Taraf yazarı Emre Uslu, KCK ve BDP'nin akademilerini ele aldığı bugünkü yazısında çarpıcı tespitlerde bulundu.
PKK tarafından uygulamaya konulmuş bir halk isyanı stratejisi olduğuna dikkat çeken Uslu, BDP Siyaset Akademisi’nde “Halk nasıl ayaklandırılır” konulu dersler verildiğini vurguladı. Uslu, bu siyaset akademilerinin amacının da bu halk ayaklanmasıyla AKP'yi devirmek olduğunu kaydetti.
Uslu, " BDP akademilerinde “Türkiye’de halk nasıl ayaklandırılır” konulu dersler verildiğini ve PKK’nın da “Devrimci Halk Ayaklanması Stratejisi”ni 2011 yılı itibariyle uygulamaya başladığını ve 2012’de de sonuç almayı hesapladığını bir kez daha düşünün. KCK networkunun da bu iş için yapılandırılmış olduğunu anlatmama gerek yok sanırım." diyerek tehlikenin büyüklüğüne de dikkat çekti.
İşte Emre Uslu'nun o yazısı...
Haziran seçimlerinden önce bir televizyon programında beraber programa katıldığım Mahmut Alınak “Seçimlerden sonra öyle şeyler olacak ki AKP hükümeti altı ayda istifa etmek zorunda kalacak” demişti. Alınak o programda ısrarla sivil inisiyatiften söz etmiş ve şiddet içermeyen yönetimlerle AKP’nin altı ay içinde devrileceğini iddia etmişti. Seçimlere demokratik bir anayasa yapma vadiyle giren ve o dönemde PKK ile diyalog kuran bir hükümetin altı ay içinde devrilmek istenmesini bir türlü anlayamamış ve buna itiraz etmiştim.
Program sonrasında da uzun uzun bu meseleyi tartışmıştık. Bu konuda bir de yazı kaleme almış ve PKK’nın ortada hiçbir şey yokken başlattığı şiddet dalgasının seçimlerden önce planlanan bir süreç olduğunu anlatmıştım.
Bu hatırlatmayı KCK’ya yapılan son operasyonlardan sonra ortaya dökülen bilgilerle birlikte AKP’yi devirmeyi, bir Kürt Baharı getirme girişimini daha net gösterebilmek için yaptım.
Bana göre KCK operasyonlarında ortaya çıkan en kritik bilgi İçişleri Bakanı’nın verdiği bilgiydi. Bakan Şahin’e göre Prof. Ersanlı “Türkiye’de halk nasıl ayaklandırılır” dersleri verdiği için tutuklandı. Bu bilgi süreci okumak için çok kritik. Bu bilginin yanına PKK’nın seçimlerden önce “devrimci halk savaşı başlatma” stratejisi çerçevesinde hazırlık yaptığı ve seçimlerden sonra da hükümetin barış görüşmelerine rağmen masayı devirip savaşı başlattığı bilgisini ekleyin. Yani ortada PKK tarafından uygulamaya konulmuş bir halk isyanı stratejisi var bir de BDP Siyaset Akademisi’nde “Halk nasıl ayaklandırılır” konulu dersler veriliyor. Ortalıkta dolaşan iddialara göre Prof. Ersanlı bu konuda eğiticilere eğitim veriyormuş.
Bazıları halk isyanı eğitimle mi olur diye itiraz edecek. Şartlar oluşur ve halk da isyan eder itirazlarını duyar gibiyim. Zaten KCK operasyonlarından sonra BDP Siyaset Akademisi’nde verilen derslerin içeriğini bir kontekste oturtmadan sadece salt ders olarak görenler bu itirazı yükseltmeye başladılar bile.
Bu itirazlara benim cevabım net: Evet. Halk isyanı için eğitim ve eğitilmiş halk liderleri gereklidir. Bunu en son Tahrir Meydanı’nda milyonlarca insanı Tahir’e döken Mısır’lı muhalifler ve 6 Nisan hareketinden de biliyoruz.
Halk isyanı eğitimi aslında 2000 yılında Sırbistan’da Miloseviç’i deviren “OTPOR” (Direniş) hareketinden sonra kurumsallaşmış bir eğitimdir. Muhtemelen Batılı güçlerin de desteği ile OTPOR hareketinin lideri Srja Popovic, Miloseviç’i devirdikten sonra şiddet içermeyen halk hareketlerinin nasıl organize edileceğine ilişkin bir okul açtı. Canvas adı verilen bu okulda (http://www.canvasopedia.org/) öğretilen derslerden bazıları: Siyasal Güç, Sosyal Çatışmalar (Biçim, Neden ve Çözüm Modelleri), Stratejik Planlama, Siyasal Kampanya Yönetimi, Şiddet İçermeyen Mücadele Metotları ve Taktikleri. Yine burada öğretilen Protesto ve İkna derslerinde ele alınan konular şunlar: Yazılama, Sembol Kullanımı, Yürüyüş, Protesto, Koordineli Dönüş, Işıkların Kullanımı, Müzik Kullanımı, Yıpratıcı ve Yüksek Riskli Eylemler...
Okuldan eğitim alan muhalifler arasında Tahrir Meydanı’nı dolduran 6 Nisan Hareketi liderleri de var diğer muhalifler de. Örneğin Mısırlı muhalifler hem 2009’da hem de 2011’de iki farklı zamanda farklı gruplar olarak dersler almışlar. Ders alanlar arasında Kuzey Kore’den Belarus’a oradan Ukrayna’ya renkli devrimlerin yapıldığı hemen bütün ülkelerden protestocular var.
Bütün bunları bu devrimlerin arkasında CIA veya İngiltere veya başka devletler var demek için anlatmadım. Belki de vardır bilemiyorum. Anlatmaya çalıştığım şu: Şiddet içermeyen halk hareketleri bir networkun üzerinden yapılabiliyor ve çok disiplinli ve eğitimli bir ekibin bu networku çalıştırması gerekiyor. Zatan Popoviç de devrimin nasıl olacağını anlatırken, “Net bir vizyon, iyi bir planlama ve çok sağlam bir disiplin olması gerekir eğer bir kişi kontrol dışı bir taş atarsa hareket başarısız olur” diyor.
Bütün bu bilgiler ışığında BDP akademilerinde “Türkiye’de halk nasıl ayaklandırılır” konulu dersler verildiğini ve PKK’nın da “Devrimci Halk Ayaklanması Stratejisi”ni 2011 yılı itibariyle uygulamaya başladığını ve 2012’de de sonuç almayı hesapladığını bir kez daha düşünün. KCK networkunun da bu iş için yapılandırılmış olduğunu anlatmama gerek yok sanırım.
Temelsiz barış umudu pompalayıp, “Barzani’nin ve Talabani’nin ‘PKK’nın silahlarının susturulması’ yönünde rol alacağı, ardından Abdullah Öcalan’a dönük tecridin sona erdirileceği ve BDP’nin işlevsel biçimde rol üstleneceği, yeni bir sürece doğru yol almamız ihtimali” ne vurgu yapanları aynı gün yalanlarcasına Devrimci Halk Savaşı Stratejisi’nin savunucusu Duran Kalkan son hamlesini de yaptı ve BDP’nin Meclis’ten çekilmesi gerektiğini söyledi. BDP’nin Meclis’ten çekilmesi süreci Kalkan’ın öngördüğü Devrimci Savaş Stratejisi’nin bir adımı. BDP’nin buna hayır diyeceğini hiç sanmıyorum. BDP Devrimci Savaş Stratejisi kapsamında önümüzdeki dönem Meclis’ten çekilecektir. Kimse BDP için bahane üretmeye kalkmasın. Bu hesabı önceden yapılmış Kürt Baharı projesinin bir hamlesi. Sanırım Mahmut Alınak’ın o televizyon programında söylediği şeyler de bu sürecin habercisiydi..