Cüneyt Arkınla 1996 yılında, Ankara'da bir gün boyunca birlikte gezme imkanım olmuştu. Ona, ben ve kendisi de ahiret yurduna göçmüş çok sevdiğim bir ağabeyim rehberlik ediyorduk.
Benim için gerçekten çok farklı ve unutamayacağım ilginç bir gün olmuştu.
Cüneyt Arkın o dönemde, madde bağımlılığı ile ilgili seminerler veriyor, gençlere onların zararlarını anlatıyordu.
Onunla Ankara'nın değişik yerlerinde gezerken hakın ona samimi olan sevgisine şahit oldum. Bu, bir ünlüye olan ilgi ve sevgiden öte, içimizden bir kahramana olan sevgiydi sanki...
Kızılay'da aracımızla geçerken, körüklü belediye otobüsünün ön tarafından bir kişi aracımızdan onu farketti. Bir anda herkes o tarafa düğru yöneldi. El sallayıp sevgi gösterisinde bulunmuşlardı.
Ulus'ta bir lokantaya gitmiştik, lokantadakiler ve dışardakiler hemen gelip onunla tanıştılar.
Bize, "Yemek için götüreceğiniz lokanta çok lüks ve pahalı bir yer olmasın." dedi. "Ben de öyle yerlerde yiyip içmem." diye ekledi.
Atakula'ye gittiğimizde, aracımızı park etmesi için bir görevliye vermiştik. Vale arkadaş aracımızı geri getiriken, o fark etmeden valenin arkasından yaklaştı ve dedi ki "Tam Cüneyt gibi araba sürüyorsun." Genç arkadaş arkasını dönüp gerçekten Cüneyt Arkın'ı karşısında görünce, çok şaşırdı ve sevindi. Cüneyt abi diye boynuna sarıldı.
O, bütün bunları yaparken asla halka tepeden bakan, onları aşağılayan, hor gören, kendini beğenmiş yeni yetmeler gibi değil, halkın içinden biri gibi davranıyordu.
Onunla bir de canlı radyo programı yapma fırsatı buldum.
Çok keyfli ve neşeli bir program olmuştu.
Yayında ona sorulacak en son soruyu sorma talihsizliğini yaşadım.
O sıralarda, televizyonun çocukların duyguları üzerine etkisi ile ilgili bir yüksek lisans tezi hazılıyordum onun etkisi ile
dedim ki "Cüneyt bey ekranlarda kan gövdeyi götürüyor. Şiddet olmayan sahne neredeyse yok. Bu konuda ne dersiniz?"
Verdiği cevap bütün sütüdyoyu kahkahaya boğdu, o da çok güldü: "Eftalciğim." dedi, "Hayatımda 650 tane film yaptım. Hiçbirinde bir gram şiddet yoktur." Evet onlar savaş sahneleriydi...
Elbette sorulardan biri de tabii ki "Abi neden, nayır nolamaz!"dı.
O hemen cevabı verdi: "Neftalciğim." dedi "Eskiden hoparlerden h harfi peki iyi çıkmazdı ben de çözümü öyle buldum." diyerek dalgasını geçti...
O bizim çocukluğumuzun efsane kahramanı idi.
Tevazuu, samimiyeti, vatanseverliği ve halkın adamı oluşu ile örnek bir sanatçıydı.
Biz onu hep kötülerin kaşısında yenilemez bir savaşçı, Malkoçoğlu, Battal Gazi, Kara Murat olarak hatırlayacağız.
Allah rahmet eylesin. Mekanı cennet olsun.
Eftal Orhan