Paris'te öldürülen 3 PKK'lı kadının katil zanlısı Ömer Güney'le ilgili Taraf Yazarı Emre Uslu önemli bir iddiayı gündeme getirdi.
Bugüne kadar Ömer Güney'le ilgili çıkan haberleri analiz eden ve Güney'in Ağustos ve Aralık aylarında Türkiye'ye geldiğinde Türkiye'de hangi gelişmeler, görüşmeler olduğuna dikkat çeken Emre Uslu, Ömer Güney'in KCK'nın bir kuryesi olabileceğini kaydetti.
Türkiye'de Ömer Güney'le ilgili çıkan haberlerin genelde PKK kaynaklı olduğuna da vurgu yapan Emre Uslu'nun bu analizi yine çok konuşulacak...
İşte Emre Ulsu'nun Paris Suikasti'nin perde arkası ve Ömer Güney'in bağlantılarıyla ilgili "perde arkası" analizi;
Ömer Güney Paris’te öldürülen üç PKK’lının katil zanlısı. Kendisi hakkında her gün yeni bir bilgi çıkıyor. Bu bilgilerin bir kısmı Ömer Güney’in kim olduğunu anlamamıza yardımcı olsa da özellikle PKK kaynaklı birçok bilgi aslında Güney’in kimliğini karartmak üzere kurgulanıyor. PKK’ya yakın kaynaklarda Güney’in Türk devletine çalışan bir kişi gibi gösterilmeye çalışıldığı aşikâr.
Ortaya çıkan bilgileri bir uzman gözüyle değerlendirdiğimizde Ömer Güney’in bir kurye olduğu anlaşılıyor.
ÖMER GÜNEY'LE İLGİLİ ÇIKAN HABERLER
Ömer Güney hakkındaki mevcut bilgileri yeniden hatırlayalım. Güney Sünni, MHP’ye yakın bir aileden geliyor. Fransa’da büyüyor ama bir süre Almanya’da yaşıyor. Almanya’da önce Türk çevrelere takılıyor ancak uyum gösteremeyince Kürt çevrelere takılıyor. Ağustos 2012’de Fransa’ya taşınıyor. Fransa’ya taşınmasında üç ay sonra bir Kürt derneğine gidip üye oluyor. Böylece Kürt çevreleri içindeki durumunu meşrulaştırıyor.
Ancak bu süre içinde ilginç bir durum ortaya çıkıyor. Ömer Güney beynimde tümör var demeye başlıyor. Böylece Güney “beyninde tümör olduğu için” rutin dışına çıktığı hareketleri normalleştiriyor. Örneğin işe gelmediği zaman kuryelik yaptığı zaman çevresine bahanesi hazır: hastayım/ doktora gittim vs..
Bu bilgiler bize Ömer Güney’in kurye olabileceğine ilişkin bir izlenim veriyor. Özellikle MHP’li bir aileden gelmesi PKK’ya yaklaştıktan sonra aile ile ilişkileri zayıflamış , hiçbir suç kaydının olmaması, Türkiye’ye rahat girip çıkma olanakları, dil bilmesi, havaalanında çalışmış olması vb. gibi yan bilgilerle birlikte düşünüldüğünde, Ömer Güney’i KCK yapılanması için aranan bir kurye olabileceğini gösteriyor.
KCK KURYESİ Mİ?
KCK’nın özellikle Avrupa’daki yapılanması ile Türkiye’deki yapılanması arasında sorunsuz bağ kuracak kusursuz bir kurye olma özelliğine sahip Ömer Güney.
Ancak Güney’e kurye diyebilmek için bu bilgiler yeterli değil. Eğer Ömer Güney Türkiye’deki KCK yapılanması ile KCK Avrupa yapılanması arasında bir kurye ise Türkiye’ye gelip gidiş tarihleri kritik dönemlere denk gelmeli.
Ömer Güney Türkiye’deyken...
Bu durumda Ömer Güney’in Ankara’da olduğu dönemde neler olmuş sorusunu sormamız gerekiyor. Şu âna kadar bildiğimiz, Ömer Güney ağustos ve aralık aylarında olmak üzere iki defa Ankara’ya geliyor. Peki, bu dönemde Ankara’da ne oluyor? Kronolojiye birlikte bakalım:
Bu süreçte çok ilginç bir “tesadüf” gördük. Devlet yetkilileriyle görüşmeden adım atmayan Cemil Çiçek “inisiyatif” aldı ve 27 ağustosta İspanya modeli bir çözüm modeli önerdi.
AĞUSTOS- EYLÜL AYINDA NELER OLDU?
Ancak perde arkasında Çiçek’in bir zemin oluşturmak adına konunun muhataplarıyla görüştükten sonra böylesi bir çıkışı yaptığı konuşuldu. Yani Ömer Güney Ankara’dayken aslında Cemil Çiçek, Ankara ve PKK çevreleri bir çözüm zemini oluşturma girişimindeydi. İşte Güney bu girişimlerin mesajlarını taşıdı Avrupa’ya.
Güney’den bir kaç gün sonra, eylül ayının ilk haftasında MİT Müsteşarı Hakan Fidan gitti Almanya’ya. Almanya’da Kürt çevreleriyle görüştü. En kritik görüşmeyi de o sırada hastanede yatan Celal Talabani ile yaptı. Yani Güney’in getirdiği bilgilerin üzerine değerlendirme yapan KCK Avrupa heyeti Hakan Fidan görüşmesine hazırlık yapma fırsatı buldu.
12 Eylül 2012’de PKK militanları açlık grevine başladı.
18 Eylül 2012’de MİT ile irtibatlı Balıkçı üzerinden yedi maddelik çözüm sürecini açıklandı.
21 Eylül 2012’de Mehmet Öcalan İmralı’ya gitti Abdullah Öcalan’la görüştü. Bu görüşme talebinin Ankara’dan geldiğini sağır sultan bile biliyor.
23 eylül, Başbakan Öcalan’a tecridin olmadığını açıkladı.
28 eylülde Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk Irak’a gidip Celal Talabani ile görüştü.
Bu ziyaret sırasında ikilinin PKK liderleriyle de görüştüğü biliniyor.
Bu süreçte açlık grevi eylemleri başlatıldı. Amaç Öcalan’ın liderlik potasına yeniden sokulmasıydı. Öcalan rolünü oynadı ve sorun çözücü kişi olarak Türk kamuoyuna pazarlandı. Özellikle AKP tabanı ile Öcalan’ın arası ısıtıldı.
Sonra Bülent Arınç devreye girdi. Öcalan’ın ne kadar dindar biri olduğu anlatıldı. Hatta nurcu olduğu mesajları verildi. Bu aslında Öcalan’ı büyütmek ve Türkiye kamuoyuna kabul ettirmek için yapılan bir PR çalışmasıydı başarılı da oldu.
ARALIK AYINDA İKİNCİ DEFA GELİŞİ
Ömer Güney’in Ankara’ya geldiği ikinci tarih 18 aralık. Güney bu sefer üç gün kaldı Ankara’da. Bu tarihin öncesinde de çok kritik gelişmeler yaşandı. Çözüm süreci denen süreç bu dönemde başladı.
16 Aralık 2012 Hakan Fidan, Abdullah Öcalan’la görüştü.
17 Aralık 2012 Beşir Atalay Öcalan’la görüşmelerin başladığını kamuoyuna deklare etti.
25 ve 28 aralıkta Erdoğan’ın ağzından açıklandı görüşmeler. Daha sonra medyada büyük kampanya ile kamuoyu hazırlama operasyonları yapıldı.
İşte Ömer Güney bu iki kritik sürecin hemen öncesinde Ankara’ya geldi ve Çankaya’da yapılan görüşmelerin kuryeliğini yaptı. Ankara’dan KCK’ya gelen bilgileri Avrupa’ya taşıdı.
Oslo görüşmeleri deşifre edilmiş bir KCK için Ömer Güney gibi bir kurye biçilmiş kaftandı. Peki, bu süreçte Ömer Güney MİT-KCK arasında bir kurye miydi yoksa KCK’nın kendi kuryesi mi? Bu soruya hayır diyemem.
Ama ben ikinci ihtimalin daha gerçekçi olacağını düşünüyorum...
Peki, Güney Sakine Cansız’ı neden öldürdü? Sakine Cansız da KCK’nın Avrupa/ Kandil arasında bir kuryesiydi. Şimdi fotoğraf daha net mi?