Ehl-i Sünnet alimleri birleşiyor

Sünni dünyanın yaşadığı otorite krizini aşmak için bir grup âlim, sorumluluk yüklenerek “Dünya Ehl-i Sünnet Âlimleri Birliği (DESAB)nin kuruluş çalışmalarını başlattı.

Geçtiğimiz Cuma günü Dâru’l-Hikme İlim Araştırma ve Kültür Derneği mühim bir toplantıya ev sahipliği yaptı.

Bilindiği üzere günümüz dünyasında Şia’nın devleti var: İran… Vehhâbî akımları destekleyen bir devlet var: Suudi Arabistan ve bazı körfez ülkeleri… İbazî mezhebinin devleti Uman… Başta ABD olmak üzere dünya egemenleri ve konjonktürü tarafından desteklenen modernist akımları da göz önüne aldığımızda bugün sadece Ehl-i Sünnet’in devletinin olmadığını söylemek mümkün. Bu yüzden de Sünnî dünyada ciddi bir merciiyet ve otorite krizi yaşanmakta.

Sünni dünyanın yaşadığı bu krizi aşmak için bir grup âlim, sorumluluk yüklenerek “Dünya Ehl-i Sünnet Âlimleri Birliği (DESAB)nin kuruluş çalışmalarını başlattı.

Mısırlı ilim ve davet adamı Safvet Hicazî ve Muhammed Musa eş-Şerif hocanın sekreterliğini yürüttüğü Dünya Ehl-i Sünnet Âlimleri Birliği (er-Râbitatü’l-Âlemiyye li Ulemâi Ehli’s-Sünne)nin kuruluş aşamasındaki toplantılarından birine de Dâru’l-Hikme ev sahipliği yaptı.



Dünya Ehl-i Sünnet Âlimleri Birliği (DESAB) üyesi âlimler, İstanbul, Fatih’teki Daru’l-Hikme İlim Araştırma ve Kültür Derneği’nde toplandı.

Öncelikle ev sahibi Daru’l-Hikme’nin yönetim kurulu başkanı M. Fatih Kaya kısa bir selamlama konuşma yaparak Daru’l-Hikme’yi tanıttı ve bu tür oluşumların Ümmet-i Muhammed için ifade ettiği önemi anlattı.



Programa Türkiye’den, Dâru’l-Hikme hocalarının yanı sıra Emin Saraç, Ebubekir Sifil, Hamdi Arslan, Halil İbrahim Kutlay, Ahmet Efe, Ahmed Turan Aslan, Mustafa Demirkan başta olmak üzere çok sayıda Türkiyeli âlim katıldı.
Genel sekreter Dr. Safvet Hicazî hoca bir konuşma yaparak DESAB’ı anlattı. Hicazî hoca şunları söyledi:

Öncelikle göstermiş olduğunuz misafirperverlik için size teşekkür ederek başlamak istiyorum. Doğrusu bu, benim Dâru’l-Hikme’yi ikinci ziyaretim. Eğer siz de uygun görürseniz bu ziyaretlerin devamını yüce Allah’tan temenni ediyorum. Bu güzel ve mübarek merkezi, Dâru’l-Hikme’yi yaklaşık bir yıl önce de ziyaret etmiştim. O günden beri Dâru’l-Hikme’de tanıdığım kardeşlerim, buranın kütüphanesi, Rıhle Dergisi zihnimdeki müstesna yerini hep korudu. Dâru’l-Hikme’ye o denli ısındım ki âdeta ben de buranın bir mensubu olduğumu hissettim.

Burada bulunmamızın sebebi öncelikle sizinle beraber olmak. Burada olmakla şerefyâb olduğumuzu ifade etmek isteriz. Ülkemize döndüğümüzde bize “İstanbul’da ne var ne yok. Yeni bir şey var mı?” diye sorduklarında onlara Dâru’l-Hikme’den bahsediyoruz.

Ziyaretimizin ikinci sebebi ise size Dünya Ehl-i Sünnet Âlimleri Birliği (DESAB)’ı tanıtmak ve sizi bu birliğe davet etmektir.

DESAB, dünyâdaki İslâm Âlimleri tarafından kurulan ilmî ve uluslar arası bir kuruluştur. İlmî bir kuruluştur çünkü üyeleri şerî ve İslâmî ilimler sahasında temeyyüz etmiş âlimlerden oluşmaktadır. Biz DESAB olarak sadece şerî ilimlerle iştigal eden âlimleri üyeliğe kabul ediyoruz.
DESAB, uluslararasıdır çünkü hemen her ırktan ve ülkeden ulemanın üye olduğu bir kuruluştur.

DESAB’ın Türkiye’de de bir şubesinin olmasını arzu ediyoruz.

DESAB, adından da anlaşılacağı üzere Ehl-i Sünnet bir kuruluştur. Yalnızca Ehl-i Sünnet âlimlerinin üye olabileceği ve sadece Sünnî âlimlere mahsus bir kuruluş olduğu için Şiî, İbazî ya da Ehl-i Sünnet dışı diğer mezhep ve ekollerin âlimlerini ve mensuplarını üyeliğe kabul etmiyoruz.

DESAB geçen yılın Muharrem ayında, yani yaklaşık bir yıl önce kuruldu ve şu anda 118 üyesi bulunmaktadır. Üyeleri seçerken çok hassas davranıyoruz. Üyelik müracaatında bulunan herkesi kabul etmiyoruz. Mesela, DESAB’a üye olabilmesi için bir kişinin Ehl-i Sünnet’e mensup bir âlim olması yetmiyor… Aynı zamanda ilmiyle âmil bir âlim olması, davet ve eğitim çalışması yapıyor olması gerekiyor. Bizim için kemiyet değil, keyfiyet önemli.



DESAB’ın kuruluş toplantısı yaklaşık bir yıl önce 28 Şaban'da İstanbul’da yapıldı. Biz kuruluş toplantımızın özellikle İstanbul’da, hilafet merkezinde olmasını istedik. Hamdi Arslan hoca kurucu üyelerimizden. 30 kurucu üyemiz var. Halil İbrahim Kutlay ve Nurettin Yıldız hocalar da Türkiyeli üyelerimizden. Şu anda burada bulunan Prof. Dr. Ömer b. Abdilaziz, DESAB’ın üyesi ve icra kurulu üyesidir. Vasfî Ebû Zeyd hoca sekretaryada ve icra kurulunda üye. Muhammed Musa eş-Şerîf hoca da sekretarya ve icra kurulu üyesi.

TOPLANTIYA KATILAN MÜSLÜMAN ALİMLER

DESAB’ın İslam dünyasında bilinen üyelerinden bazıları ise şu isimlerdir:

Mısır sâbık müftüsü Nasr Ferid Vâsıl, Prof. Dr. Ahmed el-Mu’sarâvî, Mısır Mâlikîliğinin şeyhi ve Şeriat Fakültesi eski dekanı Prof. Dr. Ahmed Taha Reyyân, Mısır Hanefîliğinin şeyhi ve Ezher Üniversitesi Şeriat Fakültesi eski dekanı Dr Muhammed Ra’fet Osman, Meşhur kıraat âlimi Muhammed Cibril hoca, Halil İbrahim Kutlay hocanın da doktora tez danışmanlığını yapan, hepimizin hocası Prof. Dr. Abdüssettâr Fethullah Said, Prof. Dr. Ali es-Sâlûs,
Suudi Arabistanlı Prof. Dr. Muhammed Musa eş-Şerîf, Prof. Dr. Said Nasır el-Gâmidî, Prof. Dr. Muvaffak Kedese,
Katar’dan kadı Muhammed Tâyis el-Cümeylî, Muhammed Sâlih eş-Sîb, Ahmed Hammâdî,
Kuveyt’ten Prof. Dr. Câsim el-Mühelhel,
Bahreyn’de Prof. Dr. Celâl eş-Şerakî
Yemen’den Prof. Dr. Abdülvehhâb ed-Deylemî, Prof. Dr. Salih Savâb, Prof. Dr. Abdürrakîb Abbâd
Sudan’dan Prof. Dr. Abdülhayy Yusuf
Fas’tan Prof. Dr. Ahmed er-Raysûnî, Prof. Dr. Muhammed Bülûz, Prof. Dr. Abdülfettâh el-Füraysî
Cezayir’den Prof. Dr. Abdülmecid el-Bîra, Ebu’l-Hayr Tâhir, Prof. Dr. Hayruddîn Sîb
Lübnan’dan Prof. Dr. Ahmed el-Ömerî, Prof. Dr. Mustafa Allûş, Hasan Katırcı, Prof. Dr. Mâlik b. Cüdeyde
Suriye’den Mecd Mekkî, Fârûk el-Batal, Suriye Âlimler Birliği
Moritanya’dan Muhammed Hasen Veledü’d-Dedû
Filistin’den Prof. Dr. Abdülganî et-Temîmî, Mervân Ebû Râs, Prof. Dr. İsmâil Rıdvân
Almanya’dan Prof. Dr. Hâlid el-Hanefî, Prof. Dr. Muhammed Antar
İspanya’dan Prof. Dr. Alâ Saîd
İngiltere’den Sâlim eş-Şeyhî, Raceb Zekî
Nijerya’dan Ahmed Comî

Çin, Hindistan, Malezya, Pakistan, Endonezya, Kırgızistan ve Türkistan’ın Ehl-i Sünnet âlimleri ve şu an adlarını hatırlayamadığım diğerleri.

DESAB, ilmî ve amelî alanda Ehl-i Sünnet’in mercisi olmayı hedeflemektedir. Ehl-i Sünnet dışındaki dünyanın mercileri var. Fakat şu ana kadar Ehl-i Sünnet’in bir mercii/otoritesi oluşmadı. Mevcut yapılanmaların birçoğu bulundukları ülkelerin yönetimlerine bağlı. Bizim, devletlerle ve ülkelerle herhangi bir resmî bağımız yok ve olmayacak da. DESAB bağımsızlığını hep muhafaza edecektir Allah’ın izniyle.

DESAB, İslâm âlimlerinin geçmişte oynadığı rolü yeniden ihya etmeyi ve her bir üyesinin İzz b. Abdisselam olmasını, ulemânın İslâm ümmetini tekrar yönetmeye ve yönlendirmeye başlamasını hedefliyor.

Allah Teâlâ’dan bizi bu hedeflere ulaşmakta muvaffak kılmasını temenni ediyoruz.

Daha sonra söz alan Muhammed Musa eş-Şerîf hoca ise şunları söyledi: Mübarek Cuma gününde ve mübarek bir mekândayız. Sevdiğimiz ve içinde huşu ile namaz kıldığımız değerli Fatih Camii’nin yanındayız. Yani o muhteşem İslâm tarihini hatırlatan bir mekânda, sevdiğimiz kardeşlerimizle aynı ortamdayız.

Ben öncelikle birkaç hususa değinmek istiyorum. DESAB, herhangi bir kişi ya da kurumla rekabet etmek için ya da birilerine alternatif olarak kurulmadı. Mesela Şiiler’e düşmanlık yapmak için değil İslâm dünyasında karşılaşılan sorunlara çözüm bulmak için kuruldu. Tabii ki bu sorunlardan birisi de Şia’dır. Ancak ilkesel olarak DESAB Şia karşıtlığı için kurulmamıştır.

Karadâvî’nin kurduğu Uluslar arası Müslüman Âlimler Birliği’ne alternatif olarak da kurulmadı. Müslüman Âlimler Birliği önemli bir İslâmî kuruluştur. Ancak biz uzun ve geniş katılımlı istişareler sonucunda Müslüman Âlimler Birliği’nin yapmadığı bazı işleri yapmak üzere DESAB’ı kurmaya karar verdik.

İkinci olarak, yalnızca Ehl-i Sünnet’e ait bir birlik oluşturmayı hedefledik. Şia’nın, Zeydiyye’nin, İbadıyye’nin kurduğu ulema birlikleri var. Neden Ehl-i Sünnet’i temsil eden bir âlimler birliği kurulmasın? Bu gün yeryüzünde Ehl-i Sünnet’i temsil eden uluslar arası ilmî ve şerî bir heyet ya da bir komisyon yok. Allah’ın lütfuyla DESAB bu boşluğu dolduracak ve yakın bir zamanda Sünni dünyanın mercii olacak.

DESAB olarak dünya Müslümanlarının sorunlarına eğileceğiz. Bu gün diyâr-ı İslâm’daki en büyük problem Filistin meselesidir. Devasa bir problem ama problemlerimiz bundan ibaret değil. Mesela Keşmir sorunumuz var. Üstelik Filistin sorunundan bir yıl önce başlamış bir problem. Filistin problemi 1948’de, Keşmir sorunu ise 1947’de başladı. Ama maalesef bu gün Müslümanlar Keşmir sorununu unutmak üzereler. Bunun yanında Patani, Güney Filipin, Çeçenistan, Darfur, Afganistan, Veziristan, Pakistan, Doğu Türkistan sorunları var.

Bu coğrafyalardaki insanlar bizim Müslüman kardeşlerimiz… Hepsi salih insanlar. Amerikan uçakları geliyor ve onları katlediyor. Bazıları usul ve menhec konusunda hata etmiş olabilir ama hiçbirisi bu şekilde öldürülmeyi hak etmiyor. Acilen üzerine gidilmesi gereken birçok problemimiz var. Allah’ın izniyle DESAB bu sorunların çözülmesi için mühim adımlar atacak.

Ayrıca medya konusunda da ciddi bir merciiyet sorunu var. İslam dünyasıyla ilgili gelişmeler bu gün bize ulemanın tahlilleriyle değil muhabirlerin değerlendirmeleriyle sunuluyor. Hâlbuki bu konularla ilgili ulema tarafından şerî bir tasavvur oluşturulması gerekiyor. Mesela bu gün Doğu Türkistan’da, Kırgızistan’da, Sudan’da, Somali’de olan biten hadiseler ulema tarafından değerlendirilmeli ve şerî çözümler sunulmalıdır.

DESAB internette görülen bilgi kirliği ve karmaşasına müdahale edecek bir ilmî otorite görevi görecek.
Şunu da belirtmek gerekiyor. DESAB yalnızca açıklama yayınlayan bir kuruluş olmayacak. Bu gün gelinen noktada âlimler çok pasif mevzilerde konuşlandırılmıştır. DESAB, âlimlerin geçmişte olduğu gibi hayatın içinde daha aktif ve müdahil olmalarını sağlayacaktır. Celadetiyle meşhur, Yavuz Sultan Selim’e bile karşı çıkabilen ve yetki alanında sadr-ı azam seviyesinde olan müftüleri hatırlayın.

Sonuç olarak söylediklerimiz ve yapmaya çalıştıklarımız hususunda Allah Teâlâ’dan muvaffakiyet diliyorum.


Kaynak: www.darulhikme.org.tr
 

İstanbul Haberleri