Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, "Maldan ve mülkten hatta candan vazgeçmenin ibretli ve meşakkatli bir öyküsü, Yüce dinimizin rahmet yüklü mesajlarını bütün insanlığa ulaştırmak için çıkılan yolculuğun adıdır. Öyle ki tebliğ hicreti doğurmuş, hicret ise tebliği yoğurmuştur. Kısaca hicret Müslümanlar için bir milattır." dedi.
''Asırlardır Dinmeyen Ortak Acı''
Diyanet İşleri Başkanı sözlerini şu şekilde sürdürdü;
Muharrem ayı ve bu ayın 10. Günü olan Aşure, tarih boyunca Müslüman toplumlar açısından ayrı bir önem taşımaktadır.
Muharrem ayı, aynı zamanda Hz. Peygamber'in torunu Hz. Hüseyin'in ve çoğu Ehl-i Beyt mensubu 70'den fazla insanın siyasi ihtiraslar uğruna Kerbela'da şehit edilmesi nedeniyle Müslümanların ortak hafızasında büyük bir acının tarihidir.
Bu ciğersuz hadise özellikle milletimiz başta olmak üzere mezhebi ve meşrebi ne olursa olsun, bütün
Müslümanların asırlardır dinmeyen ortak acısı olmuştur. Kerbela'da acımasızca şehit edilen Hz. Hüseyin ve arkadaşları, bu hadisedeki asil duruşu ve haksızlıkla karşısındaki onurlu mücadelesiyle bütün müminlerin gönüllerinde taht kurmuş, ona ve yakınlarına bu zulmü reva görenler ise insanlığın ortak vicdanında mahkum edilmiştir.
Kerbela olayı, dünyanın hangi bölgesinde yaşarsa yaşasın, hangi dini-kültürel alt kimliğe mensup olursa olsun, İslam toplumlarının hemen hemen hepsinde önem atfedilen bir hadisedir. Bu öneme istinaden Muharrem, Aşura ve Kerbela'nın, İslam toplumlarının dini-kültürel hayatında da bazı yansımaları
olmuştur.
Müslüman coğrafyasında bu ayda tutulan oruçlar, pişirilip dağıtılan aşureler ve Kerbela'da Hz. Peygamber'in torunu Hz. Hüseyin ile beraber ailesi ve yanında bulunanlardan şehit olanların yad edilmesi bunların başlıcalarıdır.
Nitekim, Hz. Hüseyin'in şehadetine duyulan üzüntü şiirlere, mersiyelere ve maktellere yansımış, bu alanda pek çok eser vücuda getirilmiştir. Bunlardan birinde Aşık Yunus şöyle dile getirir duygularını: 'Şehitlerin serçeşdır sürdürdüğü gelenekle bugün de 'farklılıkların ahenk içindeki ortak tada katkı sağlamaları', 'birlik' gibi kültürümüzün özünde hep var olan güzellikleri devam ettirme bilinciyle birbirinden farklı tatları aynı kazanda kaynatıp, aşure aşı yapmaya, birlikte yaşamanın sembolünü tadarken muhabbeti paylaşmaya devam etmektedir.
Bu duygu ve düşüncelerle, şehitlerin efendisi İmam Hz. Hüseyin ve Kerbela şehitleri olmak üzere bütün şehitlerimizi rahmetle anıyor, onların İmam Zeynelabidin ile süren aziz hatırasını yad ediyor, Ehl-i Beyt-i Mustafa'yı saygıyla selamlıyor; asırlardan beri Hz. Peygamber ve Ehl-i Beyt sevgisi etrafında kenetlenen
milletimizin barış, huzur, güven, karşılıklı sevgi ve saygı içerisinde yaşamaya devam etmesini Cenab-ı Mevla'dan niyaz ediyorum.''