Darbe ve Muhtıralara Araştırma Komisyonu, 28 Şubat döneminin aktörlerini dinlemeye devam ediyor. Komisyon o dönemde Refah Partisi milletvekili olan Hasan Hüseyin Ceylan'ı dinledi.
Ceylan, Gölcük Donanma Komutanlığı'nda 50'ye yakın askerin Erbakan'ı dövme kararı aldığını ancak Erbakan'ın Kungfucu Sakarya grubu korumaları tarafından dövüldüğünü söyledi.
50 ASKER ERBAKAN'I DÖVECEKTİ
Dönemin Başbakanı Erbakan'ı aşağılamak için askerlerin planlar yaptığını örneklerle anlatan Ceylan, Milli Güvenlik Sekreterliği binasının açılışında bir kişinin hışımla gelerek Erbakan'a bütün hızıyla omuz vurduğunu, Erbakan'ı ‘iki seksen yere kapaklanmaktan' korumalarının kurtardığını belirtti.
Gölcük Donanması'nda da askerlerin Erbakan'ı dövme kararı aldığını kaydeden Ceylan, “50'ye yakın asker Erbakan'ı dövmeye çalıştı. Kungfucu Sakarya grubu gelenlerin hepsini çok iyi dövdükleri için Güvenlik Komutanlığı tarafından mahkemeye verildi. Korumalığı bırakıp yurt dışına çıktılar, mahkeme bitince Türkiye'ye geldiler” dedi.
ERBAKAN'A KÜFÜR EDEN KOMUTAN?
Erbakan'a hakaret eden Tuğgeneral Osman Özbek'in görevden alınması için Erbakan'ın Cumhurbaşkanı Demirel ile görüştüğünü, ancak Demirel'in buna yanaşmayarak, “O gün paşanın öfkesi bir boşalmadır” diyerek hakaret ettiğini savundu.
ÇEVİR BİR: CEYLAN HAPSE ATILMALI
Dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı emekli Orgeneral Çevik Bir'in, 28 Şubat'tan 4-5 ay önce gazeteci Yavuz Donat ile görüştüğünü ve kendisinin adını da vererek, ''Bunun gibi milletvekilleri hapse atılmalı'' dediğini öne süren Ceylan, medyanın o süreçte oynadığı rolün, 28 Şubat'ın planlı yapıldığını gösterdiğini ifade etti. Dönemin gazete haberlerini gösteren Ceylan, manşetlerin emirle atıldığını ve asılsız haberler yapıldığını söyledi. Ceylan, 27 Şubat'ta 3 büyük gazetede, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in Başbakanlığa yazdığı mektuba ilişkin manşet atıldığını anlatarak, ''Demirel'in öyle bir mektubu yok'' dedi.
MGK BELGESİNİ GÖSTERDİ
MGK toplantısının yapıldığı 28 Şubat'ın ertesi günü, gazetelerin, dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan'ın kararları imzaladığı, birkaç gün sonra da imzalamamak için direndiği haberleri yayınladığını dile getiren Ceylan, MGK toplantısına ilişkin ıslak imzalı iki belgeyi gösterdi.
Ceylan, Erbakan'ın, MGK toplantısından sonra yapılan basın açıklaması metnini imzaladığını, toplantıya ilişkin belgeyi imzalamadığını vurguladı.
Erbakan'ın, MGK toplantısının ertesi günü aralarında dönemin genel başkan yardımcısı, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün de bulunduğu parti yetkilileriyle toplantı yaptığını belirten Ceylan, şöyle konuştu:
RESMİ ÜNİFORMASIYLA İKİ KEZ ERBAKAN'IN EVİNE GİTTİ
''Cumartesi günü 14 kişi, 12 saat süren toplantı yaptık. Toplantının birinci saatinde dönemin MGK Genel Sekreteri İlhan Kılıç paşa, resmi üniformasıyla partiye geldi. Elinde sarı bir zarf, iki sayfalık metin... Bunu Başbakan Necmettin Erbakan'a imzalatmaya geldi. 'Kesinlikle imzalamayın' kararı çıktı. Bir saat kadar bekledi, gitti. Akşam bir daha geldi, yine imzalatamadı. Pazar günü de resmi üniformasıyla Erbakan'ın Balgat'taki evine iki kez geldi. Kılıç Paşa Pazartesi günü de Başbakanlığa geldi.''
"BABAN İDAM EDİLECEK"
Hasan Hüseyin Ceylan, o gece Polatlı Topçu Okulu'ndan bir albayın evini telefonla aradığını ve kendisini ölümle tehdit ettiğini, kızının okulundaki Milli Güvenlik dersi öğretmeninin de sürekli olarak, ''Baban idam edilecek'' dediğini anlatarak, ailesinin uğradığı psikolojik zararı gidermek için siyaseti bıraktığını kaydetti.
"TOFAŞ VE RENAULT TEHDİT ETTİ"
Erbakan'ın yurt dışından bedelsiz otomobil ithalatı uygulamasını da anlatan Ceylan, bu sayede lüks arabaların fiyatının 120 bin dolardan, 60 bin dolar düzeyine düştüğünü, TOFAŞ ve Renault'un üretimi durdurduğunu kaydetti. Ceylan, bunun üzerine Erbakan ile görüşme yapan TOFAŞ ve Renault yöneticilerinin ''Siz bizi iflasa sürüklüyorsunuz'' diye tehditte bulunduğunu öne sürdü.
BİZİM YAPAMADIĞIMIZ BU İKTİDAR YAPIYOR
Ceylan, 28 Şubat sürecinde hukuka hiç yer olmadığını da ifade ederek, ''Bizim yapamadığımızı bu iktidarın yapmakta olduğunu görüyor, Başbakan ve heyetine teşekkür ediyorum. Ergenekon, Balyoz ve benzeri davaların sonuçlanması gerekir'' diye konuştu.
Hasan Hüseyin Ceylan, 17 Mayıs 1997 tarihinden Mesut Yılmaz'ın Başbakan olduğu güne kadar 57 DYP, 16 RP milletvekilinin istifa ettirildiğini ve bu kişilere daha sonra ihaleler verildiğini iddia ederek, TBMM Araştırma Komisyonu'nun, soruşturma komisyonuna dönüştürülmesi ve bu kişilerin mal varlıklarının araştırılması gerektiğini söyledi.
Fikir suçlularının hapse girmesine karşı olduğunu vurgulayan Ceylan, ''Sincan'da tankları yürütenler, bugün Sincan cezaevindeler. Bu, kaderin cilvesidir'' dedi.
ERBAKAN HÜNGÜR HANGÜR AĞLADI
RP'den istifa sürecini de anlatan Ceylan, bir generalin kendisiyle birlikte 3 kişinin ihracını istediğini, aksi halde partinin kapatılacağını ilettiğini iddia etti. Ceylan, Erbakan'ın, 17 Haziran 1997'de kendisini çağırdığını belirterek, ''Erbakan Hoca, hüngür hüngür ağlayarak, 'bu istifa fevkalade önemlidir' dedi. İstifa etmeyeceğimi söyledim. 'İhraç etmek bizim itikadımızda yasaktır, yarın ahirette hesabı sorulur, siz istifa edin' dedi. Yüreğim kan ağladı'' diye konuştu.
Ceylan, 2002-2012 arasında milletvekili emekli maaşı almadığını, bunun hukuksuz olduğunu savunarak, 1 milyon liraya yakın miktarın ödenmesi başvurusu için 28 Şubat soruşturmasından tamamlanmasını beklediğini kaydetti.