Özgür Eğitim-Sen tarafından eğitimin temel sorunlarına ilişkin hazırlanan değerlendirme raporunda “Farklılıkların yok sayıldığı, hak ve özgürlüklerin totaliter devletçi yaklaşımla reddedildiği bir eğitim-öğretim ortamı toplumsal yozlaşmaya yol açar” denildi
Özgür Eğitim-Sen (Özgür Eğitim ve Bilim Çalışanları Sendikası) tarafından hazırlanan değerlendirme raporu, Türkiye’deki eğitim sisteminin temel sorunlarını ve açmazlarını göstermesi açısından dikkat çekiyor. Raporda “Milli Eğitim Sistemi, halen tüm eğitim ve öğretim faaliyetlerinde, resmi bir ideoloji etrafında örgütlenmekte; farklı kimlik, düşünce ve inançların özgürlük hakkına riayet edilmemektedir. Öğretim programlarından, ders kitaplarına; ders içi faaliyetlerinden sportif etkinliklere kadar sirayet eden bu donuk ve katı ideolojik yaklaşım, özgür eğitimin önündeki en önemli sorundur. Ulus devletlerin ideolojilerini taşımak üzere şartlandırılmış bireyleri yetiştirme süreci olarak algılanan eğitim sisteminin katı bürokratik/ideolojik/totaliter yapısı mutlaka çözülmeli; özgürce düşünen, sorgulayan, eleştiren ve kendisini özgürce ifade edebilen nesillerin yetişebileceği bir yapıya kavuşturulmalıdır.” tespiti yapılarak, öğretim programlarının baştan aşağı yenilenmesi isteniyor. Tarih eğitiminin halen resmi tezlerin ezberletilmesi amacıyla yapılmasının eleştirildiği raporda ayrıca “Avrupa Birliği, Kürt sorunu, başörtüsü, İmam-Hatip Liseleri, komşu ülkelerle ilişkiler, irticai faaliyetler, egemenlik” gibi birçok sosyal ve siyasal sorunun muvazzaf subaylar tarafından işlendiği Milli Güvenlik Bilgisi dersinin de derhal kaldırılması gerektiği vurgulandı. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersindeki “dini devletin bürokratik bir aygıtı” gören anlayışın terk edilmesi istenen raporda dersin isteğe bağlı verilmesi gerektiği belirtildi.
EĞİTİMDE ÖZGÜRLEŞME ŞART!
Raporda “Sorgusuz-sualsiz itaat kültürünü aşılayan ve tek tip bir insan yetiştirmeyi hedefleyerek, insanın doğal hak ve özgürlüklerini inkâr eden bir eğitim anlayışını kabul edilemez olarak değerlendiriyor ve halen bu anlayışın kalıcı etkilerini taşıyan Milli Eğitim sisteminde, köklü değişiklikleri gidilmesinin önünü açacak icraatların acilen hayata geçirilmesi gerektiğine inanıyoruz.” denilen raporda eğitimdeki yasakçı uygulamalara son verilmesi istendi. “Tek parti dönemi uygulaması olan ve özgür eğitim ortamıyla bağdaşmayan andımızın okutulmasından vazgeçilmelidir.” ve “Farklı anadillerde eğitim ve öğretim yapılabilmesine olanak sağlanarak; insanların doğuştan sahip olduğu haklar ve özgürlükler kendilerine teslim edilmelidir.” şeklindeki taleplerin de yer aldığı raporda, başörtüsünün hem öğrenciler hem de eğitimciler için serbest olması gerektiği vurgulandı. Konuyla ilgili olarak “Yukarıdan dayatmacı yönetmeliklerle tüm davranışların tarif edilmesi alışkanlığı terk edilmelidir. Saç biçiminden, ayakkabı tipine kadar tepeden tırnağa yönetmeliklerle bir insanı şekillendirmeye kalkışmak, onun tercihlerini yok saymak, ancak totaliter sistemlerden kalma uygulamalar olabilir.” ifadelerine yer verildi. Raporda dikkat çekilen hususlardan bir diğeri ise okullarda, dini hak ve özgürlüklerin kullanılabilmesinin önündeki engeller. “Eğitimcilerin ve öğrencilerin ibadetlerini özgürce yapabilmeleri için gerekli düzenlemeler yapılmalı; ibadetlerini izbe ortamlarda yapmaya mecbur bırakılmamalı, gerekli fiziki şartlar sağlanmalıdır.” denildi.
ÖZLÜK HAKLARINDA ADALET SAĞLANSIN
Özgür Eğitim-Sen tarafından hazırlanan raporun son bölümü ise eğitimcilerin özlük haklarına ilişkin taleplerden oluştu. Burada dikkat çeken önemli maddelerden biri ise darbe döneminde gasp edilen hakların iadesi. Raporda “12 Eylül ve 28 Şubat döneminden kalma, öğretmenlerin ve bilim çalışanlarının temel hak ve hürriyetlerini kısıtlamayı, onları ideolojik bir kuklaya dönüştürmeyi amaçlayan tüm yönetmelikler yürürlükten kaldırılmalıdır. Öğretmenlerin özgürce düşüncelerini ifade etme hakkını, örgütlenme hakkını, seyahat özgürlüğünü kısıtlayan uygulamalar kaldırılmalıdır. Ayrıca askeri darbe dönemlerinde siyasal mülahazalarla, baskı ve yasaklarla çalışma hakları ellerinden alınan eğitim ve bilim çalışanlarının tüm hakları iade edilmeli; ayrıca bu dönemlerde verilen cezalara ilişkin kapsamlı bir sicil affı getirilmelidir.” deniliyor.
ÖZLÜK HAKLARI TALEPLERİ
Özgür Eğitim-Sen, eğitimcilerin özlük haklarına ilişkin acilen adım atılması gereken bazı temel sorunları ise şöyle sıraladı:
a) Milli Eğitim Sistemi’nde kadrolu, sözleşmeli, vekil ve ücretli öğretmenlik gibi farklı uygulamaların ihdas edilmesi, ayrıca kadrolu öğretmenlerin de “uzman-başöğretmen” olarak derecelendirilmesi; eğitimciler arasında ayrıştırıcı bir etki yapmaktadır. Özellikle sözleşmeli, vekil ve ücretli öğretmenlerin kadrosuz ve birçok hakkından mahrum bırakılmış olarak çalıştırılması, emek sömürüsü demektir. Bu durum derhal düzeltilmeli, kadrosuz çalışan öğretmenler acilen kadroya geçirilmelidir.
b) Toplu görüşme uygulamasından, grevli toplu sözleşme uygulamasına geçilmelidir.
c) Öğretmenlere kılık-kıyafet serbestîsi sağlanmalı; yasakçı ve tek tipleştirici yönetmelikler yürürlükten kaldırılmalıdır.
d) Ek ders alan ve almayan öğretmenler arasındaki gelir adaletsizliği giderilmeli; ayrıca eşit işe-eşit ücret anlayışına uygun olarak Ek Ders Yönetmeliği yeniden gözden geçirilmelidir. Ek ders ücretlerinde gerekli iyileştirme yapılmalı, ek derslerin hesaplanma yöntemi değiştirilmelidir. Ayrıca ek ders, geçici yolluk, tedavi giderleri vb. sebeplerle verilen ödenekler, zamanında ödenmelidir.
e) Doğum, evlilik ve ölüm gibi durumlarda yapılan yardımlar arttırılmalı; ayrıca çocuk, kira, çalışmayan eş, dil tazminatı gibi durumlarda hali hazırda verilen ve hayat koşulları göz önüne alındığında komik düzeyde kalan yardımlar; ekonominin reel şartları göz önünde tutularak güncellenmelidir.
f) Yeni SGK Sağlık Uygulama Tebliği’ndeki son değişikliklerden ötürü il içi/dışı sevklerde ödenecek gündelik tutarlarında meydana gelen ücret kaybının önüne geçilmesini sağlayacak yeni bir hüküm getirilmelidir.
g) Öğretmenlerin akademik çalışma yapmalarının önündeki engeller kaldırılmalı; ayrıca yüksek lisans ve doktora yapan öğretmenlerin ek derslerine daha önce yapılırken son değişikliklerle kesilen ilave katkının tekrar verilmelidir.
h) İsteğe bağlı ya da özür grubu atamalarında çalışan eşlerin aynı şehre atanmaları hususundaki uygulamadaki sıkıntılar halen devam etmekte, aile bütünlüğünün korunması ilkesine ters düşen atamalar yapılabilmektedir. Bu konuda yönetmeliklerdeki eksiklerin tamamlanması gerekmektedir.
i) İLKSAN tasfiye edilmeli ve tasfiye sürecinde üyelerinin herhangi bir mağduriyet yaşamasının önüne geçecek düzenlemeler hayata geçirilmelidir.
j) Zorunlu Çalışma Yönetmeliği’nde, iller ve il içi derecelendirmelerde mevcut bulunan farklılıklardan dolayı eşitlik ilkesine aykırı durumlar yaşanmaktadır. Bu konudaki son düzenlemeler yeniden gözden geçirilmeli, önceki hak kayıpları telafi edilmelidir.
k) Hizmet içi eğitim uygulamalarının planlanmasında mesai saatleri gözetilmeli, mesai saatleri dışındaki seminerlerde ve kurslarda zorunluluk şartı kaldırılmalı, gönüllülük esas alınmalıdır.
l) Adaleti, hakkaniyeti ve liyakati gözeten, atamaların şeffaf ve ölçülebilir somut kriterlere göre yapılmasını sağlayacak yeni bir Yönetici Atama Yönetmeliği hazırlanmalıdır.
m) Okullara yeter sayıda hizmetli kadrosu verilmelidir. Hizmetlilerin ücretleri iyileştirilmeli mesai tanımı yapılmalı ve mesai dışındaki çalışmalarına mesai ücreti ödenmelidir.