'de de yaptılar. Biliyorsunuz Hamas başarılı çıktı seçimlerden hemen ekonomik ambargo uyguladılar. Parlamento başkanını içeri aldılar. Bakanlar Kurulu üyelerinden bazılarını içeri aldılar, hala içerde yatıyorlar. 30 kadar milletvekili şu anda İsrail'de içeride yatıyor. Filistin'de yönetimi onlara vermediler. 

Vatandaşlarımızın bir çoğu bunu belki de bilmiyor. Bize batı sürekli olarak Hamas'ı bir terör örgütü olarak söyletmenin gayreti içerisine girdi. Ama biz asla Hamas'ı bir terör örgütü olarak görmedik, haklarının savunucusu olarak gördük. Şu anda da öyle görüyoruz. Eğer güveniyorsanız buyurun seçim sandığını getirin. Ama Filistin'de yaptırmıyorlar seçimi çünkü güvenmiyorlar kendilerine. 
 
Gazze bombardımanını unutmuyoruz. 15 gün boyunca Gazze'yi bombaladılar. Bu tuzaklar bizler için de geçerlidir. Şunu unutmayalım, güçlü Türkiye'yi kimse istemiyor. Güçlü olmak zorundayız, birbirimizi sevmek zorundayız. Bunun için biz tırnaklarımızla kazıyacağız, inşallah güçlü Türkiye'yi de bu şekilde inşa edeceğiz. 

Demokrasi tabiatı gereği ortaya çıkan tüm sorunların demokrasi içinde çözülmesiyle gelişir ve olgunlaşır. Demokrasinin aşamayacağı hiçbir sorun da yoktur. 
 
Darbe olayında da ne yazık ki asker Mısır'da güya demorkasiyi kurtarmak için böyle bir yola tevessül etmiştir gibi bir bahaneyle karşımıza çıktılar. Batının her zaman bu iki yüzlülüğünün bir yansımasıdır. Darbeciler her zaman milli iradeyi katletmekle kalmamış ve milleti de katletme girişimini başlatmışlardır. Ama Mısır halkı silah kullanmamıştır. Ölüm anında bile zafer işareti yapmışlardır, şehadet parmaklarıyla sürekli olarak o anı gözlemlemişlerdir. Bütün bunların hepsini ekranlarda gördük. Mısır'da son derece haklı bir şekilde darbeyi protesto edenler, milli irade hırsızlarına karşı seslerini yükseltenler, şiddet tuzağına düşmemiş ve darbecilere asla bahane vermemişlerdir. Tahrir'de toplanan bir avuç insan bahane edilerek darbe yapılmış ancak Mısır'ın tüm şehirlerinde toplanan milyonlarca insanın demokrasi istekleri çok ağır katliamlarla bastırılmaya çalışılmıştır. 

Mısır'da darbenin ilk gününden beri darbeyi eleştirdik, darbe karşıtı gösterilen haklı olduğunu her fırsatta dile getirdik. Fakat dünkü olayları bile müdahale olarak dile getiren bir batıyla karşı karşıyayız. Bizi Mısır'ın içişlerine karışmakla itham ettiler. Bizi Arapların içişlerine niçin karışıyorsunuz diyenlere buradan sesleniyorum. Suriye ile ilgili Türkiye'den neden destek istediniz? Suriye Arap değil miydi? Türkiye ile çalışmak isteğini siz dile getirdiniz. Mısır da bizim komşumuz. Akdeniz'den komşumuz, tarihi kültürel bağlarımız var. Tabii ki buraya yönelik de söyleyeceklerimiz olacaktır. 
 
Mısır'da sadece demokrasi değil insanlık hedef alınmıştır. İnsanlık can çekişmeye başlamıştır. Bir ülkenin ordusunu, polisini, ağır silahlarını kendi halkına çevirmesi meydanlarda adaleti beklemekten başka hiçbir şey yapmayan kendi halkını toplu halde katletmesi iç işleri denilerek asla görmezden gelinemez. Altını çizerek ifade ediyorum, bu katliamı işleyenler kadar sessiz, ve tepkisiz kalanlar da bu cinayetlerden sorumludur. Binlerce masum ölürken, alçakça katledilirken, bunu görmezden gelmek, duymadım, görmedim, bilmiyordum demek doğrudan doğruya bu cinayetlere ortaklık etmektir. BM Güvenlik Konseyi'nin süratle toplanması gerekmektedir. Eğer bir şey yapılmazsa bunun hesabını kimse veremeyecektir. Bunun için BM Güvenlik Konseyi'nin böyle bir olay karşısında, Mısır gibi önemli bir ülke için bu olayları gözardı etmek mümkün değilidir. Bu darbeyi eleştiremeyenler, hatta darbe deme onurunu bile gösteremeyenler, o masum çocukların katletilmesinde pay sahibidir. Kalbi olmak, vicdanı olmak, onuru olmak bir insan için bu darbe karşısında sesini yükseltmeyi gerektirir. Susan, sessiz kalan, tepkisiz kalan her yönetimin tıpkı darbeyi yapanlar gibi ellerine, yüzlerine o masum çocukların kanı bulaşmıştır. Binlerce insanın katlini önleme imkanı varken bunu kullanmayanlar bu cinayetlerin suç ortaklarıdır. Susmak onaylamaktır. Hatta fiili teşvik etmek, ortak olmaktır. 
 
Buradan batılı ülkelere açıkça sesleniyorum. Filistin'de sustunuz, Suriye'de sustunuz, hala susuyorsunuz, Türkiye'de bugün 400 bini aşkın sığınmacı var, hala susuyorsunuz, Mısır'da sustunuz, susuyorsunuz, peki bu aşamadan sonra hangi yüzle demokrasiden, evrensel değerlerden, insan hak ve özgürlüklerinden bahsedeceksiniz. Demokrasi dediğinizde kimi inandıracaksınız? İnsanlar toplu halde katledilirken bunu durdurmak elinizde olduğu halde tam tersine buna teşvik ederken, insani değerlerden nasıl bahsedeceksiniz.
 
Uluslar arası medyada Türkiye'de polisin hukuk dairesinde kullandığı biber gazıını saatlerce canlı yayınlarda yayınlayan yerel ve uluslar arası basının Mısır'ı görmesi için kaç insanın ölmesi gerekir. Fok balıkları için günlerce haftalarca yayın yapan uluslar arası basının, Mısır'daki insanları görmeleri için daha ne kadar kan akması gerekir. Mısır'da insanlık ölüyor, vicdan kuruyor, insani değerler tarihi nitelikte ağır darbeler alıyor.
 
Mısır'daki darbe yönetimine şunu hatırlatmak istiyorum. Tarihte hiçbir zalim zulm ile abad olmamıştır. Mısır'ın darbeci yöneticileri bu dünyanın Firavunlara bile kalmadığını iyi bilmelidir. Er ya da geç bir Musa çıkar ve zulmün hesabını sorar. Mısır'da nobel barış ödüllü Cumhurbaşkanı yardımcısının son derece geç ama haklı istifası heralde bir örnek teşkil etmelidir. Bu katliamları gerçekleştirenler, şeffaf ve adil bir şekilde yargılanmalıdır. Başta Mursi olmak üzere tutuklanan siyasiler serbest bırakılmalıdır. Başta BM ve Arap Lİgi olmak üzere uluslar arası kuruluşlar, bugüne kadar cesaretlendirdikleri darbecileri en azından bundan sonra kınamalı ve katliamları durdurması için harekete geçmelidir. 
 
Mısır'ın demokratikleşme umutları bu katliam ile sönmemiş daha da güç kazanmıştır. Milyonların haftalar süren direnişi takdire şayandır. Ramazan'da ibadet ederek devam eden kutlu direniş, tüm dünyaya umut vermiştir. Kefenleriyle meydanı dolduran oylarına sahip çıkan üzerlerine yağan kurşunları gülümseyerek karşılayan Mısır halkı dünyaya ders vermiştir. Mısır halkını buradan selamlıyorum. Mısır halkı bilsin ki Türkiye'nin selam ve duaları onlarla beraberdir. Ülke yönetimleri olmasa bile, medya olmasa bile, dünya halklarının, bölge halklarının kalpleri onlarla atmaktadır. Türkiye ecdadından devraldığı miras gereği, mazlumların sesi olmaya devam edecektir. Bize her zaman hakkı söylemek yaraşır. Millet olarak tarih boyunca hep hakkı söyledik, hep hak mücadelesi içinde bulunduk. Bugün de cesaretle hakkı söylüyoruz, hakkı tavsiye ediyoruz. 
 
Mısır halkına sabır temenni ediyorum, şehitlere rahmet diliyorum, Mısır halkına selamlarımı iletiyor ve sabırla zafere ve felaha ereceklerine inandığımı belirtmek istiyorum. 
 
Başta ABD olmak üzere sayın Obama, Sayın Putin, İngiltere Başbakanı sayın Cameron, Alman Şansölyesi sayın Merkel ve başka kişilerle ve BM Genel Sekreteri, Körfez ülkeleri ile görüşmelerim oldu. Dışişleri bakanım da yoğun bir trafiği sürdürüyor. Akil adamlar dedikleri bir heyet de bizi ziyaret etti. Bunlar daha önce bölgede başkanlık yapmış olan beş kişilik bir heyetti. Şimdi onlar "biz demedik mi?" diyorlar. Mantık çünkü bu. Ne demek biz demedik mi? Yani bizim dediğimizi yaparsanız bunlar olmaz. Burada bir defa bir hak mefhumu var. Yani burada ortaya direnişi koyan insanlar haklı mı değil mi önce buna bakacaksın. Darbe haklı mı değil mi buna bakacaksınız. Ama bunlar yapılana darbe diyemediler. Sipariş üzere ülkeleri dolaşan tiplerdir. Biz Mısır'daki mazlum halkın yanında olmalıyız. Onların yanında olmalıyız. Olmaya da devam edeceğiz. 
 
LÜBNAN'DA KAÇIRILAN PİLOTLAR
 
Pilotların sağlıkları ile ilgili herhangi bir endişe sözkonusu değildir. İlgili birimlerimiz bu konuyla ilgili çalışmaları sürdürüyorlar. Bu konularda çok fazla açıklama yapmak doğru değil. Önemli olan neticeyi bir an önce almaktır. Temenni ediyorum ki en kısa zamanda bu neticeyi alırız.
 
MİLLETVEKİLLERİN FİŞLENMESİ
 
Bizim fişleme gibi bir derdimiz yok. Ben fişlendiğimi biliyorum ama, arkadaşlarımın fişlendiğini biliyorum ama biz asla böyle bir yola tevessül etmedik. Defalarca söyledik, bunları abartarak yazan gazeteler, bizim kimlerle nasıl konuştuğumuzu kendi gazetelerinde yayınladılar. Demek ki bizi iyi dinlemişler. Veya dinleyenlerle araları çok iyi. Bizim böyle bir derdimiz, sıkıntımız yok, bunlara tamamıyla karşıyız. 


 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Perde Arkası Haberleri