BM Kalkınma Programı Başkanı Kemal Derviş, TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu toplantısında onur konuğu olarak konuştu.
Derviş, Türkiye ve dünya ile ilgili ekonomik ve siyasi öngörülerini şöyle sıraladı:
"Sizleri dinlerken hem sevindim hem üzüldüm. Havayı biraz gergin buldum. Geçen hafta Cenevre'deydim. Orada gerginlik yoktu. Sevinç ve heyecan vardı. Cenevre tam bir Türk şehri olmuştu.
Ekonomi ve siyaseti biribirinden ayırmak mümkün değil. Ekonomide önemli bir yol ayrımındayız. Dünya ekonomisinde çok önemli geşlişmelere tanık oluyoruz. Dünyadaki ekonomik hızlanmanın 4 önemli nedeni var.
Teknoloji ve bilgi ekonomisi ekonomilere ivme kazandırıyor. Teknolojinin yayılma hızı artıyor. Dünya ekonomisi daha da küreselleşti. Gelişmiş değil gelişen ülkelerde teknolojiye dayalı büyüme yaşanıyor.
Dünyada tasarruf yükseldi. ABD'de bu oran yüzde 13'e kadar düştü. Asya ülkelerinde tasarrfu oranı 2008'de yüzde 44.7'ye kadar çıktı. Bu Amerika'ya rağmen olağanüstü bir tasarruf oranıdır.
Türkiye gibi ülkeler büyüme sürecinde dünya için çok önemli ülkeler. Yükselen Asya olarak yapılan değerlendirmelerde önemli paya sahip. Ortadoğu'dan dünyaya kaynak akıyor.
Asya krizi 2001'deki yeni teknoloji şirketlerinde çöküş ve ABD finans krizi..
Geçmiş finans krizlerinde resesyon korkusu vardı şimdi de var ama ben temkinli iyimserim. Finans krizlerinin çobuk geçeceğini düşünüyorum. Çok büyük bir çöküş çok büyük bir resesyon beklemiyorum. Bunun ötesine geçmeyeyim. Çünkü riskli olabiliyor. Küresel yavaşlama var ama büyük düşüş beklemiyorum. Sadece finans sektöründen kaynanlanan bir düşüş olmayacak. Merkez Bankaları çok hızlı hareket edebiliyor ciddi hatalar yapılmıyor.
Peki tehlike yok mu? Geçmişe göre değişim daha derin. Fiyatlardeki artış ciddi boyutta sorun çok derin. Özellikle enerji fiyatları eskisi gibi düşük olmayacak. Fiyatlarde çok ciddi değişimler olabilir. Doğal kaynak, emtia, özellikle enerji fiyatları eskisi gibi düşük olmayacak. Eskisi gibi enerji kullanımı sözkonusu olmayabilir.
Merkez Bankaları petrol fiyatlarındaki artışı iyi yönetmelidir. Merkez Bankaları enflasyonun makul ölçüler içinde biraz yükselmesine müsade etmek durumunda..
Fiyat artışları gelirler arasındaki farkı etkiliyor. Gıdada artış ciddi sosyal sorun yaratıyor. Bazı ülkeler aile gelirinin yüzde 60-70'ni gıdaya ayırıyor. gıda artışalrı ile ilgili dara gelirli korunmalı..
Türkiye başarılı ama büyümede Japonya, Kore, İspanya gibi başarılı değil.
Hindistan, Türkiye'ye yakın hızda büyürken büyümeyi yüzde 8'in üzerine çıkardı. Dünya ekonomisi Hindistan gibi bir devle tanışıyor. Hindistan demokrasiyle olağanüstü bir büyüme hızına ulaştı. Hindistan'da nüfus artıyor ve Çin'i geçecek. Hindistan'ı önemsemek gerek.
Türkiye 2001 krizinden sonra iyi bir büyüme trendi yakaladı. Bu başarıda katkısı olanları tebrik etmek gerekir. Yalnız son bir yılda büyüme hızında bir yavaşlama var.
Türkiye'de 2002-2007 kişi başına büyüme yüzde 6'ydı bugün oran yüzde 3,5'e indi.
Türkiye'de hızlı büyümeye yol açan unsur sermaye birikimi ve kullanımı...
2002-2006'da Türkiye, hızlı büyüyen ülkeler sıralamasında yerini almayı başardı. Kapasite kullanımı da büyüme de çok önemli. Yatırımlar attı.
Cari işlemler açığının yüzde 5'e altıya çıkması üzücü bir olay. Bu dış tasarrıflarla yatırımın arttığının göstergesidir. İç tasarruflarla bir gelişme sağlanamıyor maalesef. Hindistan'da ise büyüme aksine iç tasarruflarla sağlanıyor. Yüzde 2 dış tasarruf, yüzde 32 iç tasarruf. Hindistan'da 1.1 milyar insan kendi iç dinamikleri ile büyüyor.
Brazilya'da yatırım oranı düşük cari işlemler açık vermiyor ancak büyüme hızı Türkiye'den daha düşük.
Türkiye düşük yatırım oranı ile yola devam ediyor.
Vermek istediğim asıl mesaj şu: Türkiye takdir edilecek, tüm dünyanın da takdri ettiği bir büyüme hızı yakaladı. 2001'deki krize rağmen çok hızlı toparlanma süreci yaşandı. Krizin atlatılmasına işçi işveren toplumun her kesimi destek verdi. Büyüme uzun vadeli sürdürülebilir yaıda değildi. Yatırım düşüktü. 2002-2006 büyüme performansını sürdürmek için yatırım şart. Kadınların iş gücüne katılım oranı çok düşük. AB'ye güçlü girebilmek için Türkiye'nin yüzde 7'nin üzerindeki büyüme hızını hiç kuşkusuz sürdürmek zorunda.. Bu yoksulluk ve istihdam sorununu da çözebilmek için şartır. Ben Türkiye için böyle bir perspektifi uygun görüyorum. 2010-2015 arasında yüzde 7'nin üstündeki büyüme hızını yakalamak gerekir. Bu imkansız değil. Kore ve Hindistan yakalayabiliyorsa biz de başarabiliriz.
Bu büyüme hızını yakalamak için de yabancı sermayesinin etkisi olacaktır ama iç dinamiklerin etkisi daha fazla olmalı. Cari işlemler açık verilebilir. Ama bu açığı 2-4 makasında tutmakta yarar var.
Cari açıkta doğrudan yabancı yatırımların oranı artırılmalı..
Türkiye yüzde 20-25 Tasarruf oranı sağlamalı. Şuan yüzde 17- yüzde 18'deyiz.
Kimse bu enflasyon aranının düşeceğini inanmıyordu. 2001'de Türkiye'nin dört bir yanını dolaşıyordum. Bizim enflasyon hedefimiz yüzde 35 diyordum. Gülümsüyorlardı. Yatırımlarını yüzde 50-65 enflasyon oranlarına göre yapıyorlardı. Şimdi Türkiye bunları aştı. Artık enflasyon yüzde 4 mü, 8 mi, 10 mu diye tartışıyor. Bunlar önemli başarılardır."
AYRINTILAR GELECEK