Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez , “Hassas ve sorunlu dönemeçlerden geçtiğimiz şu günlerde Mirac-ı Nebi’ye hürmeten kırılan kalpleri onarmak, yıkılan köprüleri yeniden kurmak, unuttuklarımızı bir daha hatırlamak, kaybettiklerimizin peşine düşmek yapmamız gereken vazifelerdir” ifadesini kullandı.
Görmez, Miraç Kandili dolayısıyla yayımladığı mesajda, kandilin tüm insanlığa hayır, huzur ve mutluluk getirmesini temenni etti. Miracın, bir arınma ve Allah’a yükseliş olduğunu ifade eden Görmez, “Bugün miracın yücelme ve yükselme anlamlarını dikkate alarak bireyin, toplumun ve bütün insanlığın maddi, manevi yükselişi üzerinde yeniden düşünmek durumundayız” değerlendirmesinde bulundu.
Nefsin ölümcül zaaflarının insanları her türlü miraçtan, yüceliş ve yükselişten alıkoyacağını vurgulayan Görmez, şöyle devam etti:
"İnsanlığın son rehberi Peygamber Efendimizin (S.A.S) Miraç’tan, Allah’a yükselişten sonra yeryüzüne, insanların arasına dönmüş olması ile adalet, merhamet ve sevginin kılavuzu, öncüsü, rehberi olarak bize sonsuz kurtuluşun yolunu açmaya devam etmesi son derece manidardır. Sevgili Peygamberimizin Miraç’tan hediye olarak getirdiği Bakara suresinin son ayetlerinde Rabbimiz bizlere, yüksek sorumluluklarımızı ve zaaflarımızı birlikte hatırlatmaktadır. Her sorumluluk bir emanettir ve emaneti omuzlarında taşıyan her insan, her türlü kin ve öfkeden, haset ve kıskançlıktan, gurur ve kibirden uzak durarak bütün insanlara hatta bütün mahlukata karşı mütevazı ve alçak gönüllü olmak zorundadır. Zira Efendimizin ifadesiyle tevazu yüceltir, kibir düşürür, gurur aldatır, haset bitirir.”
İslam’a göre, insan ve toplum tasavvuruna bakıldığında Allah’ın kullarının birbirine üstünlüğü olmadığına işaret eden Görmez, “Güç, kuvvet ve kudret yalnız ve yalnız Allah’ındır. Başımıza gelen her musibeti ve felaketi, bizler acaba ‘Allah’ın gücüne gidecek bir hatamız mı oldu, bir gönül mü kırdık’ diye kendi nefis muhasebemize vesile bilir ve son nefesimize kadar bu sorumluluk duygusuyla hareket ederiz” ifadelerini kullandı.
İnsanların, hayatın her anında birbirinin rakibi değil, şahidi olduğunu dile getiren Görmez, tüm insanların diğer insan ve canlıların hukukunu korumaya mecbur ve mahkum olduğunu bildirdi. Görmez, insanların birbirinin hukukunu korumasının en mukaddes görevlerinin başında geldiğine vurgu yaparak, şöyle devam etti:
“İç huzurumuzun, muhabbet ve kardeşliğimizin biraz zedelendiği, öfke, kibir ve gururla köpüren nefislerimizin duygularımıza, vicdanlarımıza hükmettiği, aklı selimin, sağduyunun sesini yeteri kadar duyuramadığı, bilerek ya da bilmeyerek birbirimizi incittiğimiz, öfkelerimizin sokağa, meydanlara taştığı şu hüzünlü günlerde bir cankurtaran, bir can simidi gibi, bir hazık hekim gibi, bir şifa reçetesi olarak imdadımıza yetişen, ruhumuzu serinleten mübarek Miraç Kandili’mizi başımıza tac ediyor, ilahi müjdelerle, bağış ve lütuflarla, ikram ve ihsanlarla gelen bu güzel kandili sevgiyle, hasretle ve özlemle selamlıyoruz."
"Bu kutlu gecenin yüzü suyu hürmetine Rabbi Rahimimizden incinmiş kalplerimizi telif ederek birleştirmesini" dileyen Görmez, "Allah’ım bize merhamet eyle! Bizi birbirimize şahitler ve veliler kıl! Bizi birbirimize düşürmek isteyen, kuvvetimizi parçalamak, dayanışma ruhumuzu zayıflatmak, yuvamızı dağıtmak isteyen her türlü fitne ve fesattan bizleri muhafaza eyle! Muhabbetimize, birliğimize, kardeşliğimize gölge düşüren her türlü şiddetten, nifaktan, tefrikadan, şeytandan bizleri muhafaza eyle” temennisinde bulundu.
Tarih boyunca farklılıkları zenginlik olarak kabul etmiş bir medeniyetin mensubu olan toplumun birbirine her zamankinden daha çok hoşgörü göstermesi, herkesin birbiriyle daha çok konuşması, dinlemesi ve anlamaya çalışması gerektiğini vurgulayan Görmez, şunları kaydetti:
“Bugün Miracı Nebi’nin sırrına vakıf olmanın yollarından biri de ibadet ve taatimizi bu gecenin hürmetine gerçekleştirirken sağlam ve donanımlı birer mümin olmanın yollarına vasıl olmaktır. Başkaları için ne ifade ettiğimiz, kimi neden öfkelendirdiğimiz, kimlerin duasına muhtaç olduğumuz, kimlerin şerrinden Allah’a sığınmamız gerektiği konusunda alnımızı secdelerden kaldırmadan kendimizi sorgulamamız gerekmektedir. Hassas ve sorunlu dönemeçlerden geçtiğimiz şu günlerde Mirac-ı Nebi’ye hürmeten kırılan kalpleri onarmak, yıkılan köprüleri yeniden kurmak, unuttuklarımızı bir daha hatırlamak, kaybettiklerimizin peşine düşmek yapmamız gereken vazifelerdir."
Bu duygu ve düşüncelerle aziz milletimizin, gönül coğrafyamızdaki kardeşlerimizin, yurt dışındaki millet varlığımızın ve bütün İslam aleminin mübarek Miraç Kandili’ni tebrik ediyorum. Bu mübarek gece vesilesiyle ülke olarak son günlerde yaşadığımız olumsuzlukların yerini sağduyu ve sükunetin, barış ve huzurun almasını, ayrıca yakın coğrafyamızda zulüm, haksızlık, şiddet ve terörün altında inim inim inleyen İslam beldelerinin tekrar barış yurduna dönüşmesi için Rabbime dua ve niyaz ediyorum.”