AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında konuştu. Erdoğan, CHP'nin Anayasa değişiklik paketi hakkındaki ''çelişkili'' tutumuna dikkat çekerek ''Einstein sizin bu halinizi görseydi ya izafiyet teorisini rafa kaldırırdı ya da baştan yazardı'' dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Deniz Baykal'ın 'Einstein gelse bu işin içinden çıkamaz' sözlerine cevap verdi. Erdoğan, "Einstein gelse sizin bu zikzaklarınızı görse, zaman tünelinin içinde nasıl dalgalandığınızı, Türkiye ışık hızıyla ilerlerken, sizin 1940'lara göre gittiğinizi görse, izafiyet teorisini rafa kaldırır ya da üzerinde ciddi değişiklik yapardı." dedi.
Başbakan Erdoğan, AK Parti Grup toplantısında, anayasa değişikliği sürecinde, uzlaşma kültürü ve mutabakat arayışını anayasa ortaya koyduklarına işaret ederek, STK'lar, üniversiteler ve ilgili kuruluşların bu konudaki her türlü çalışmalarını masaya yatırdıklarını, tüm kesimlerle diyalog içine olduklarını ama aynı uzlaşı gayretini siyasi partilerden göremediklerini söyledi.
Önceki dönemde Meclis Başkanı Köksal Toptan'ın anayasa çağrısına kimin cevap verdiği, kimin vermediğini yazılı olarak bulunduğunu anlatan Erdoğan, "Meclis çalışmalarının nasıl kilitlendiğinin şahidi sizlersiniz. Siyaset namına ne tür suçlamaların, iftiraların, karalamaların yapıldığının şahidi sizlersiniz. Daha önceki hafta MHP lideri, helal süt emmiş hiçbir kimsenin AK Parti'ye destek olmayacağını söyledi. Bu ve buna benzer çok sayıda hakaret, küfür, çirkin iddia tarafımıza yöneltildi. Bütün bunlara rağmen biz uzlaşma dedik. Millet için mutabakat dedik. Randevu taleplerimize kapılar kapatıldı. Uzlaşma arayışlarımıza kamera gibi nezaketten uzak engeller çıkarıldı. Uzlaşma için yine kapıları çaldık. İki haftadır, CHP'nin uzlaşmaya çalıştığı ancak bizim kaçtığımız gibi bir hava estiriliyor. Ana muhalefet partisinin hedefi uzlaşma değil, şark kurnazlığıdır. " diye konuştu.
Erdoğan, 2007 yılında uzlaşma komisyonunun kurulduğunu, AK Parti dışında kimsenin üye vermediğini belirterek, o gün ortak bir taslak hazırlanmasına yanaşılmadığı, atılan her adımla ilgili Anayasa Mahkemesi'nin kapısına koşulduğunu dile getirdi.
Erdoğan, "Yüksek yargı üzerinden milli egemenliğin temsil yeri olan yasamayı etkisiz kılmaya çalıştılar. Geçici 15. maddeyi de içeren anayasa değişikliğine toptan karşı çıktılar. Taslağı dahi okumadan Anayasa Mahkemesi'ne götüreceklerini söylediler." ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanını da sürecin içinde mindere çekip orda vurmak istediklerini anlatan Erdoğan, bu işin muhatabını Meclis çatısı olduğunu kaydetti.
Mektup yazılarak üç maddenin üç konuya çevrildiğini hatırlatan Erdoğan, daha sonra da bu işin seçim sonrasına kalınmasının istendiğine işaret etti.
Sabahtan akşama değişen, yazdığı söylediği başka olan, başka bir siyasi lider bulmanın zor olduğunu iddia eden Erdoğan, CHP'yi suçüstü yakalandığını ifade etti. Baykal'ın 'Einstein gelse bu işin içinden çıkamaz' sözlerini eleştiren Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: "Einstein gelse sizin bu zikzaklarını görse, zaman tünelini içinde nasıl dalgalandığınızı, Türkiye ışık hızıyla ilerlerken, sizin 1940'lara göre gittiğini görse izafiyet teorisini rafa kaldırır ya da üzerinde ciddi değişiklik yapardı."
Erdoğan, Baykal'ın halkın referandumdaki değişim iradesini gördüğü için 'bundan en az zararla çıkarız' diye çırpındığını söyledi. Müzakerelere katılıp oylamaya katılmayacağını açıklayan siyasi partilere "Ne oldu sizin parti içi demokrasi anlayışınız?" diye soran Erdoğan, şunları söyledi: "Bu parlamentoda milletvekillerinin iradesine ipotek koyma değil de nedir? Biz bunu daha öncede parlamentoda bunu yaşadık. O gruplar burada değil şimdi. Tarihe karıştılar. Nasıl müzakerelere katılıyorsan, bırak bütün grubun katılsın. İradelerini bütün samimiyetiyle ortaya koysunlar. Demokratik parlamenter sistemin içinde olması gereken budur. Bu yapılan şark kurnazlığıdır. Engelleme, yavaşlatma, suyu bulandırma taktiğidir. Ne biz ne de aziz milletimiz bu ayak oyunlarına aldanmaz, aldanmayacaktır."
CHP, MHP ve DTP tabanının bu anayasa değişikliğine çok sıcak baktığını ve destek vereceğini gördüğünü kaydeden Erdoğan, "Çünkü ülkeyi dolaşıyorum. Aziz milletim bu değişikliğin ertelenemez olduğunu görüyor." açıklamasını yaptı.
"YARGININ DA MİLLİ EGEMENLİĞİN TESİRİ ALTINA GİRMESİDİR"
Erdoğan, süreçte haftalardır yargının siyasalaştırma istendiğini savunulduğuna işaret ederek, itirazlardan, yapılan toplantılardan aslında manzaranın tam tersi olduğu ortaya çıktığını söyledi. Erdoğan, yapılanın yargının siyasallaştırılması değil, siyasallaşmış yargının bağımsızlığını, tarafsızlığının sağlanması olduğunu kaydetti. Erdoğan, "Yargının da yasama ve yürütme gibi milli egemenliğin tesiri altına girmesidir." dedi.
Yargıyla ilgili yaptığı düzenlemelerle ilgili Avrupa'dan örnek veren Erdoğan, yargı organları ile ilgili düzenlemelere 'Türkiye'nin özel şartları var' denilerek karşı çıkıldığını, bu şartların Türkiye'nin büyümesini, gelişmesini, kalkışmasını ve ileri demokrasilere ulaşmasını engellediğini kaydetti.
Erdoğan, bu anlayışın Türkiye'nin çağdaş demokrasi seviyesinin üzerine çıkmasını önlediğini belirterek, "O özel şartlar milletin hâkimiyetin değil, belli odakların vesayetini ön plana çıkarıyor." diye konuştu.
Türkiye'nin geleceği ve gelecek nesiller adına, çok büyük bir adım attıklarına işaret eden Erdoğan, 90 yıl önce tarih yazan bu Meclis'in bir kez daha tarih yazmaya hazırlandığını söyledi.
Hiç kimsenin bahaneler arkasına saklanmamasını, hiç kimsenin mazeretler üretmemesini isteyen Erdoğan, şöyle devam etti: "Bu Meclis değil seçim sonrası oluşacak meclis anayasayı değiştirsin diyenler, Meclis yüksek yargıya üye seçmesin, Meclis parti kapatmalara karışmasın diyenler, önce kendilerini sonra da alenen milleti egemenliğini inkâr ediyorlar. Yargı mensubu suç işlediği zaman, Yargıtay Başkanlar Kurulu müsaade etmeden yargılanabilir mi? Kaç kişi yargılandı ya da mahkûm oldu? Hiç duydunuz mu? Aynı şekilde TSK. Müsaade etmeden yargılanabilir mi? Yargılanamaz. Demokratik hayatın vazgeçilmez unsuru olan bir siyasi partinin kapatılması gibi bir konu parlamentonun iznine tabii olmadan, diğer bir erkin iki dudağının arasına mı bırakılacak? Onun için Türkiye kapatılan partiler mezarlığı haline döndü. Biz bunu aşmak istiyoruz. Farklı bir kültürün Türkiye'de oluştuğunun gösterilmesi adımlarını atıyoruz. Parlamento müsaade ettiği takdirde, bir yargılama sürecinin başlatılabileceğini mümkün olduğunu görmek istiyoruz. Bu iş artık zorlaşsın."
TBMM'nin kuruluş tarihinden 90 yıl sonra bile millet egemenliğinin ve iradesinin, Millet Meclisi'nin gücünün hala kavranamamış olmasını anlayamayanlar olduğunu ifade eden Erdoğan, "Bu Meclis Anayasa'yı değiştirecek güce yetkiye ziyadesiyle sahiptir. Ben inanıyorum ki Meclis bu anayasayı değiştirecektir. İnanıyorum ki sadece AK Parti milletvekilleri değil de muhalefet vekilleri de milletin kendilerine yüklemiş olduğu yükün hakkını verecektir ve referanduma gerek kalmadan Anayasa değişecektir. Eğer muhalefet bu görevini yerine getirmekten imtina ederse o zaman kararı verecek olan Meclisin asıl sahibi olan millettir. Aziz milletimiz basiretiyle engin sağduyusuyla en doğru kararını verecektir." şeklinde konuştu.
Erdoğan, muhalefetin anayasa görüşmelerinde germe girişimlerini karşı milletvekillerini uyararak, gerilimin tarafı olmayacaklarını ve sabırla süreci nihayete erdireceklerini söyledi.