Dünyaca ünlü dev medya patronu Rupert Murdoch, Arap dünyasına el attı. Murdoch, medya imparatorluğunun Ortadoğu kalesi olarak Abu Dabi'yi seçtiğini duyurdu. Murdoch'a en büyük desteği İsrail veriyor.
Arap dünyasının en büyük eğlence kanalları grubu Rotana’yı satın alma hususunda Suudi prensi Velil bin Tallal ile Abu Dabi’de el sıkışan Rupert Murdoch kim? Bir rivayete göre dünyayı yöneten gizli uluslararası elit gücün önde gelen şahsiyeti. Bu satırlarda Murdoch üzerindeki esrar perdesini biraz aralayım istiyoruz.
Kökeni ve dini Yahudiliği elindeki gücü kullanarak destekleyen ve bununla iftihar duyan Murdoch, medya sektörüne yatırımlarıyla öne çıkan, kamuoyunda Hıristiyan olarak bilinen, hoşgörülü fakat Araplardan pek hazzetmeyen birisi. Kişisel ve ticari menfaatleri gereği yine de Arapları mümkün olduğunca karşısına almamaya çalışır. Herkes onu medya sektörünün imparatoru olarak bilir. Köken itibariyle Avustralyalı bir Yahudi’dir. Peki, tüm bunlar Murdoch hakkındaki gerçeklerin tümünü ele verir mi? Açık söylemek gerekirse Murdoch hakkında söylenenlerin çoğu kamuoyunun bildiği şeylerdir. Ama ben size kimselerin pek dile getirmediği şeyleri ifşa edeceğim.
Rupert Murdoch: Yahudi Medya İmparatoru
Yeryüzünün en güçlü ve en tehlikeli adamı, kimilerine göre dünyayı avuçlarında tutan adam, tek gerçek dünya lideri. William Shawcross der ki: “Murdoch, dünyayı yöneten gizli uluslararası elit gücün lideridir”. Dört kıtada 110 milyondan fazla izleyiciye ulaşabilen bir medya baronu. Fox haber kanalları ağı onun. ABD’deki medya sektörünün önemli bir kısmı onun elinde. Dünyayı sarsar, insanların dünya görüşünü ve yaşam önceliklerini şekillendirir. Medya imparatorluğu yoluyla hayatımızı ve ülkemizi ilgilendiren pek çok konuda gerçekten söz sahibidir. Hermann ve McKenzi der ki: “Bu adam, Washington’u arka cebinde taşır.” Şirketlerinden birinin sadece 1998 yılı karı, 12,8 milyar dolardır.
Rupert Murdoch 1991 yılında şöyle demiştir: “Eğer Tony Blair seçimlerde gerçekten başarı kazanmak istiyorsa emrimdeki görevlilerle birlikte oturmak için buraya, Avustralya’ya gelmek durumunda”. Birkaç gün sonra Tony Blair özel jetiyle emri yerine getirip Murdoch’un adamlarıyla buluşmuş ve daha ilginci, seçimlerden zaferle çıkmıştır.
1985 yılında Murdoch’un vatandaşlık talebi üzerine Amerikan hükümeti ilk kez kendi göç yasalarını ve vatandaşlık koşullarını hiçe sayarak Senato’yu olağanüstü toplantıya çağırıp alelacele bu adama vatandaşlık vermiştir. Peki, niye? Amerika’da göz diktiği ticari fırsatların devamını temin için elbette.
Murdoch, komünizm zamanı Sovyet Rusya’ya gittiğinde havaalanında kırmızı halı ile karşılanmış, devlet başkanı ve hükümetin tüm üyeleri onu karşılamaya gitmiştir. Pek çok devlet başkanına layık görülmeyen muazzam bir karşılama töreni hazırlanmıştır.
Murdoch’un kamuoyunca bilinen malvarlığı
Akla ilk gelen isim elbette dünyanın önde gelen şirketlerinden biri olan News Coorperation olsa da Murdoch, birçok alanda hatırı sayılır bir yatırım portföyüne sahip.
Televizyon Sektörü
Fox TV Kanalları Ağı
ABD’de 22 TV Kanalı - Fox TV hariç-
Büyük sayıda kablo TV ağı
Hong Kong, Latin Amerika ve Hindistan uydu yayınları
Japon Z ve Hint V line uydu kanallarının %50 hissesi
Avustralya’da yedi TV networku
Dünya çapında düzinelerce uydu istasyonu
Medya Sektörü
Dünyanın dört bir yerinde yayınlanan 175 gazete ve dergi.
Dünyanın en büyük yayın ve dağıtım şirketleri.
İnternet Sektörü
Delphi İnternet sistemine sahip olduğunu söylemek yeterlidir sanırım.
Görüldüğü gibi Rupert Murdoch iletişim sektörünün hemen her dalında egemenliğini kurmuş durumda. Bu iş öyle sadece gazete satın almak ve plazaları ele geçirmekle olmuyor. Başka etki mekanizmaları da var elbet. Mesela:
- Bir gazete için boykot çağrısı yapmak. Los Angeles Times ve Chicago Tribune gazeteleri Murdoch medyasının yahudilere yaptığı boykot çağrısıyla tiraj kaybına uğramışlardı. İşlerine gelmeyen bir haberin manşete taşınması yeterli olmuştu.
- Yahudiler ABD’deki en büyük iki PR şirketine sahip. Bunlar Sears and Roebuck ve Esther Stern. Bu şirketler, reklamları Yahudi sermayesinin elindeki gazetelere ve medyaya yönlendiriyorlar. Yahudileri ilgilendiren konularda muhalif ya da tarafsız bir konum takınan medya organlarına reklam verilmesini bir şekilde engelliyorlar. Dolayısıyla zamanla karşı saftaki medya organlarının direnci kırılmış oluyor ve hizaya gelmeye başlıyorlar. Bir gazetenin ayakta durması reklama ve abone sayısına bağlı çünkü.
Bütün bu söylediklerimiz gerçeğin tümüne nisbetle yine de bir hiç kalıyor. Bu demek oluyor ki artık Abu Dabi’de de benzer manzaraları görmeye başlayacağız. Her ne kadar kendisine muhalif olsak da Murdoch’un yaptığı işler ortada. Davasına sadakati ve gösterdiği çaba saygıyı hakediyor. Murdoch’la rekabet edebilecek güçte, davasına bir o kadar sadık bir müslüman medya imparatorunun çıkmasını dört gözle bekliyoruz.
Şimdi konuyla ilgili Arap dünyasının ünlü yazarlarından Fehmi Hüveydi’nin bir makalesini yayınlıyoruz.
ARAP SEMALARINDAKİ PİS KOKU
Fehmi Huveydi
Bu günlerde Arap uydu medyasından kötü kokular yükseliyor. Kaynağı da sektörün yeni misafirlerinden Rupert Murdoch. Dünya medya sektörünün işbilir ve dikkate alınması gereken büyük oyuncusu.
Murdoch, birkaç gün önce medya imparatorluğunun Ortadoğu kalesi olarak Abu Dabi’yi seçtiğini duyurdu. Bu arada Hong Kong’da bulunan TV kanallarını Abu Dabi’ye taşıyacağını da belirtti. Bu duyuru, dünyanın 7. zengini meşhur Suud’lu Prens Velil bin Tallal ile bünyesinde altı TV kanalı ve bir film şirketi bulunan; Arap dünyasındaki yegane sanat finansörü ve üreticisi olarak bilinen Rotana Medya’nın %10 hissesini 70 milyon dolara satın almak üzere el sıkışmasının peşinden geldi. Anlaşma, Murdoch’a gelecek bir buçuk yıl içerisinde şirket içindeki payını yükseltme imkanı da veriyor.
Yetmiş dokuz yaşındaki Murdoch, kariyerine ülkesi Avustralya’daki yerel gazeteler ve televizyonlarla başladı. Sonra İngiltere ve ABD’ye açılmaya başladı. Film yapımcılığı, uydu kanalları ve internet şebekelerine dek uzanan bir egemenlik sahası oluşturdu.
Şu anda Britanya basınının %40 kadarı Murdoch’un elinde. The Times ve The Sun elindeki iki büyük gazete. Britanya TV sektöründe de benzer bir ağırlığa sahip.
Grubu News Corporation, ABD’ye de sıkı bir el atmış durumda. Grubun ABD’deki amiral gemileri basın alanında Newyok Post gazetesi ve TV alanında Fox News haber kanalı. Fox haber kanalı Neo-con yanlısı yayınlarıyla biliniyor. Aynı zamanda hararetli bir İsrail destekçisi, Amerika’nın Büyük Ortadoğu Planlarının savunucusu ve de kamuoyunu Irak işgali konusunda kışkırtmalarıyla meşhur bir TV kanalı.
Prens Tallal’ın 23 şubatta bir basın açıklaması yaparak Murdoch ile yaptığı anlaşmayı duyururken, bunun sadece Rotana için değil bütün bir Arap dünyası için bir kuantum sıçraması olduğunu belirtmesi dikkat çekmişti. Rotana ile News Corporation arasındaki bu yakınlaşmanın, batı kamuoyunda Araplara karşı düşmanca yaklaşımı düzeltmeye yardımcı olacağını umduğunu belirtmeden de geçememişti.
Prens Tallal, Fox TV’nin yaptığı yayınlarla Arap karşıtlığının ABD ayağı olduğu şeklindeki görüşlere katılmadığını, Arap karşıtlığının ABD içerisinde zaten yaygın bir durum olduğunu belirtmiş “Bu durumu düzeltmek için elimizden geleni yapacağız” diye eklemişti.
Rotana’ya hissedar olmakla bazı aktivitelerini Abu Dabi’ye taşıyacak olan Murdoch, aslında pek de Araplara iyilik olsun kabilinden bir iş yapıyor değil. Film ve medya ürünlerinin gerek üretimi gerekse pazarlamasında dünya çapındaki gücüyle özellikle gençlerin ilgi duyduğu filmler, TV dizileri ve eğlence programları düşünüldüğünde Arap dünyasının Murdoch için iyi bir pazar olduğu ortada. Ancak perde gerisinde başka hususlar var. Hong Kong’da Çin yasal organlarının baskı ve kısıtlamalarıyla bunalan Murdoch, yayın politikası nedeniyle sık sık yapılan uyarılardan kurtulmak için Çin’e göre daha liberal ve toleranslı bulduğu Arap dünyasına dümen kırmış olmaktadır.
Murdoch son olarak Türkiye’de Enver Ören’e ait TGRT kanalını satın almıştı. Şimdilerde ise Enver Ören’e ait diğer kuruluşlarla ilgileniyor. Türkiye Gazetesi ve İhlas Haber Ajansı bu ilgi alanının odağını oluşturuyor.
Tüm bu çabaların arkasında Türkiye’de yükselen İsrail karşıtlığını bir şekilde sürklase etme hedefi yatıyor olmalı. Dijital teknoloji ve iletişim alanında faaliyet gösteren bir şirketi aracılığıyla bölgede yatırım yaptığı yerlerden birisi de biricik ülkesi İsrail. Le Monde gazetesine göre Murdoch’un en yakın arkadaşı İsrail başbakanı Benjamin Netanyahu, Bütün parçalar bir araya geldiğinde Rotana ile olan ilişkisi ister istemez kafa kurcalıyor. Arap semalarından yayılan pis kokunun kaynağı da bu olsa gerek.
Arap dünyasının en büyük eğlence kanalları grubu Rotana’yı satın alma hususunda Suudi prensi Velil bin Tallal ile Abu Dabi’de el sıkışan Rupert Murdoch kim? Bir rivayete göre dünyayı yöneten gizli uluslararası elit gücün önde gelen şahsiyeti. Bu satırlarda Murdoch üzerindeki esrar perdesini biraz aralayım istiyoruz.
Kökeni ve dini Yahudiliği elindeki gücü kullanarak destekleyen ve bununla iftihar duyan Murdoch, medya sektörüne yatırımlarıyla öne çıkan, kamuoyunda Hıristiyan olarak bilinen, hoşgörülü fakat Araplardan pek hazzetmeyen birisi. Kişisel ve ticari menfaatleri gereği yine de Arapları mümkün olduğunca karşısına almamaya çalışır. Herkes onu medya sektörünün imparatoru olarak bilir. Köken itibariyle Avustralyalı bir Yahudi’dir. Peki, tüm bunlar Murdoch hakkındaki gerçeklerin tümünü ele verir mi? Açık söylemek gerekirse Murdoch hakkında söylenenlerin çoğu kamuoyunun bildiği şeylerdir. Ama ben size kimselerin pek dile getirmediği şeyleri ifşa edeceğim.
Rupert Murdoch: Yahudi Medya İmparatoru
Yeryüzünün en güçlü ve en tehlikeli adamı, kimilerine göre dünyayı avuçlarında tutan adam, tek gerçek dünya lideri. William Shawcross der ki: “Murdoch, dünyayı yöneten gizli uluslararası elit gücün lideridir”. Dört kıtada 110 milyondan fazla izleyiciye ulaşabilen bir medya baronu. Fox haber kanalları ağı onun. ABD’deki medya sektörünün önemli bir kısmı onun elinde. Dünyayı sarsar, insanların dünya görüşünü ve yaşam önceliklerini şekillendirir. Medya imparatorluğu yoluyla hayatımızı ve ülkemizi ilgilendiren pek çok konuda gerçekten söz sahibidir. Hermann ve McKenzi der ki: “Bu adam, Washington’u arka cebinde taşır.” Şirketlerinden birinin sadece 1998 yılı karı, 12,8 milyar dolardır.
Rupert Murdoch 1991 yılında şöyle demiştir: “Eğer Tony Blair seçimlerde gerçekten başarı kazanmak istiyorsa emrimdeki görevlilerle birlikte oturmak için buraya, Avustralya’ya gelmek durumunda”. Birkaç gün sonra Tony Blair özel jetiyle emri yerine getirip Murdoch’un adamlarıyla buluşmuş ve daha ilginci, seçimlerden zaferle çıkmıştır.
1985 yılında Murdoch’un vatandaşlık talebi üzerine Amerikan hükümeti ilk kez kendi göç yasalarını ve vatandaşlık koşullarını hiçe sayarak Senato’yu olağanüstü toplantıya çağırıp alelacele bu adama vatandaşlık vermiştir. Peki, niye? Amerika’da göz diktiği ticari fırsatların devamını temin için elbette.
Murdoch, komünizm zamanı Sovyet Rusya’ya gittiğinde havaalanında kırmızı halı ile karşılanmış, devlet başkanı ve hükümetin tüm üyeleri onu karşılamaya gitmiştir. Pek çok devlet başkanına layık görülmeyen muazzam bir karşılama töreni hazırlanmıştır.
Murdoch’un kamuoyunca bilinen malvarlığı
Akla ilk gelen isim elbette dünyanın önde gelen şirketlerinden biri olan News Coorperation olsa da Murdoch, birçok alanda hatırı sayılır bir yatırım portföyüne sahip.
Televizyon Sektörü
Fox TV Kanalları Ağı
ABD’de 22 TV Kanalı - Fox TV hariç-
Büyük sayıda kablo TV ağı
Hong Kong, Latin Amerika ve Hindistan uydu yayınları
Japon Z ve Hint V line uydu kanallarının %50 hissesi
Avustralya’da yedi TV networku
Dünya çapında düzinelerce uydu istasyonu
Medya Sektörü
Dünyanın dört bir yerinde yayınlanan 175 gazete ve dergi.
Dünyanın en büyük yayın ve dağıtım şirketleri.
İnternet Sektörü
Delphi İnternet sistemine sahip olduğunu söylemek yeterlidir sanırım.
Görüldüğü gibi Rupert Murdoch iletişim sektörünün hemen her dalında egemenliğini kurmuş durumda. Bu iş öyle sadece gazete satın almak ve plazaları ele geçirmekle olmuyor. Başka etki mekanizmaları da var elbet. Mesela:
- Bir gazete için boykot çağrısı yapmak. Los Angeles Times ve Chicago Tribune gazeteleri Murdoch medyasının yahudilere yaptığı boykot çağrısıyla tiraj kaybına uğramışlardı. İşlerine gelmeyen bir haberin manşete taşınması yeterli olmuştu.
- Yahudiler ABD’deki en büyük iki PR şirketine sahip. Bunlar Sears and Roebuck ve Esther Stern. Bu şirketler, reklamları Yahudi sermayesinin elindeki gazetelere ve medyaya yönlendiriyorlar. Yahudileri ilgilendiren konularda muhalif ya da tarafsız bir konum takınan medya organlarına reklam verilmesini bir şekilde engelliyorlar. Dolayısıyla zamanla karşı saftaki medya organlarının direnci kırılmış oluyor ve hizaya gelmeye başlıyorlar. Bir gazetenin ayakta durması reklama ve abone sayısına bağlı çünkü.
Bütün bu söylediklerimiz gerçeğin tümüne nisbetle yine de bir hiç kalıyor. Bu demek oluyor ki artık Abu Dabi’de de benzer manzaraları görmeye başlayacağız. Her ne kadar kendisine muhalif olsak da Murdoch’un yaptığı işler ortada. Davasına sadakati ve gösterdiği çaba saygıyı hakediyor. Murdoch’la rekabet edebilecek güçte, davasına bir o kadar sadık bir müslüman medya imparatorunun çıkmasını dört gözle bekliyoruz.
Şimdi konuyla ilgili Arap dünyasının ünlü yazarlarından Fehmi Hüveydi’nin bir makalesini yayınlıyoruz.
ARAP SEMALARINDAKİ PİS KOKU
Fehmi Huveydi
Bu günlerde Arap uydu medyasından kötü kokular yükseliyor. Kaynağı da sektörün yeni misafirlerinden Rupert Murdoch. Dünya medya sektörünün işbilir ve dikkate alınması gereken büyük oyuncusu.
Murdoch, birkaç gün önce medya imparatorluğunun Ortadoğu kalesi olarak Abu Dabi’yi seçtiğini duyurdu. Bu arada Hong Kong’da bulunan TV kanallarını Abu Dabi’ye taşıyacağını da belirtti. Bu duyuru, dünyanın 7. zengini meşhur Suud’lu Prens Velil bin Tallal ile bünyesinde altı TV kanalı ve bir film şirketi bulunan; Arap dünyasındaki yegane sanat finansörü ve üreticisi olarak bilinen Rotana Medya’nın %10 hissesini 70 milyon dolara satın almak üzere el sıkışmasının peşinden geldi. Anlaşma, Murdoch’a gelecek bir buçuk yıl içerisinde şirket içindeki payını yükseltme imkanı da veriyor.
Yetmiş dokuz yaşındaki Murdoch, kariyerine ülkesi Avustralya’daki yerel gazeteler ve televizyonlarla başladı. Sonra İngiltere ve ABD’ye açılmaya başladı. Film yapımcılığı, uydu kanalları ve internet şebekelerine dek uzanan bir egemenlik sahası oluşturdu.
Şu anda Britanya basınının %40 kadarı Murdoch’un elinde. The Times ve The Sun elindeki iki büyük gazete. Britanya TV sektöründe de benzer bir ağırlığa sahip.
Grubu News Corporation, ABD’ye de sıkı bir el atmış durumda. Grubun ABD’deki amiral gemileri basın alanında Newyok Post gazetesi ve TV alanında Fox News haber kanalı. Fox haber kanalı Neo-con yanlısı yayınlarıyla biliniyor. Aynı zamanda hararetli bir İsrail destekçisi, Amerika’nın Büyük Ortadoğu Planlarının savunucusu ve de kamuoyunu Irak işgali konusunda kışkırtmalarıyla meşhur bir TV kanalı.
Prens Tallal’ın 23 şubatta bir basın açıklaması yaparak Murdoch ile yaptığı anlaşmayı duyururken, bunun sadece Rotana için değil bütün bir Arap dünyası için bir kuantum sıçraması olduğunu belirtmesi dikkat çekmişti. Rotana ile News Corporation arasındaki bu yakınlaşmanın, batı kamuoyunda Araplara karşı düşmanca yaklaşımı düzeltmeye yardımcı olacağını umduğunu belirtmeden de geçememişti.
Prens Tallal, Fox TV’nin yaptığı yayınlarla Arap karşıtlığının ABD ayağı olduğu şeklindeki görüşlere katılmadığını, Arap karşıtlığının ABD içerisinde zaten yaygın bir durum olduğunu belirtmiş “Bu durumu düzeltmek için elimizden geleni yapacağız” diye eklemişti.
Rotana’ya hissedar olmakla bazı aktivitelerini Abu Dabi’ye taşıyacak olan Murdoch, aslında pek de Araplara iyilik olsun kabilinden bir iş yapıyor değil. Film ve medya ürünlerinin gerek üretimi gerekse pazarlamasında dünya çapındaki gücüyle özellikle gençlerin ilgi duyduğu filmler, TV dizileri ve eğlence programları düşünüldüğünde Arap dünyasının Murdoch için iyi bir pazar olduğu ortada. Ancak perde gerisinde başka hususlar var. Hong Kong’da Çin yasal organlarının baskı ve kısıtlamalarıyla bunalan Murdoch, yayın politikası nedeniyle sık sık yapılan uyarılardan kurtulmak için Çin’e göre daha liberal ve toleranslı bulduğu Arap dünyasına dümen kırmış olmaktadır.
Murdoch son olarak Türkiye’de Enver Ören’e ait TGRT kanalını satın almıştı. Şimdilerde ise Enver Ören’e ait diğer kuruluşlarla ilgileniyor. Türkiye Gazetesi ve İhlas Haber Ajansı bu ilgi alanının odağını oluşturuyor.
Tüm bu çabaların arkasında Türkiye’de yükselen İsrail karşıtlığını bir şekilde sürklase etme hedefi yatıyor olmalı. Dijital teknoloji ve iletişim alanında faaliyet gösteren bir şirketi aracılığıyla bölgede yatırım yaptığı yerlerden birisi de biricik ülkesi İsrail. Le Monde gazetesine göre Murdoch’un en yakın arkadaşı İsrail başbakanı Benjamin Netanyahu, Bütün parçalar bir araya geldiğinde Rotana ile olan ilişkisi ister istemez kafa kurcalıyor. Arap semalarından yayılan pis kokunun kaynağı da bu olsa gerek.
Süleyman Şahin / TİMETURK