Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, katıldığı bir televizyon programında gazeteciler Nihal Bengisu Karaca, Mehmet Barlas, Sevilay Yükselir, Mustafa Karaalioğlu, ve İbrahim Karagül'ün sorularını yanıtlıyor.
Başbakan Erdoğan'ın açıklamalarından satırbaşları:
Diyarbakır'daki buluşma birçok yönüyle çözüm sürecini güçlendiren bir adım oldu. Sayın Barzani'nin ve Şivan Perwer'in katılması , İbrahim Tatlıses'in de rahatsız olmasına rağmen katılması çok farklı bir güç kattı. İlk gün yaklaşık 60 bin Diyarbakırlı bir araya geldi. İşin sosyal boyutunda bu buluşma arz ediyordu. Sayın Barzani’nin oradaki konuşması ve daha sonra televizyonlardaki konuşması bu buluşmanın bir milat olması için anlamlıydı. Bir çözüm sürecinin içerisindeyiz. Bir barış havasını gerçekleştirmenin çabası içerisindeyiz. Bir yerde de bu cesaret işiydi. 2005’te de bunu söyledik. Bu işi halledeceğiz dedik.
38 yıl sonra Şivan Perver’in gelmesi önemli. Kendisine vatandaşlık konusunda isterse gerekli yardımı yapacağımızı söyledim. Aynı şeyi merhum Ahmet Kaya ile ilgili de ailesine söyledim. Bir nakli kubür yapılması gerekiyorsa biz buna varız dedik.
KÜRDİSTAN TARTIŞMASI
Irak Anayasası'nda geçen ifade şudur; Kürdistan Bölgesel Hükümeti diye geçer. Kürdistan bölgesi yasaları diye geçer. Madde 4'te aynı şekilde federal ve resmi kurum ve ajanslar Kürdistan Bölgesi'nde her iki dili de kullanırlar diye geçer. Bu onların anayasal ismidir. İşin bir diğer yanı da; şu an benim elimde aslı da var, bugünkü Türkçeye çevrilmiş olarak Türkiye Büyük Millet meclisi Reisi Mustafa kemal olarak tüm bakanlar kurulunun imzasının olduğu bir kararname var. Burada çok ilginçtir, Kürdistan ismi geçiyor. Yine Gazi ile alakalı bir başka durum ise, Kürdistan, Lazistan vs. hakkında değil diye yine bir konuşmasında geçiyor. Güneydoğu Kürdistan Karadeniz Lazistan diye geçiyor.
Hiç şüphe etmeyiniz ki Kürt, Laz vs. reyi sorulduğu zaman burayı vereceklerdir diyor. Diyarbakır'daki konuşmamda da bu ifadeleri kullanmıştım.
Bu ifadeleri kullanan Gazi Mustafa Kemal bölücü mü? Bana bölücü ifadesini kullananlar o zaman Gazi Mustafa Kemal'in bu ifadelerini nereye koyacaklar? Bunu nasıl izah edecekler? Bunlar bizim tarihimizde olan gerçeklerdir.
OSMAN BAYDEMİR'İN KULLANDIĞI "TÜRKİYE KÜRDİSTAN" İFADESİ
Bir defa Türkiye ile ilgili yaklaşım konusunda bunu kabul etmemiz mümkün değil. Diyarbakır Belediye Başkanı'nın bu ifadeleri kullanması bana göre şık değildir. Bunlar belli yerleri tahrik etmekten başka bir işe yaramaz. Türkiye Cumhuriyeti'nin ismi bellidir. Dolayısıyla bu isim üzerinde herhangi bir spekülasyona gitmenin de bir anlamı yoktur.
Kendi bölgesi, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'dir. Adı böyle geçer. Biraz daha kuzeye çıkarız, Doğu Anadolu Bölgesi geçer. Burada bu tür şeyler toplum içinde yeni yeni rahatsızlıklara neden olur ki, burada bu tür bir ifadeyi kullanması ya da adeta dayatır gibi bu kadar güzel bir haftasonundan sonra bu açıklamaların yapılması şık değil.
CEZAEVİ VE GENEL AF TARTIŞMASI
Sözlerimin başını kesip atmışlar. Bugüne kadar genel af ifadesini kullanmadım. Böyle bir şey olamaz. Böyle bir taahütümüz kimseye yoktur. Yanlış anlaşma var. Bir şuanda bir duadayız, temennideyiz. Öyle bir gün gelecekki dağlardan inecekler ve cezaevleri de boşalacak. Hemen alıyorlar genel af.
"DEVLETİN KATİLİ AFFETME YETKİSİ OLAMAZ"
Ben bir başbakan olarak katili affetme yetkisini kendimde göremem. Hatta hatta devletin de bunu affetme yetkisi olamaz. Ancak devlete karşı suçlarda böyle olabilir. Ben kalkıp katili nasıl affedebilirim? O katillerin maktüllerine, şehitlere, şehitlerin ailelerine bunun hesabını nasıl veririm. Temennimiz cezaevlerinin boşalmasıdır.
"SİYASET CESARET İSTER"
Siyaset cesaret ister. Bu millette barışa açlık var. Muhalefer partisi niçin Doğu'da Güneydoğu'da siyaset yapmıyor? Buralara gidip siyaset yapmaları lazım. Aksi takdirde demokrasiyi güçlendiremeyiz.
Halkımızın bakışı bizi adım atmaya teşvik ediyor.
BARZANİ'NİN İLERİDE ABDULLAH ÖCALAN'A AF GELEBİLECEĞİNİ İMA ETMESİ
Sayın Barzani Öcalan’a af gibi bir ifade kullanmışsa yanlış etmiştir. Bununla ilgili yargı hükmünü vermiştir ve şu anda da bu hüküm devam etmektedir. Bu onun da bizim de alanımız değildir.
Nihal Bengisu Karaca: Diyarbakır buluşmasında ezber bozuldu ama herkes hoşnut olmadı. BDP'liler bunu seçim yatırımı olarak görüyorlar. Hatta Şivan Perver'in gelmesi Kürtleri böldü iddiaları yer aldı. Bunu neye bağlıyorsunuz? Bu ziyaret sizce Kürtleri böldü mü birleştirdi mi?
Bölüyor diyenler böyle görmek istedikleri için böyle bir ifade kullanıyorlar: Biz şuna inanıyoruz, Diyarbakır'da şu ifadeyi kullandım; tek millet tek bayrak tek vatan tek devlet bu dört başlığı orada da kullandım. Milletten ne anlıyorsun bu çok önemli. Millet dendiğinde sadece Türk'ü mü anlıyorsun? Millet kavramının içinde Türk'ü de var, Kürt'ü de var, Gürcü'sü, Çerkez'i, Abaza'sı da var. Etnik unsurlar varsa bunların hepsi millet kavramının içinde yer alır.Bütünüyle tek millet. Dolayısıyla burada sadece siz olayı Türk ya da Kürt diye dayatırsanız, Anayasa çalışmalarında işin koptuğu yerlerden bir tanesi de bu konu. Burada anlaşamıyorlar. Diyorki, "Türkiye ahalisi veya Türkiye halkı diyeceksin "diyorlar. Burada diğer 3 siyasi parti eğer Türk milleti ifadesini kullanıyorsa sen de buna katılırsın olur biter. Bu işi bu kadar abartmanın bir anlamı yok. Nitekim en sonunda 12 ayda bitmesi planlanan Anayasa 25 ay sürünce ister istemez Meclis Başkanı da kurucu unsur olarak çekilince biz de bunu düzelttik. Bizim derdimiz biz birlikte bir Türkiye inşa edelim istiyoruz. Bütün siyasi partilerle...
Burada gerek sayın Barzani gerek Şiwan Perver, gerek İbrahim Tatlıses hep birlikte orada biz neyin mesajını verdik, birlik olalım, beraber olalım dedik. Hep birlikte Türkiye olalım dedik. Bunun mesajını verdik. Onlar da aynı şeyi söylediler. Şimdi aynı şey söylendiğine göre burada ayrım nerede? Kendilerinin yapamadığı şeyi Ak Parti yaptığı için rahatsız oluyorlar. Ak Parti iktidarı böyle bir adım attığı için rahatsız oluyorlar. Ve biz bu adımı burada bırakmayacağız. Bu adımı yine sürdüreceğiz. Bu bizim için bir görevdir. Biz sorumluluk makamındayız. Onlar sorumluluk makamında değil. Onların sırtında küfe yok, bizim sırtımızda küfe var.
Dolayısıyla biz bunun gereğini yapmak durumundayız. Benim Güneydoğu'daki kardeşlerim niçin birbirlerine düşman nazarıyla baksın.Bir taraftan bu ayrım niye diyeceksin bir taraftan da bu ayrımı gidermek için attığınız adımlara hemen yaftalar gelecek."Seçim yaklaşıyor onun için yapılıyor" diyorlar, seçime daha 5 ay var. Kampanyalar daha başlamadı, adaylar tespit ediliyor.
Kaldı ki sayın Barzani niçin böyle bir görev üstlenerek buraya gelsin. İşte buyrun sayın Barzani Belediyeye gitti, ben de gittim. Daha güzel daha anlamlı olmadı mı? Bunu ben tam aksine böyle bir oluşumu kendileri başaramayınca iktidar başarınca rahatsızlık oluyor. Bunları artık aşmamız lazım. Biz büyük bir devletiz. Kendimize güveneceğiz, inanacağız, bir olacağız, birlik olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız. Bizim başka çıkış yolumuz yok.
IRAK, SURİYE VE İRAN'LA İLİŞKİLER
Bu başlayan süreç neler getirir, neler götürür gelişmeler belirliyor. Maliki'nin Türkiye'ye gelme talebine "memnuniyetle" dedik.
Irak’ın Türkiye’ye, Türkiye’nin Irak’a ihtiyacı var. Oradaki mezhebi yaklaşımları aşmamız lazım. Kuzey Irak hakikaten çok çok farklı bir noktada ama merkezi yönetim ve güneye doğru gidince aynı gelişmeyi oralarda göremiyoruz. Yanılmıyorsam nisanda da Irak seçimleri var. Martta da bizim seçimlerle bir seçim sürecindeyiz. Bu adımların atılmasının faydalı olacağı noktasında mutabıkız. Buralarda da demokrasinin kazanmasının gerektiği noktasında aynı fikirdeyiz. Karşılıklı olarak bölgenin istikrarı açısından neler yapabiliriz bunu konuşuyoruz. Hatta buna İran’ı da katmak suretiyle belki Suriye sorununun çözülmesi konusunda yeni adımlar atılabilir. Yarın bir Rusya seyahatimiz var. Orada da Suriye konusu konuşulacaktır. İsrail’le ilgili konularda ileri sürdüğümüz bazı şartlar var. Ben bunların yerine geleceğine inanıyorum. Onun yine takipçisiyim. Normalleşme için tazminatı ve Gazze ambargosunun kalkması konularını çözmesi gerekir.
"KRİTİK EŞİĞİ AŞTIK"
Hakikaten bir kritik eşik vardı, biz bu eşiği aşmış bulunuyoruz. 26 maddelik anayasa paketiyle başladı. Demokratikleşme paketiyle attığımız adımlar var. Bir de şimdi yasal düzenleme var. Zannediyorum önümüzdeki günlerde parlamentoya sevk edilecek. Bizim geri dönme gibi bir niyetimiz yok. Her zaman söylüyoruz, durmak yok, yola devam. PKK’nın geri çıkışı yüzde 20 dolayındaydı ama sonra onlar bir nokta koydular. Temenni ederim devam ettirirler.
İMRALI'DAKİ GÖRÜŞMELER
İlgili arkadaşlarımız, istihbarat birimlerimiz bu konuda üzerine düşe görevi yapıyor. Muhalefet partilerinden gitmek isteyenlere müsaade ediliyor. Bu sürece katkısı olur. Biz stratejimizi böyle belirledik. Süreci böyle devam ettiriyor. Ama yarın ne olur onu da yine şartlar belirleyecek. Şartlar bazı adımları atmamızı ve değiştirmemizi belirler.
İMRALI'YA GAZETECİLER VEYA AKİL İNSANLAR'DAN OLUŞAN BİR HEYET GİDEBİLİR Mİ?
Gündemimizde böyle bir şey yok. Zaman bunları gösterir.
"İŞADAMLARI BELLİ BÖLGELERE YATIRIM YAPMAK İSTEMİYORLAR"
Maalesef işadamları ülkemizin belli bölgelerinde yatırım yapmak istemiyorlar. Risk almayı sevmiyorlar. Geçenlerde Van’daydım ve açık açık söyledim. Bir girişimiz orada bir mermer fabrikası kurdu. Buna benzer girişimcilerimizin Anadolu’nun değişik yerlerinde yatırım yapması işsizliğin azaltılmasında katkı sağlayacak, bölgenin özgüvenini arttıracak ve demokrasiye katkı sağlayacak. Hem ülkemize hem o bölgenin insanına istihdam noktasında katkı sağlayacaktır. Mesela Diyarbakır’da kalacak otel yoktu. Bizim Dicle projemiz var, turist hareketi başladı ama buna uygun otellerin olması gerekiyor. Sivil toplum örgütlerinden sanayi ve ticaret odalarından o bölgede olanlar çok daha etkin olmalıydı. Mesela geçenlerde müteahhit firmanın kamyonları yakıldı. Bu tabii müteahhidi rahatsız ediyor. Hakkari’ye havalimanı projesinde sürekli tehdit ediliyor. Benim Hakkari’de yaşayan Kürt kardeşim oraya uçakla gitme hakkına sahip değil mi? Niye oradan ta Van’a gelsin. Ama yaklaşık 1 yıldır kepenkler kapanmıyor. Bu bir gelişme.
"AĞLAYARAK AYRILDIK"
Bismil’de bir genç otobüsümüzün önüne geçti, "Başbakanım biz barış istiyoruz" dedi. Dedim ki "biz buraya niye geldik. Bu mitingi niye yaptık" Birbirimize sarıldık, kucakladık. Hüngür hüngür ağlayarak ayrıldık. Eşimin elini öptüler, "sen benim anamsın" diyor Emine Hanım’a. Bunlar bizim duygularımız ama neden engelleniyor.