Başbakan Erdoğan, NTV ve Star TV'nin ortak yayınında soruları cevaplandırdı..
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Kuvvetler ayrılığını en güçlü şekilde savunan ülkeyiz, çünkü bunun bedelini ağır ödedik, geçmişte ödedik. Düşünün Türkiye'de 330'a yakın bir oya sahip iktidar partisinin kapatılmasıyla karşı karşıya kalmış bir partiyiz. Onun için diyoruz ki; biz burada, erkler yetki ihlaline gitmesin, yasama da gitmesin, yürütme de gitmesin, yargı da gitmesin'' dedi.
Erdoğan özetle şunları söyledi:
ULUDERE
Dersim-Uludere benzetmesi yapanlar fena halde manipüle ediyor durumu. Dersim'de de bir kasıt vardı Uludere'de yanlışlık.
Uludere konusunu çarpıtıyorlar. Uludere soykırım diyenlere Bingöl'ü, Başbağlar'ı hatırlatmak lazım.
Yargı Uludere'yi araştırıyor. Bizim dönemimizde yaşanmamış olan Tunceli konusunda özür diledik. Gerekirse özür de dileriz.
Ben oraya eşimi, kızımı, bakanlarımı gönderdim. Empati yapmasam, acılarını paylaşmasam gönderir miyim?
Uludere olayı sonrasında Roj TV'nin olayı allayıp pullayıp vermesi işin rengini ortaya koyuyor.
TERÖR OLAYLARI
Terör olaylarında ortak hareket etmemiz gerek. Bingöl'de, Gaziantep'te yaşanan olaylardan sonra bunun takibini yapmayan medya, Uludere'nin peşini bırakmıyor.
Böyle bakılırsa, Güngören'de yaşanan olayı da bu işin içine koyarız, Başbağlar'ı da.
Varsa yoksa Uludere.
Biz sorumluluğumuzun bilinci içindeyiz.
Biz yargıya uymak zorundayız. Genelkurmay Başkanı askeri savcılığı ilk gün devreye soktu.
Diyarbakır Savcılığı, Komisyon hepsi konunun üzerinde çalışıyor.
Ölümlerin üzerinden kimse beslenmesin.
Ben Kılıçdaroğlu kadar cesur değilim. Yargıya ileri geri laf edemem. Şunu biliyorum. Silivri açık hava cezaevi değildir. Yargı burada ne karar verir biz ona uyarız.
Bizim gündemimizde Ergenekon'a af yok. Sami Selçuk kendi düşüncesini söylüyor. Oradan isteyen istediğini alabilir.
Silahlı Kuvvetlerin bu konuda bazı rahatsızlıkları var. Benim de bazı rahatsızlıklarım var. Kaçma durumu olmayanlar için tutuksuz yargılamayı ben esas alırım.
Hukukçu arkadaşlarımla konuştum. Yüce Mahkemenin verdiği yasa dışı toplanan deliller diye ortaya konulan karar buna emsal olmaz.
CHP, MHP, BDP'liler hiç mi aday bulamadı da içerdekileri aday gösterdiler. İçerdekini seçildikten sonra serbest bırakırsanız başkaları da o yoldan geçer.
DARBELER
Ben devletteki derin yapının temizlendiği kanaatinde değilim. Ayrıca bu bütün devletler için de geçerlidir. ABD'de de var diğerlerinde de. Bu biraz da vücuttaki yararlı-zararlı mikroplar gibi.
Bürokrasideki bazı atamaları geçmişte onlar yapıyordu. Şimdi bunu yapamazlar. Üçlü kararnameden gelip Tayyip Erdoğan'dan geçmez.
Komisyondaki bazı arkadaşlarımıza edep dışı bazı ifadeler kullandılar.
Bazı işkenceleri ben de gördüm. Cezaevinde olup işkence yaşadıktan sonra milletvekilleri var.
Turgut Özal'a olan iddialar beni çok üzüyor. Ben Semra Hanım, Ahmet Bey ile de konuştum. Cumhurbaşkanımız bu konuda Devlet Denetleme Kurulunu devreye soktular.
BEN EŞİMDEN ÖNCE ÖLEYİM
''Turgut Özal konusunda içinizde en ufak bir kuşku var mı? Çok tartışılıyor. Zehirlendi mi? Siz de o raporları gördünüz'' sorusu üzerine Erdoğan, o konunun kendisini ciddi manada üzdüğünü, konuyu Semra ve Ahmet Özal'la da görüştüğünü ifade etti. Erdoğan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün kafalardaki bazı bulanıklıkları gidermek için DDK'yı devreye soktuğunu, bunun neticesinde bir şeyler çıktığını, şu anda Adli Tıp'ın bile hala nihai kararını açıklayamadığını kaydetti.
''Çok zor değil mi başbakan olunduğu zaman kuşkular arasında yaşamak. Pek çok konuda kuşku var?'' sorusuna karşılık da ''Şunu hep biliyoruz ki, dünyada liderlerin çoğu bunları hep yaşadılar. Bundan sonra da yaşayacaklar'' ifadesini kullanan Erdoğan, ''Size yönelik böyle bir teşebbüs oldu mu? Zehirleme teşebbüsü'' sorusuna cevaben ise bazılarının 'oldu', bazılarının 'olmadı' dediğini, kendisinin bunların farkına varamadığını aktardı.
-''Eşim zehirlenecekse ben zehirleneyim''-
Başbakan Erdoğan, ''Sizin yemek yönteminiz nedir? Bir tadımcınız var mı?'' sorusu üzerine de Osmanlı dönemindeki çeşnici başını hatırlatarak, kendisinin yemekhanesiyle ilgilenenlere çeşnici başı denildiğini ancak bir alakası olmadığını söyledi.
''Eski bir Genelkurmay Başkanı, zehirleneceği ihbarını alması üzerine yemeğini aylarca evinden getirmiş. Size ya da Sayın Abdullah Gül'e buna yönelik bir şey var mı?'' sorusuna karşılık Erdoğan, Cumhurbaşkanı Gül'ün de bu konuda hassasiyetleri olduğunu anlattı.
Erdoğan, ''Eşi mi kontrol eder acaba yemekleri? Sizde kim kontrol eder? Önce kime tattırıyorsunuz, Emine Hanım'a mı?'' sorusuna cevaben de ''O kadar da değil. Eşim zehirlenecekse ben zehirleneyim. Olur mu öyle şey? Benim Rabb'imden temennim, eşim benden önce ölmesin. Ben eşimden önce öleyim. Çünkü eşim benden önce ölürse bana kim bakacak?'' dedi.
Başbakan Erdoğan, tedbire önem verdiklerini, evlerine zaten güvendikleri elemanları aldıklarını kaydederek, dünyada organik-inorganik meselelerinden sonra bütün insanların tehdit altında olduğunu ifade etti.
İstisnalar haricinde hiç kimsenin organik gıdalarla beslenmediğini aktaran Erdoğan, eşinin bu konularda çok dikkatli olduğunu ancak ne kadar dikkat ederlerse etsinler, aldıkları bütün yeşil bitkilerde farklı şeyler çıkabildiğini, süt, yoğurt ve ette de aynı şeylerin yaşandığını anlattı.
Erdoğan, vatandaşların da organik şey yeme imkanı bulamadığını, böyle bir ortamda sağlıklı bir değerlendirme yapıldığında kanser hastalıklarının arttığını, bu tür hastalıkların yanlış beslenmeden ortaya çıktığını dile getirdi.
DİNLEMELER BİTMEDİ
Bu sistemi nereden düzeltmeye kalkarsanıoz kalkın yamalı bohça oluyor.
Ben dahil dinlemeler bitmemiştir. Evimin altındaki ofisimde böcek çıktı.
Baykal ile olan olaylar. Milletvekilleri ile olan oılaylar. Derin devlet boş durmuyor.
TUTUKLULUK SÜRESİ
Bu konuyla ilgili olarak bütçe açılış konusunda Kılıçdaroğlu bir sorusu oldu. Arkadaşlarımız belgeyle cevap verdi. Böyle bir düzenlemenin sözünü vermedik. Ben de metni okudum böyle bir söz yok. Ama Kılıçdaroğlu'nun prensibi hep bu. Verilmemiş bir söz için bizi zan altında bırakıyor. Arkadaşlarımız gerekli cevabı verdi. Dürüst davranmıyor. Bu insanların hepsi o dönemde tutukluydu. Bunların dışarı çıkarılması düşüncesiyle bunlar aday yapıldı. Bir defa bu hukuksuzca bir davranıştır. Dışarda adam mı kalmadı. Bu CHP'nin de MHP'nin de BDP'nin de mantığının ne kadar ters çalıştığını gösteriyor. Biz geçmişte yapılan bu yanlışlara yeniden kapı açarsak yarın öbürgün farklı durumlara teşebbüs edenler olur. Onlar zamanında yanlış yaptılarsa biz de aynı yanlışları yapamayız.
ZEHİRLENMEYE KARŞI BİR TEDBİRİNİZ VAR MI? ZEHİRLENME TEŞEBBÜSÜNDE BULUNULDU MU SİZE?
Zamanında böyle birşeyin olduğu söyleniyor ama ben tabi bilemiyorum. Konutta Meclis'te olsun güvendiğimiz insanlar yapıyor yemekleri.
YEMEKLERİ ÖNCEDEN TADANLAR KONTROL EDENLER ÇEŞNİCİ BAŞI VAR MI?
EMİNE HANIM MI BAKIYOR MESELA ÖNCE TADINA. Benim temennim benim hanımımdan önce ölmektir. Ben ondan önce ölmek isterim. Çünkü o ölürse bana kim bakacak. Öyle bir şey olabilir mi. Önce onun tadına bakması kontrol etmesi gibi bir şey.
ODTÜ'DEKİ OLAYLAR
Ben bu üniversitenin yönetimini anlayabilmiş değilim, bunlar samimi değiller. Yine aynı şekilde bir toplantı sırasında, öğrenciler toplantı mahaline gelerek taşlamaya başladılar. Bu son olay ise bunun çok çok ötesinde. Polis oraya neden geldi? Kampüse sırt çantalarında bulunan molotoflarla gelen kişiler, eylem sırasında bunları yaktılar ve bunun üzerine polis destek istedi.
Siz nasıl bir üniversitesiniz. Sizin yetiştirdiğimiz öğrenciler bunlarsa Türkiye batmıştır. Bu öğrenciler uydumuz fırlatılırken gururlanacağı yerde lastik yakıp eylem yapıyor. Sonra neymiş protesto için derse girmiyorlarmış. Böyle üniversite öğretim görevlisi olsa ne olur olmasa ne olur.
POLİSİ SAVUNDU
Sonra bakıyoruz medya bu insanları sahipleniyor. Her olay polise fatura ediliyor. Orada lastik yakılmamış olsa molotof atılmamış olsa polis oraya neden girsin?
GÜL'E DAVET POLEMİĞİ
TÜBİTAK keşke Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü davet etmeyi atlamamış olsaydı. Medya bunun faturasını yine bize kesti ama organizasyon tamamen TÜBİTAK'a aittir.
'CUMHURİYETLE HESAPLAŞMA İÇİNDE DEĞİLİZ'
Biz son 10 yılın 79 yılla kıyaslamasını yapıyoruz. Biz, bu nedenle Cumhuriyet'le hesaplaşmakla suçlanıyoruz. Biz 79 seneyi bütün olarak alıp son 10 senede nereye geldiğimizi gösteriyoruz. Devletin borçlanması, nerelerden nerelere geldi. Merkez Bankası döviz rezervi 121 milyar doları aştı. IMF'ye borcumuzu da Mayıs ayında sıfırlıyoruz.
IMF'ye 5 milyar dolar borç verecek duruma geldik. Bankalarımız iflas ediyordu, biz kamu bankalarının borçlarını ödedik. KEY denilen ödemeleri yaptık. Bunları anlatmayalım, anlatınca Cumhuriyet'le hesaplaşıyorlar deniliyor. Biz cumhurun sahibiyle bir alıp veremediğimiz yok.
'HALA MUHAFAZAKARIM'
Muhafazakarlaşma konusunda ise ben hala muhafazakarım, bunda değişen bir şey yok.
ZENGİNDEN DAHA ÇOK VERGİ
Zengin olandan daha fazla vergi alacağız. Bu gelişmiş ülkelerde de böyle. Çok kazananlar da bundan rahatısız olacaklar ama rahatsız olmasınlar. Sonuçta kazanan bu ülke olacak.
'DERECELENDİRME KURULUŞLARIYLA BARIŞMAM'
Kredi derecelendirme kuruluşlarıyla barışmam mümkün değil. Bunlar tamamen siyasi. Yunanistan batmış durumda 6 puan birden yükseltiyorlar. Türkiye'nin puanını gıdım gıdım yükseltiyorlar. Bunlar samimi değiller. Adalarını satan ülkenin kredi puanını hala 6 basamak yükseltiyorlar.
'KADINA ŞİDDET ARTMIYOR'
Kadına şiddet oran itibarıyla aslında artmıyor. Geçmişte medya bunları takip etmiyordu. Algılamada bir sıkıntı yaşanıyor. Eskiden bunların istatistiki verileri yayınlanmıyordu. Şimdi hepsini takip ediyoruz. Bizim dinimizde kadına kalkıp da vuramazsın, kadın da erkeğe vuramaz. Bunu yapıyorsan burada hukuk devreye girer."
ASKER İNTİHARLARI
Kışlada intihar genelde er ve erbaşlar arasında oluyor. Bu tür olaylarda ABD bir numara. Bu tür olayları A'dan Z'ye inceletiyoruz. Bu olayların son yıllarda yarı yarıya azaldığını görüyoruz. Kontroller sayesinde bu azalma sağlandı.
Askerin içerisinde intihar oluyorda dışarıda olmuyor mu? Birilerine fatura kesmek doğru değil. Yazılı ve görsel medayadan ricam bu konuda daha hassas olmasıdır.
'OTOYOL ÖZELLEŞTİRMESİNDE FİYAT İYİ'
Otoyol ve köprü özelleştirmesinde, fiyat tabii daha iyi olabilirdi ama günümüz şartlarına göre iyi olduğu söyleniyor. Geçiş ücretlerine istenildiği gibi zam yapılamayacak. 'Bunlar özel sektör istenildiği gibi zam yaparlar' gibi bir anlayış söz konusu değil. Zamlar konsunda enflasyon kriter olacak. Ama bakım onarım işlerinde taviz yok.
'ESAD İÇİN SÜRE VERMEDİM'
Suriye'nin geleceğiyle ilgili olarak Esad'ın siyasi ömrüyle ilgili süre vermedim ama gidicidir. Halk sizi istemiyorsa er veya geç gidecektir. Esad işi mezhep savaşına getirmiştir. Suriye'de azınlığın çoğunluğa tahakkümü vardır. Esad'ın karada bir hakimiyeti kalmamıştır.
Suriye politikasında geri adım atmayacağız. Esad'ın en büyük destekçisi İran'dır. BM Güvenlik Konseyi'nden beklenen kararın çıkmaması Esad'ı güçlendirmiştir. Batı destek veriyor Esad'a karşı ama beklediğimiz destek değil."
'GERİ ADIM YOK'
Suriye politikasında geri adım atmayacağız. Esad'ın en büyük destekçisi İran'dır. BM Güvenlik Konseyi'nden beklenen kararın çıkmaması Esad'ı güçlendirmiştir. Batı destek veriyor Esad'a karşı ama beklediğimiz destek değil.
'IRAK SURİYE OLABİLİR'
Irak'ta da bir mezhep savaşı var ve Suriye'ye dönüşebilir. Bağdat hükümeti orada azınlık hükümeti halindedir. Irak'ın bölünmesi konuşuluyor ama benim temennim bunun gerçekleşmemesidir. Orada halka dayalı bir sistemin oturtulması gerekmektedir.
'İRAN GENELKURMAYI SAÇMALIYOR'
Patriotlar yerleştirilirse 3. dünya savaşı çıkar diyen İran Genelkurmay Başkanı saçmalıyor. İran'da herkes konuşuyor. Kim konuşuyor, nasıl konuşuyor?"
PATRİOTLARIN YERLEŞTİRİLECEĞİ İLLERİ AÇIKLADI
Biz kendi kararımızı kendimiz veririz. Gerçi kendi ülkemin muhalefeti bile bizi anlayamıyor ve topraklarımızı NATO'ya devrettiğimizi söylüyor. NATO'nun amir hükmünde üye ülkelerin topraklarının savunucusu NATO'dur hükmü var. Patriotlar bu arada Adana, Gaziantep ve Kahramanmaraş'a yerleştirilecek.