CENEVRE (AA) - Dünya genelinde 2022'de yaklaşık 61 milyon kişi ülke içinde yerinden edilirken, bu istatistikte bir önceki yıla göre yüzde 60 oranında artış yaşandı.
Uluslararası Göç Örgütünden (IOM) yapılan yazılı açıklamada, Ülke İçinde Yerinden Edilme İzleme Merkezinin (IDMC) raporunda, 2022'deki ülke içinde yerinden edilme rakamlarının ele alındığı belirtildi.
Bu rakamın şimdiye kadar bildirilen "en yüksek ülke içinde yerinden edilme" olduğu kaydedilen açıklamada, bunun yeni yerinden edilmelerle tekrarlanan yer değiştirmelerin hacmini de kapsadığına işaret edildi.
Raporda, çatışma ve şiddetin 28,3 milyon yerinden edilmeyi tetiklediği ve bu rakamın yüzde 60'ını Ukrayna'nın oluşturduğu aktarıldı.
Her yıl milyonlarca kişinin afetler nedeniyle yerinden olduğu kaydedilen raporda, geçen yıl Pakistan'daki seller ve Filipinler'deki Noru Tayfunu da dahil doğal afetlerin 32,6 milyon ülke içinde yerinden edilmeye yol açtığı vurgulandı.
İklim değişikliği bağlamında doğal afetlerin daha sık yaşanması ve süresi ile yoğunluğunun arttıkça bu sayıların da artmasının beklediği ifade edilen raporda, ayrıca Dünya Bankası'nın uyumlu eylem planı yapılmadığı takdirde 2050'ye kadar 216 milyon kişinin "ülke içinde yerinden olmuş iklim göçmeni" olacağı tahmininde bulunduğu da belirtildi.
- "İklim eylemi konusundaki ortak çabalarımızı artırmalıyız"
Raporda görüşlerine yer verilen IOM Genel Direktörü Antonio Vitorino, önemli can kayıplarına, evlerin ve geçim kaynaklarının tahrip olmasına ve yeni yer değiştirmelere neden olan büyük ölçekli felaketlerin devam eden eğilimine işaret etti.
Vitorino "İklim eylemi konusundaki ortak çabalarımızı artırmak ayrıca güvenli ve düzenli göç yollarına yatırım yapmak her zamankinden daha önemli. Çatışma, şiddet ve afetler nedeniyle yer değiştirmek zorunda kalan insanların ihtiyaçlarının belirlenmesi, insani yardımların ve temel hizmetlerin bu desteğe en çok ihtiyaç duyan kişilere zamanında ulaşabilmesi adına büyük önem taşıyor." ifadelerini kullandı.
IDMC'nin 2023 raporunda, ülke içinde yerinden edilmeye yönelik çözümlerin önündeki potansiyel engel olan gıda güvensizliğine de vurgu yapıldı.