"Beyaz Sinema" kavramını ortaya atan Abdurrahman Şen, dindar sinemacıların şekilcilikten bir türlü kurtulamadığını söyledi. Film Arası Dergisi'ne konuşan Şen, İslami duyarlıklı film yapımcıları için de 'sinemayı çıkarları için kullandılar' dedi.
Aylık sinema dergisi Film Arası'nın son sayısına konuşan sinema eleştirmeni Abdurrahman Şen, dindar sinemacılara yönelik çarpıcı tespitlerde bulundu. Muhafazakâr sinemanın önde gelen isimlerinden olan Şen, yıllar önce ortaya attığı Beyaz Sinema kavramı etrafındaki tartışmaları yorumladığı söyleşide, dindar sinemacıların sinema anlayışlarına eleştiriler getirdi. Dindar sinemacıların ortaya koydukları ürünlerde şekilcilikten bir türlü kurtulamadıklarını belirten Abdurrahman Şen, bu sinemacıların ideolojik kaygılarla evrensel mesajlar vermekten uzak kaldıklarını söyledi.
Gülcan Tezcan'ın sorularını yanıtlayan Şen, bir dönemin ünlü dindar film yapımcıları için de çarpıcı tespitlerde bulundu. Şen, şunları söyledi: 'O günlerde siyasi ortamın bu holdingleri ve grupları dışlamaya çalışması, dışlıyor olması bunları 'Bak biz sanata da yatırım yapıyoruz'a getirdi ama sanattaki anlayışları önlerini açmak için birer araçtan başka bir şey değildi. Bugün bunu daha rahat söylüyoruz geriye bakıp gördüğümüzde. Çünkü hiçbir işlerini ehil insanlarla yürütmek istemediler.'
Abdurrahman Şen, Takva filmi etrafında dönen tartışmalara da şu yorumu getirdi; Takva filmine de o noktada haksızlık yapıldı. Eğer takva İslam'da son derece önemliyse o zaman kendisini bu kategoriye sokan yönetmenlerin çok iyi bir takva filmi çekip örnek vermesi ve Takva filminin çekilmesinin önünü kapatması lazımdı. Ama takva üzerine bir film yapabilmen için detay düşünmen ve yerine göre de özeleştiri yapman lazım. Sen hiç bunları düşünme, bu konularda film yapma, ondan sonra da sen yapamazsın de. Takva'nın senaristi 'Ben Marksistim, ateistim' dedi. Ama bence çoktan Mesut Uçakan'ın rahmetli Yücel ağabeyin çekmesi gereken bir filmi bu sinemacılar çektiler. Rüya sahnelerini göstermiş. Göstersin. Sen elinde bir makasla milletin üstüne gittiğin zaman o sahne olmaz bu sahne olmaz diye o da senin bütün filmini bunun sinemada yeri yoktur diye sinema literatürüne almayabiliyor.' Ses getirecek röportajın tam metni, Film Arası Dergisi'nin Kasım sayısında.
Derginin her ay ayaküstü sorular yönelttiği bölümün son konuğu ise sinema ve tiyatro oyuncusu Tuğrul Tülek.
Ücretsiz olarak Türkiye genelinde sinemaseverlere ulaşan Film Arası Dergisi'nin kapağında yer alan Mahsun Kırmızgül portesi ise 'Alem Buysa Kral Benim' başlığıyla sunuluyor. Suat Köçer'in kaleme aldığı yazıda, Mahsun Kırmızıgül etrafında dönen tartışmalara da dikkat çekiliyor. Türk ve dünya sinemasında öne çıkan haber ve yorumların yer aldığı Film Arası, büyük ölçüde okuyuculardan gelen ürünlerle oluşturulan sinema yolcuğuna dördüncü sayısı ile devam ediyor. Her ay arka kapağında yerli sinemanın önemli yapıtlarından birer kareye yer veren derginin Kasım ayı konuğu ise Yılmaz Güney'in Umut filmi.