Bu yaklaşık 8-9 milyon engelli insanımızın bizlerle birlikte yaşadığı anlamına geliyor. Türkiye’de doğuştan ya da sonradan herhangi bir nedenden ötürü engeli bulunan insanlara mümkün olduğunca yaşamın her alanında destek verilmeye çalışılsa da engelli insanlarımızın kurdukları bazı derneklerin gerek yayımladıkları raporlardan gerekse tarafımıza ilettikleri bilgilerden öyle anlaşılmaktadır ki hala bu konuda çözülmesi gereken çok ciddi sorunlar bulunmaktadır. Özellikle eğitim, sağlık, hukuk, çalışma yaşamı ve erişebilirlik gibi konularda ciddi sorunlar yaşamaktadırlar. En önemlisi de gerek toplumsal yaşamda gerekse yasalardan kaynaklanan nedenlerden ötürü ayrımcılığa tabi tutulmaktadırlar.
Devlet yetkililerinden her ne kadar engellilerin toplumsal yaşama tam ve eşit katılımının sağlanması ve onurlu bir yaşam sürdürebilmeleri adına engelli vatandaşlara pozitif ayrımcılık yapılacağını ifade edilmişse de bu konuda hala birtakım eksikliklerin olduğu bir gerçektir. Türkiye engelli vatandaşlarına dönük hizmetlerinde hala AB’nin gerisinde seyretmektedir. Örneğin AB ülkelerin birçoğunda, engelli çocuğu olan ailelere “engelli çocukla nasıl yaşanılır ve ona nasıl ve ne şekilde eğitim verilir” gibi birçok konuda danışmanlık yapması için ücretsiz psikolog sağlanıyor. Devlet, engelli çocuğa ücret ödüyor ayrıca taksi hizmeti sunuyor. Minibüslerde engelli insanların kendi arabalarıyla seyahat etmelerini mümkün hale getiriyor hatta yaşadığı evi engeline göre dizayn ediyor vs. Kısacası engelliler kendilerine sağlanan geniş imkânlarla toplumsal yaşamın her alanında aktif durumdalar ve hayatlarından da memnunlar.
Tüm eksikliklerine rağmen ülkemizde olumlu gelişmeler de yaşanmıyor değil. Bunlardan en önemlisi toplumun büyük bir çoğunluğunda engelli insanlarımıza dönük ciddi bir bilinç oluştu. Bunda en önemli katkıyı şüphesiz hayata pozitif bakan ve aldıkları eğitimle birçok alanda başarılı olan engelli insanlarımız sağlamıştır. Diğer taraftan ilköğretim okullarında epeydir uygulanan ve başta Sayın Cumhurbaşkanın eşi Hayrunnisa Gül hanımın ve MEB Bakanı Sayın Nimet Çubukçu’nun destek verdiği “Kaynaştırma Eğitimi” projesinin de bu sürece olumlu katkı sunduğunu ayrıca belirtmek gerekir. Çünkü bu projeye göre, sağlıklı çocuklarla engelli çocuklar aynı derslikte eğitim görüyorlar ve sınıf içi etkinliklerde birlikte rol alıyorlar. Dolayısıyla gerçek yaşamda da bu birlikteliklerinin devamı sağlanmış olunuyor. Bu bilincin özellikle ilköğretim çağındaki çocuklara veriliyor olması gerçekten çok önemlidir. Bu bakımdan eğitim kurumlarında gerek kaynaştırma eğitimine gerekse özel alt dersliklerine gereken önem ve desteğin verilmesi gerekmektedir.
Sultanbeyli’den anlamlı hediye;
Geçenlerde İstanbul’un Sultanbeyli ilçesinde faaliyet gösteren bir okulun kendi gayretleriyle engelli çocuklar için yaptırdığı derslik, gerçekleştirilen bir açılış töreniyle çocuklara hediye edildi. Her türlü özelliğiyle sadece engelli çocuklar için düşünülmüş bu dersliğin Sultanbeyli gibi imkânları kısıtlı bir ilçede yapılmış olması gerçekten umut verici. Açılışı, Sultanbeyli Akşemsettin İlköğretim Okulu Müdürü F.Yurdanur Sever’in davetlisi olarak gelen AK Parti milletvekili Köksal Toptan’ın eşi Sayın Saime Toptan yaptı. Ayrıca açılışa eğitimci yazar Filiz Tosyalı, Özgür Eğitim-sen MYK üyesi Ufuk Coşkun, İlçe Milli Eğitim Müdürü, Şube Müdürleri, iş adamları ve çok sayıda vatandaş katıldı. Sultanbeyli ilçesine dönük farklı projeleriyle dikkat çeken başta Okul Müdürü F.Yurdanur Sever’i ve emeği geçen herkesi engelli çocukları sevindirdiklerinden ötürü kutlarız.