Acılı annelerin çocuklarına kavuşma umudunu dile getirdiği Memur-Sen ziyareti duygu yüklü anlara sahne olurken, programı izleyenlerin gözyaşlarını tutamadıkları görüldü. Birçok TV kanalının da canlı olarak yayınladığı ziyarette, PKK tarafından alıkonulan çocuklarının geri getirilmesi konusunda annelerin kararlı tutumları dikkat çekti.
GÜNDOĞDU: HEM İNSANİ HEM VİCDANİ BÜYÜK BİR MÜCADELE ÖRNEĞİ
Diyarbakırlı anneleri ağırlayan Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, "Çocuklarının alı koyulmasına isyan eden ve "çocuklarımı istiyorum" diye yola çıkan kardeşlerimizin bir aydan beri Diyarbakır da yaptığı insani, vicdani, büyük bir mücadele örneği var. Bugün de Ankara’ya geldiler. Burada Sivil Toplum Örgütlerini ve siyasi partileri ziyaret ederek çocuklarının alı koyulması taleplerini haykıracaklar. Memur-Sen ailesi olarak kurulduğumuz 1992 yılından bu güne, hep insan ve hak merkezli mücadeleyi önemsedik. Resmi yasaya göre Diyarbakırlı kardeşlerimizin şu anda bulunduğu durum bizim alanımızın dışında ama gönül yasamızın tam merkezinde bulunmaktadır. Biz Memur-Sen olarak eğitimciyiz, sağlıkçıyız. 11 hizmet kolunun tamamında yetkiliyiz. Biz insan odaklı sendikacılık yapıyoruz. Burada 'Çocuklarımızı istiyoruz' şeklinde bir haykırış var. Bu haykırışa aracılık yapmak, ev sahipliği yapmak ve bu sesi kamuoyuna duyurmak bizim için bir sorumluluktur. Bundan kaçma şansımızın olmadığını, inancımızın da buna müsaade etmediğini dile getirmek istiyorum" dedi.
SESSİZ KALANLARA SERT TEPKİ
"Çocuklarımızın yeri dağ değil, analarının kucağıdır, yanıdır, okuldur" diyen Gündoğdu, sözlerini şu şekilde sürdürdü: "Hiç bir çocuğumuzun ellerinde silah görmek istemiyoruz. Ellerinde kitap, defter ve bilgisayar görmek istiyoruz. Okullarından karnesini almış, kurslarına giderken görmek istiyoruz. Bu durum analarının çocuklarını bugünlere getirirken verdiği emeğin gerektirdiği bir durumdur. Elbette bu ülkede ve dünyada farklı olaylar oldu. İçeride ve dışarıda gezicilere sahip çıkanlar yüzlerce çocuğun alı koyulmasına hiç ses çıkarmıyorlar. Bu durum bizi üzüyor. Molotof kokteyli ve taş attı diye gözaltına alınan çocuklar için açlık grevi başlatanlar Diyarbakır’da dağa kaçırılan çocukları hiç görmüyorlar. Dün 28 Şubat kesintisiz eğitim dayatması, kesintili hale getirilirken zorunlu eğitim artırılmasına rağmen çocuk işçiler, çocuk gelinler olacak diye karşı koyanlar Diyarbakır’da dağa kaçırılan çocuklara hiç ses çıkarmıyorlar. Boka Haram örgütü 200 çocuğu kaçırınca, Obama’nın eşi dâhil Dünya ayağa kalkmıştı. Aynı çevreler ne yazık ki şu an susuyor. Terör örgütlerinin dinine, inancına bakıp da mı susuyorlar, sorusunu sormamız gerekiyor. Terör örgütlerinin ismi ne olursa olsun, adı terör örgütüdür. Tamamının yaptıklarına karşı çıkmamız lazım. Buradan sporcu, sanatçı, bürokrat, sendikacı, yazar, sivil toplumcu, gazeteci annelere çağrıda bulunuyorum: Köşelerinden, bulundukları kurumlardan daha çok ses çıkarsınlar. Yüreklerini empati yaparak yeniden gözden geçirmelerini tavsiye ediyorum.
Başta iktidar partisi olmak üzere tüm siyasi partileri analarımızın bu haklı haykırışlarının bitmesi ve çocuklarının analarının yanında olması için göreve davet ediyorum."
ACILI ANNELER: HAYALLERİMİZİ ÇALDILAR
Ziyarette konuşan acılı anneler, PKK tarafından çocuklarının geleceklerinin çalındığını dile getirerek, "Ağlamaktan göz yaşlarımız kurudu. Bizim hayallerimiz, çocuklarımızın geleceği çalındı. Yaşıtları okul sıralarında okurken, çocuklarımız küçücük yaşta dağlara sürüklendi. Biz de isterdik ki çocuklarımızın karnelerini görmek ve onların sevinci ile mutlu olmak. Acımız büyük. Biz ağlıyoruz, Allah hiç bir anneyi ağlatmasın. Herkesten çocuklarımıza kavuşmak için sorumluluk bekliyoruz. Bizi Ankara'da misafir eden ve ilk günden itibaren yanımızda duran Memur-Sen ailesine yürekten teşekkür ediyoruz" dediler.