Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Vahap Coşkun, 1982 Anayasası'nın iş göremez ve başarısız bir anayasa olduğunu söyledi.
Anayasanın çok katı ve değişen toplumun taleplerine cevap veremediğini vurgulayan Coşkun, "Bu cunta anayasası topluma giydirilmiş deli gömleğidir."dedi. 16 kez değişikliğe uğrayan 88 maddesi yenilendiğine işaret eden Coşkun, demokratik ülkelerde anayasanın kendi başına bir değer olarak kabul edildiğini kaydetti.
Adana Barış Meclisi'nce Seyhan Kültür Merkezi'nde düzenlenen "Demokratik Türkiye İçin Nasıl Bir Anayasa" konulu konferansta konuşan Coşkun, anayasalarla kişilerin hak ve özgürlüklerinin garanti altına alındığını ifade etti. Devletlerde anayasaların varlığının bireyleri diktatörlerin hışımından korumayabileceğine değinen Coşkun, daha da kötüsü anayasanın kendisinin bir diktatörlük haline gelebileceğini vurguladı. Anayasaların bir dizi sosyal ve kültürel desteklerle beklenen amaçlara hizmet edebileceğini anlatan Yrd. Doç. Dr. Vahap Coşkun, yasanın değişen siyasi gelişmelere uyum kabiliyetinin önemine dikkat çekti.
Bu perspektifte bakıldığında 1982 Anayasası'nın alevi, suni, Türk, Kürt, gayrimüslim, genç ve kadınlardan hiçbir kesimin ihtiyaçlarına karşılık vermediğini hatırlatan Coşkun, şöyle devam etti: "Bu anayasa cuntanın topluma giydirdiği deli gömleğidir. Türkiye bu deli gömleğini üzerinde sıyırmak için çeşitli dönemlerde değişiklikler yapmış. Ama halen deli gömleği özünü muhafaza etmektedir. Kısmi değişiklikler yaparak yasadaki bu sorunlardı çözmek mümkün değildir. Bu düzenlemelerden hiçbiri anayasa sinen bu zihniyeti silmeyecektir."
Egemenlik hak ve hukukun anayasanın en temel itici gücü olduğunu bildiren Coşkun, "Anayasalar halkın demokratikleşme taleplerini öne çıkarır. Siyasi iktidarın yetkilerini sınarlar.1982 anayasasın ruhu tüm bu değerlerin karşısındadır. Çünkü genetik kodunda devletçi bir zihniyet yatmaktadır. O nedenle şu ve bu maddelerinde bir değişiklik devletçi bir anayasayı toplumcu hale getirmek imkânsızdır." şeklinde konuştu. Anayasada yapılacak bir değişikliğin diğer tüm maddelerini de etkileyeceğini aktaran Coşkun, parçalar halindeki bir çözümün problemi gideremeyeceğini belirtti. Darbe anayasalarının hiçbir koşulda meşrutiyet taşıyamayacağını ifade eden Coşkun, "Hiçbir darbe iyi olmadığı gibi getirdikleri anayasa da meşru değildir. Toplumun kendi dinamiklerinden kaynaklanmamıştır. 1982 tam bir garabettir. Hem anayasa hem Kenan Evren'nin cumhurbaşkanlığı oylanmıştır. Vatandaşın tercih etme şansı kalmamıştır. İçeriğindeki hükümler millet iradesine dayanmıyor. Toptan bir karşı çıkışla ancak bu anayasadan kurtulabiliriz." açıklamasını yaptı.
Eski İstanbul Barosu Başkanı Doç. Dr. Yücel Sayman ise 1982 Anayasa'nın düşünceyi yasakladığını söyledi. Milli Güvenlik Kurulu'nun (MGK) işleyişi bakımından devlet politikasını belirlediğine işaret eden Sayman, "Siyasi iktidarın, bakanlar kurulunun politikası olur. Bunu bir parti yapar. Ama MGK bir devlet politikası oluşturmuş ve orda 5 komutan var. Evet, seçimler yapılacak. Fakat bu iktidar asla devlet politikasının dışına çıkmayacak. Siyasi parti ve MGK üyeleri farklı düşüncelerde olduğu zaman çatışma meydana geliyor."dedi.
Anayasa ve Yargıtay'ın işlevinin "hukuk sisteminin bekçileri" belirlendiğini anlatan Sayman, çoğu yargıcın kendisini sistemi korumak ve kollamak misyonuyla hükümlü gördüğünü belirtti. Sayman, Anayasa'nın bunu öngördüğünü kaydetti. Sayman, şunları söyledi: "Otoriter, despot, yüceliği tanımlanmış bir devlet içine tıkılmışız. O tıkıldığımız yerde hareket alanımız sınırlandırılmış. Tek tek maddeleri değiştirmekle bir sonuca ulaşamayız." Barış ve Demokrasi Partisi Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ise bir yıl hazırlık yapıldıktan sonra hükümetin anayasa raporunu rafa kaldırdığını savundu. Kaplan, "Burada çok ciddi bir konu var. Niye bu çalışma durdu. AK Parti neden tümden bir anayasa reformunu rafa kaldırdı? Bunun cevabını kamuoyuna vermesi lazım. Neden şimdi kısmi bir reformla, üstelik açılımın içine sığdırarak yapmak istiyor."diye konuştu.
Paneli yöneten Çağdaş Hukukçular Derneği Adana Şube Başkanı Faruk Ulaş da Türkiye'de anayasaların hep olağanüstü şartlarda yapıldığını hatırlattı. 12 Eylül darbesini yapanlardan hesap sorulmasını isteyen Ulaş, başbakanın AB ülkeleri için söylediği "Gözünüz kör müydü?" sözüne değinip, "Sayın başbakan 7 yıldır iktidardasınız. Gözünüz kör müydü de 15. maddeyi kaldırmadınız." değerlendirmesini yaptı. Türkiye Barış Meclisi Sözcüsü Dr. Metin Bakkalcı'nın da sunum yaptığı programa dinleyici olarak sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve vatandaşlar katıldı.