BİR DUA
Senin sevgini istiyor, Sana yakınlığı arzuluyoruz
Ey kendisine el açılıp istekte bulunulanların en cömerdi ve ey isteyenleri boş çevirmeyenlerin, istekleri yerine getirenlerin en hayırlısı! Hata ile yahut kasten, farkında olarak ya da olmayarak, her ne hâl üzere yaparsak yapalım işlemiş olduğumuz kusur ve hatalarımızı bağışla. Senin sevgini istiyor, Sana yakınlığı arzuluyoruz ey her şeye yakın olan Rabbimiz.
Peygamber Efendimiz, her gece yatmaya hazırlandığı zaman iki elini açarak birleştirir, İhlas, Felak ve Nas surelerini okuyarak ellerinin içine üfler, sonra başından ve yüzünden başlayarak üç defa elinin eriştiği kadarıyla bütün vücudunu sıvazlar, ondan sonra yatardı.
Kötü niyetle veya çıkar elde etmek düşüncesiyle fizikötesi güçlerin kullanılması demek olan sihir ya da büyü eşanlamlı kullanılan iki kelimedir. Büyü, tarihte bilinen bir hâdisedir. Hazreti İbrahim'in peygamber olarak gönderildiği Babil halkının büyü ile meşgul olan bir topluluk olduğu bilinmektedir.
Hint Kıtası, eski Çin ve geçmiş medeniyetlerde de büyü bir gerçeklik olarak varlığını sürdürmüştür. Hususiyle Peygamber Efendimiz'in yaşadığı dönemde Yahudiler arasında büyü çok yaygındı. Yahudiler, Hazreti Süleyman'ın -hâşâ- büyük bir sihirbaz olduğunu, hükümdarlığı ve saltanatını büyü ile elde ettiğini, insan ve cinlere de yine büyü ile hükmettiğini söylüyor; aynı yolla hem çok güçlü hâle gelebileceklerini hem de başka kavimlerin içine korku salacaklarını düşünüyorlardı. Kur'ân-ı Kerîm, Hazreti Süleyman'ın bir peygamber olduğunu bildirince onlar -hâşâ- “Muhammed, Süleyman'ı peygamber zannediyor hâlbuki o bir büyücüdür” demişlerdi.
Peygamberimiz'e kim büyü yapıyor?
Büyü gerçektir. Bazı büyü türlerinin fizikî dünyaya tesirleri söz konusudur ve büyüde bilinmesi gereken şey şudur: “Büyünün tesiri büyü yapandan dolayı değildir. Büyünün tesirini yaratan Allah Teâlâ'dır. O dilerse tesir edebilir, dilemezse tesir etmesi söz konusu değildir.”
Çok muteber kaynaklarda Allah Resûlü'ne de büyü yapıldığı ve Cenâb-ı Hakk'ın bir hikmete binaen büyünün tesirine izin verdiği bilinmektedir. Hâdiseyi Hazreti Aişe Annemiz şöyle anlatıyor: “Peygamber Efendimiz'in yanında hizmetini gören küçük bir Yahudi çocuğu vardı. Bu çocuk, Benî Zurayk kabilesi Yahudileri'nden Lebîd bin A'sam isimli birinin zorlamasıyla Peygamber Efendimiz'in saç tellerini toplamıştı. Lebîd bu saç telleriyle Allah Resûlü'ne büyü yaptı. Nihayet bir gece benim yanımda iken kendisi dua etti.
Sonra bana şöyle dedi:
- Ey Aişe! Kendisinden fetva istediğim şey hakkında Allah bana fetva verdi. Bana iki melek, iki adam suretinde geldi. Bunlardan biri başucumda, diğeri de ayakucumda oturdu. Ardından bunlardan biri arkadaşına,
- Bu zâtın hastalığı nedir diye sordu.
O da,
- Büyüye maruz kalmıştır, diye cevap verdi.
Öteki,
- Buna kim büyü yapmıştır dedi.
Diğeri,
- Lebîd bin A'sam, diye cevap verdi.
Sonra,
- Bu büyü hangi şeyden yapılmıştır diye sordu.
O da, - Bir tarak, saç sakal tarantısı ve erkek hurmanın kurumuş çiçek kurusu ile diye cevap verdi.
Nerede yapılmış, sorusuna da: - Zervân Kuyusu'nda diye cevap verdi.”
Hazreti Aişe Annemiz devamında Allah Resûlü'nün yanında birkaç kişiyle bu kuyuya gittiğini ve “Kuyunun suyunun kına suyu gibi kırmızımtırak yahut etrafındaki hurma ağacının uçları şeytanların başları gibidir” buyur≠duğunu söylemektedir. (Buhari, Tıb, 47) Efendimiz, kuyunun içinde tarağa sarılı olan mübarek saç tellerinin her çözülüşünde rahatlama hissetmiştir. Bu hâdisenin ardından Allah Teâlâ Felak ile Nâs sûrelerini indirmiştir.
Efendimiz ne tavsiye ediyor?
Allah Resûlü, her gece yatmaya hazırlandığı zaman iki elini açarak birleştirir, İhlas, Felak ve Nas sûrelerini okuyarak ellerinin içine üfler, sonra başından ve yüzünden başlayarak üç defa elinin eriştiği kadarıyla bütün vücudunu sıvazlar, ondan sonra yatardı. Hazreti Aişe Validemiz, Peygamberimiz'in bunu her gece üç defa yaptığını rivayet etmektedir.
Asında böyle bir hareketle yatma ve uyku anında biraz da irademizin elden gittiği bir anda Allah Teâlâ'yı kendimize vekil kılmış oluruz. Efendimiz, kendisine yapılan büyüden kurtulmak adına bu sûreleri okuyarak Cenâb-ı Hakk'a sığınmıştı. İki elini açıp yan yana getirmiş; İhlas, Felak ve Nas sûrelerini okuyarak avucuna üflemiş ve baştan ayağa kadar bütün vücudunu mesh etmişti.
Nakledildiğine göre, Efendimiz bunu 11 defa yapmış; her defasında âdeta bir düğümün çözüldüğünü hissetmiş ve rahatlamıştı. Dolayısıyla, o türlü bir duruma maruz kalanlar İhlâs Sûresi'ni ve Muavvizeteyn dediğimiz Felak ve Nas sûrelerini on birer kere okumalı ve Peygamber Efendimiz gibi yap≠malıdırlar. Buna ilave olarak Fatiha Sûresi, Ayete'l-Kürsî ve güvenilir dua mecmualarındaki Allah Resûlü'nden nak≠ledilen dualar da okunup onlarla Allah'tan şifa dilenebilir.
O'na kâinatın zerreleri adedince şükürler olsun!
Gül, tatlı-sert deyimine en çok yakışan bitkilerden biridir. Tatlılık tarafını çiçeğiyle kazanırken, sertliğini de dikenlerinden alır. Gülün dalında bulunan dikenler, onu koparırken hemen fark edilirler. Aslında bu, güzel renkli çiçeğin hayatiyetini sürdürebilmesi için çok lüzumludur. Böylece dikenler sayesinde diğer otobur canlılardan korunmuş olurlar. Gül, renk ve kokusuyla bilhassa gözümüz ve burnumuza hitap eden bir mesajdır. İşte her bir gül, bin bir çeşit tür, renk ve kokularıyla, bizim bütün ihtiyaçlarımızı bilen ve ona göre tabiatı bir sergi yapan Zat'a işaret etmektedir. O'na kâinatın zerreleri adedince şükürler olsun!
Komşularımıza karşı sorumluluklarımız nelerdir?
Toplumda birlik ve beraberliği pekiştiren unsurlardan biri de mahalle komşularımızla münasebetleri geliştirmektir. Nasıl sıla-i rahimle akrabamıza yakınlık göstererek onlarla iyi ilişkilerimizi canlı tutuyorsak, komşularımızla da öyle olmalıyız. Üstelik akrabamızın bize uzak adreslerde oturmalarına karşın komşularımızın daha yakınımızda, hatta sesimizi duyurabileceğimiz bir mesafede oldukları unutulmamalıdır.
Nitekim Yüce Allah Kur'an'da İslâm'a samimiyetle bağlanmış seçkin kulların özelliklerini şöyle sıralamaktadır: Allah'a ibadet ederler, O'na hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Ana-babaya iyi davranırlar, iyilik ederler. Akrabaya iyi davranırlar, iyilik ederler. Yetimlere iyi davranırlar, iyilik ederler, yoksullara iyi davranırlar. Yakın ve uzak komşuya iyi davranırlar, iyilik ederler. Arkadaşlarına iyi davranırlar, iyilik ederler. Emri altında çalışanlara, hizmetçilere iyi davranırlar, iyilik ederler. (Bkz. Nisâ, 4/36)
Nasıl iyi komşu olabilirim?
Sevgili Peygamberimiz ise “Cebrail aleyhisselâmın sürekli komşuya iyilik etmekten bahsetmesi sebebiyle komşunun komşuya mirasçı kılınacağını zannettiğini” söylüyor. (Buhârî, Edeb, 28) Peygamber Efendimiz, komşuya karşı ne gibi sorumlulukları olduğunu soran birine de şunları yapabileceğini belirtiyor:
Hastalanırsa ziyaret etmek, geçmiş olsun demek, Allah'tan şifâ dilemek. Vefatında cenazesinin kaldırılmasında bulunarak ilâhî af ve mağfirete erişmesi için dua etmek. Borç isterse vermek ve bu suretle malî sıkıntısının hafiflemesine katkı yapmak. Darda kalırsa, yardımına koşarak hayata bağlanmak için ümit vermek. Bir nimete kavuşursa, tebrik ederek sevincine katılmak. Başına bir musibet gelirse, teselli etmek. Evinin rüzgârını (aydınlığınımanzarasını) kesecek bir yapı ile komşuyu rahatsız etmemek. Pişirdiklerini mümkün mertebe fark ettirmemek fakat komşu görmüş veya kokusunu hissetmişse ikram etmek. (Heysemî, Mecmau'z-Zevâid, 8/168)
Sevgili Peygamberimiz “komşuya iyilik yapmanın imanın bir gereği olduğunu” ancak “komşusuna iyilik ederek ve hiçbir şekilde sıkıntı vermeyerek iyi komşu olunabileceğini” ve “komşusu kendisinden güvende olmayanın cennete giremeyeceğini” (Buhârî, İman, 31) söyleyerek komşu hukukunun ne kadar önemli olduğunu dile getiriyor.
MİNİ YARIŞMA
1) Esma-i Hüsna nedir?
2) Fazileti hakkında, “Her şeyin bir kalbi vardır. Kur'an'ın kalbi de .....'dir” buyurulmuş olan Kur'an'ın 36. sûresinin adı nedir?
3) Mevzu hadis ne demektir?
4) Kur'an'ı tefsir eden, yorumlayan bilim adamlarına ne ad verilir?
5) Bazı sûrelerin başında bulunan bir veya birkaç harften oluşan “Yâ-sîn”, “Hâ-mîm” gibi Kur'an harflerine ne denir?
CEVAPLAR
1)Allah'a nispet edilen isimlerin tamamını ifaden eden bir kavramdır.
2) Yâsin sûresi.
3) Peygamber Efendimiz'e ait olmayan ve bazı insanlar tarafından uydurularak ona nispet edilen sözlere mevzu hadis denir.
4) Müfessir.
5) Hurûf-u mukattaa.
Ali İhsan ER