İSTANBUL (AA) - Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, yeni bir Nüfus Politikaları Kurulu oluşturacaklarını belirterek, "İlgili tüm bakanlıklarımızla benim başkanlığımda bir Nüfus Politikaları Kurulu kuracağız. Çünkü doğurganlık hızımız Fransa'nın altına düştü, 1,5 şu an. Çok ciddi anlamda bir nüfus meselemiz var." dedi.
Anadolu Ajansının (AA) global iletişim ortağı olduğu ve Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneğince (MÜSİAD), TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi'nde gerçekleştirilen "MÜSİAD EXPO 2024 Uluslararası Ticaret Fuarı"nda konuşan Yılmaz, dönüşüm ve refah meselelerinde konut, gıda ve enerji konularının çok önemli olduğunu, bu üç alanın hem vatandaşların yaşamı ve refahı hem de Türkiye'nin geleceği açısından kritik alanlar olduğunu söyledi.
Bu konuların başında enerjinin geldiğine ve tüm dünya ile Türkiye'nin karşı karşıya olduğu en önemli meselenin enerji olduğuna dikkati çeken Yılmaz, "Türkiye olarak temel politikamız dışa bağımlılığı azaltmak, yerli, yenilenebilir, yenilikçi enerji sistemlerini geliştirmek, verimliliği artırmak, dolayısıyla cari açığımızda çok önemli bir kalem olan enerjiyi kendi imkanlarımızla büyük oranda üretir hale gelmek. Bu alanda Karadeniz'deki Sakarya Gaz Sahası ve Gabar keşiflerinden tutun, nükleer enerjiye yaptığımız yatırımlar, güneş ve rüzgardaki gelişmeler, bütün bunlarla birlikte geleceğe yürüyoruz." diye konuştu.
Elektrik üretiminin yüzde 42'sinin yenilenebilir enerjiyle yapıldığını, 2035'e kadar 60 bin megavatlık yeni kurulu güce ulaşmayı hedeflediklerini ve bunu da özel sektörle birlikte yapacaklarını vurgulayan Yılmaz, şöyle konuştu:
"Buradaki temel politikamız süreçleri basitleştirmek. Avrupa da bunu yaşadı, özellikle Ukrayna-Rusya savaşından sonra. Çok daha pratik ve basit bir şekilde bu süreçleri düzenleme yönünde, Avrupa'daki tecrübeden de istifade ederek Türkiye'de yenilenebilir enerjide genel olarak enerji yatırımlarında bürokrasiyi en aza indirmek istiyoruz. Kutunun dışına, ezberin dışına çıkmak istiyoruz. Bunu da hep birlikte başaracağız. Enerjide yeni bir dönemi Türkiye başlatacak. Bunu yaptığımız zaman cari açığımız, makro dengelerimiz de iyileşecek, özel sektörümüzün rekabet gücü de artmış olacak."
- "Gıdayla ilgili arzı artırmamız gerekiyor"
İklim değişikliğinin, ekonomik etkilerin ve artan nüfusun gıda konusunu çok daha stratejik bir hale getirdiğini belirten Yılmaz, Türkiye'nin Tahıl Koridoru noktasındaki çabasının Afrika'daki 100 milyonlarca insan için ne kadar büyük bir fayda ürettiğini ve salgında parayla dahi bu tür konularda tedarik yapma imkanı olmayan dönemleri hatırladıklarını söyledi.
Gıdanın hem ekonomik ve sosyal hem de stratejik açıdan çok kıymetli bir alan olduğunu, bu konuda teşvikleri yaptıklarını, Tarım ve Orman Bakanlığının planlı tarım çerçevesinde çalışmalar yürüttüğünü aktaran Yılmaz, şöyle devam etti:
"Gıdayla ilgili arzı artırmamız gerekiyor. Bunun da yolu sulama sistemlerini geliştirmek. Kamu olarak baraj bitmişse, ana kanallar bitmişse, sadece tarla içi yatırımlarla bir alanı sulayıp verimliliği artıracaksak oraya öncelik verelim diyoruz. Yeni bir projeye başlamadan önce son aşamasına gelmiş, son bir hamleyle verimliliği artıracak, gıda üretimini artıracak yatırımları önceliklendirelim. Oradan gelecek kaynakla da dönüp diğer yatırımlarımızı yapalım. Bu anlayış içinde hem sulamaya ayırdığımız toplam kaynağı artırıyoruz hem de sulamanın kendisi için de daha katma değeri yüksek, hızlı sonuç alabileceğimiz projelere öncelik veriyoruz. Bunun da gıda fiyatları açısından arz talep dengesi bakımından katkı sunacağına inanıyoruz. Bir yandan da gelir dağılımında alt sıralarda olan grupların harcama kompozisyonu içinde gıdanın büyük bir paya sahip olduğunu düşündüğünüzde gıda fiyatlarını düşürmek aynı zamanda sosyal refah açısından da çok kıymetli."
- "Nüfus politikalarına çok daha dikkatli bir şekilde bakacağız"
Nüfus dinamiklerini ve aile büyüklüğünü de dikkate alarak Türk insanının artık eskisi kadar çocuk sahibi olmadığına işaret eden Yılmaz, "Yeni bir Nüfus Politikaları Kurulu oluşturacağız. İlgili tüm bakanlıklarımızla benim başkanlığımda bir Nüfus Politikaları Kurulu kuracağız. Çünkü doğurganlık hızımız Fransa'nın altına düştü, 1,5 şu an. Çok ciddi anlamda bir nüfus meselemiz var." dedi.
Yılmaz, 5-10 sene sonra bu durumun iş gücü piyasalarından sosyal güvenliğe ve yaşlı bakım hizmetlerine varıncaya kadar birçok alanda çok önemli etkiler doğurabileceğine dikkati çekerek, "Bizim ne yapıp edip bu nüfus politikalarından farklı bir çerçeve oluşturmamız lazım. Çok boyutlu bir mesele bu tek boyutlu değil. Dolayısıyla ilgili tüm bakanlarımızın olduğu, benim başkanlığını yaptığım bir yeni kurulu yakında oluşturacağız. Ve nüfus politikalarına çok daha dikkatli bir şekilde bakacağız." diye konuştu.
Yeni aile ölçeğini de dikkate alarak enerji kullanımında verimli, fonksiyonel, satın alınabilir maliyetlerde konut ve sosyal konut meselesinin temel önceliklerden biri olduğu belirten Yılmaz, gelecek dönemde bu konuda hazırlık içinde olduklarını ve bir seferberlik ruhu içinde konut meselesiyle ilgili adımlar atacaklarını söyledi.
İklim değişikliği noktasında Türkiye'nin 2053 net sıfır emisyon hedefi ve yeşil kalkınma hedefi olduğuna değinen Yılmaz, şu ifadeleri kullandı:
"Çevre konuları aslında bizim medeniyetimizin konuları. Başkalarının bize çok fazla öğreteceği bir şey yok. Adaleti ikiye ayırmak lazım. Bir tanesi yaşayan şimdiki nesil arasındaki sosyal adalet. İkinci bir boyutu, bugünkü nesille gelecek nesiller arasındaki adalet. Siz gelecek nesli düşürmeyip bugünkü nesil için bütün kaynaklarınızı tüketirseniz, hor kullanırsanız, gelecek nesle tüketilmiş bir dünya miras bırakırsanız, gerçek anlamda kalkınmış ve gelişmiş bir ülke olamazsınız. Dolayısıyla çevre ve sürdürülebilirlik dediğimiz mesele bugünkü nesille gelecek nesiller arasındaki adaleti sağlama meselesidir. Bu bizim medeniyetimizin son derece önem verdiği, değer verdiği bir kavramdır.
Bir taraftan da çevre konuları bizim makroekonomik ortamımızla da çok örtüşüyor. Biz enerjiyi ne kadar verimli kullanırsak, daha az karbon salınımı yaparsak bir taraftan çevreye o kadar faydamız olacak, diğer taraftan işletmelerimizin rekabet gücü artacak, bir diğer yandan da enerjiye bağımlılığımız azaldığı için cari açığımız düşmüş olacak. Yani makroekonomi için de iyi, firmalar için de iyi, çevre için de iyi. Her üçünün de faydasına olacak bir doğrultudan, politikadan bahsediyoruz. Bu çerçevede de ciddi çalışmalar yapmış durumdayız. Yakın bir gelecekte İklim Kanunumuz Meclis'e gelecek. Ve inşallah Türkiye bu konularda çok daha düzenli bir şekilde politikalarını yürütecek."
- "Kaynaklar sanayiye geri dönsün, dış dünyaya gitmesin"
Yılmaz, İklim Kanunu içinde Emisyon Ticaret Sistemi'ni de kuracaklarını belirterek, 2026'dan itibaren bu sistemi kurmayıp firmalardan vergi almamaları halinde, Avrupa Birliği'nin Sınırda Karbon Düzenlemesi kapsamında Türk şirketlerinden para alarak kullanacağını anlattı.
Kurulacak bu sistemle Avrupa'nın alacağı kaynakların Türkiye'de kalmasını sağlayacaklarını vurgulayan Yılmaz, "O vergileri sanayimizin yeşil dönüşümü ve enerjiyi verimli kullanımı için kullanalım. Dolayısıyla sanayiye geri dönsün bu kaynaklar, dış dünyaya gitmesin. Oluşturacağımız bir mekanizmayla bu kaynakları alalım ve sanayinin yeşil dönüşümüne destek olarak verelim. Bu yönde de hazırlıklarımızı tamamlamış durumdayız." şeklinde konuştu.
- "İş dünyaları olarak işbirlikleri geliştirmeliyiz"
Yılmaz, MÜSİAD'ın sadece iş insanları teşkilatı değil aynı zamanda bir düşünce kuruluşu gibi çalışan, medeniyetin değerlerini en güzel şekilde temsil eden güzide bir kurum olduğunu ifade ederek, MÜSİAD'ın sadece kuru bir büyüme ve gelişme vizyonuyla değil meselelere her zaman geniş bir açıdan yaklaşan ve veriye, analize dayalı, ilmi ve derinliği olan politikalar ortaya koyan bir teşkilat olduğunu söyledi.
Bu noktada Gazze gibi herkesin yüreğini yakan hadiselerde iş dünyası ve MÜSİAD'ın ortaya koyduğu tavrın takdire şayan olduğunu belirten Yılmaz, şunları dile getirdi:
"Gazze'de yaşananlar bir insanlık dramı. Her türlü savaş suçu, insanlık suçu dünyanın gözü önünde işleniyor. Maalesef dünya buna seyirci. Birleşmiş Milletlerin kararları veto ediliyor. Arada olumlu gelişmeler de oluyor, Uluslararası Mahkemenin verdiği karar gibi olumlu gelişmeler de var. Ama dünyada maalesef şu anda hiçbir kavrama, kuruma, kurala, hukuka güvenebileceğimiz bir ortamda değiliz. Başkalarının merhametine sırtımızı yaslayıp rahat bir şekilde yaşayabileceğimiz bir dünyada değiliz. Bunu çok iyi görmemiz lazım. Güçlü olmamız, birlik beraberlik içinde olmamız lazım. Hem Gazze'deki kardeşlerimiz için hem tüm mazlumlar için. Biz kendi ayaklarımız üzerinde güçlü duramazsak, birliğimizi, bütünlüğümüzü pekiştiremezsek, iç cephemizi güçlendiremezsek başkalarına fırsatlar doğar. Hiçbir acımaları, merhametleri olmadığını da gayet iyi görüyoruz. Dolayısıyla güçlü olmalıyız, daha çok üretmeliyiz, daha fazla ilimle analizle akıl teriyle beden teriyle geleceğe yürümeliyiz. Dost ve kardeş ülkelerle bizlerle aynı istikamete bakan ülkelerle daha çok işbirliği yapmalıyız. İş dünyaları olarak işbirlikleri geliştirmeliyiz."
Konuşmasının ardından MÜSİAD Genel Başkanı Mahmut Asmalı Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz'a hediye takdim etti.
Program kurdele kesimi ve aile fotoğrafı çekiminin ardından sona erdi.
Programa Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Ticaret Bakanı Ömer Bolat ile MÜSİAD yetkilileri, yabancı misyon temsilcileri, iş dünyasından çok sayıda yetkili katıldı.
(Bitti)