Hürriyet yazarı Tufan Türenç, kentin adını vermeden, bir kentimize yeni atanan emniyet müdürü ile belediye başkanı aasında geçtiğini iddia ettiği diyaloğu köşesine taşıdı.
İşte Türneç'in köşesine taşıdığı ve o gün gelirse kentin ismini de açıklarım dediği kentte yeni emniyet müdürü ve belediye başkanı arasında geçen o diyalog...
Olay vahim ama gerçek
BUGÜN baştan aşağı gerçek olan bir olayı anlatacağım.
Türkiye'nin nasıl ve hangi kafalar tarafından yönetildiğini ortaya koyması bakımından vahim bir olay.
Bir Anadolu iline bir emniyet müdürü atanmış.
Müdür, yaptığı operasyonlarla tanınan, bilinen bir isim.
Kente gelip makamına oturmuş, personeliyle tanışmış, sonra başta vali olmak üzere kentin yöneticilerine ziyaretler yapmış.
Belediye başkanına ziyareti çok ilginç geçmiş.
Belediye Başkanı hoşbeşten sonra yeni emniyet müdürüne şöyle demiş:
"Siz istihbaratçısınız. Ama size bir şey söylemek istiyorum. Bu kentin halkı da iyi istihbaratçıdır."
Başkanın bu sözleri polis müdürünü şaşırtmış.
Başkan aldırmamış ve konuşmasını sürdürmüş:
"Şaşırdınız. Haklısınız. Şimdi size bu sözlerimle ne demek istediğimi açıklayacağım.
Bakın Müdür Bey, buraya gelmeden Ankara'da bir dizi görüşmeler yaptınız. Size birileri bir görev verdi ve bir vaatte bulundu. Şöyle dediler:
‘Görev yapacağın kentin belediye başkanını seçimde bir türlü yenemiyoruz. Ne yaparsak yapalım halk gidip ona oy veriyor.
Eğer sen başkana bir kulp takıp onu suçlu hale getirebilirsen, ki bu senin işin, seni büyük bir kente emniyet müdürü olarak atarız.'"
Başkan, gözleri fal taşı gibi açılan emniyet müdürünün şaşkınlığına aldırmadan sözlerini şöyle sürdürmüş:
"Çok şaşırdınız değil mi? Haklısınız. Ben de çok şaşırdım ama gerçek bu. Durun, daha bitmedi. Siz yapılan bu teklifi olumlu bulmuşsunuz ‘Gerekeni yapacağım' demişsiniz. Size söyledim. Bu kentin halkı da iyi istihbaratçıdır.
Bu bilgiler bana bu kentin insanları tarafından ulaştırıldı. Konuştuğunuz kişilerin adıyla, sanıyla, yeriyle dört dörtlük bir istihbarat olarak geldi.
Ayrıca Ankara'dan da bazı dostlar arayıp aynı bilgileri verdiler ve beni uyardılar, ‘Dikkat et bu adam sana bazı suçlar yüklemek için akla hayale gelmeyecek tertipler düzenleyebilir' dediler."
Emniyet müdürü gıkını bile çıkarmadan başkanın sözlerini dinlemiş. Başkan devam etmiş:
"Bakın Müdür Bey, size açık açık söyleyeyim. Benim gizli kapaklı hiçbir işim olmaz. Yaşamım boyunca devlette maaşlı olarak çalıştım. Onun için öyle malım mülküm de yok. Burada hırsızları uğursuzları asla yaşatmam. Belediye yönetimim tam anlamıyla şeffaftır. O nedenle sizin yapmak istediklerinize aldırmam. Bunları bilmenizi istedim. Kentimize hoş geldiniz."
Emniyet müdürü hiçbir şey söylemeden kalkmış, başkanın elini sıkmış ve çıkıp gitmiş.
Başkan ertesi gün dinleme olaylarından anlayan uzmanları çağırmış ve makamını taratmış.
Böcek möcek bulunmamış ama bir yerden birtakım sinyaller gelmiş onun için de gerekli önlemler alınmış.
Ayrıca uzmanlar uzaktan dinlemeyi önlemek için de gereken sistemi kurmuşlar.
"Artık dinlenme tehlikesi yok. Zaman zaman böcek araması yaparız. Ayrıca konukların geldiği zaman mutlaka radyoyu aç. Çünkü dostça yapılan sohbetlerden bile istedikleri gibi diyaloglar yaratabilirler. Odada birisiyle konuşurken mutlaka radyo açık olsun" demişler.
O gün bu gündür başkanın odasındaki radyo sürekli çalıyormuş.
Olay aynen böyle. Kent adını ve isimleri şimdilik gizli tuttum.
Eğer o kentte bir gün belediye başkanı için bir tertip olursa bunları açıklarım ve bu yazıyı anımsatırım.
İşte 2009 Türkiye'si böyle yönetiliyor.
Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti nelere alet ediliyor!