Birinci ''Ergenekon'' davasının tutuklu sanıklarından emekli Tuğgeneral Veli Küçük, Jandarma İstihbarat Gruplar Komutanlığı yaptığını, amatör değil, profesyonel çalıştığını belirterek, ''Devlet görev veriyordu, yapıyordum. Varsa dönemimle ilgili suç ispatlayayım'' dedi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada Emekli Tuğgeneral Veli Küçük, 26 Ocak itibarıyla 2 yıldır tutuklu bulunduğunu belirterek, ''24 aydır neden tutuklu bulunduğumu anlayamadım. Mahkemeye ve savcıya soruyorum, 'Kuvvetli suç unsuru nedir?' Söyleyin, sorgulayın diyorum onu da söylemiyorlar" dedi.
Senelerden beri garip suçlar isnat edildiğini kaydeden Küçük, şöyle konuştu:
''Jitem, Susurluk' dediler, 'Tuncay Güney'i, Osman Yıldırım'ı buldular. Ben gerçeği biliyorum. Ben Türk milliyetçisiyim. Atatürk'ün izindeyim. 'Vatanı parçalamaya kimsenin gücü yetmez' dediğim için buradayım. Ama artık bana bir şey deyin. 'JİTEM' dediler. Nedir bu JİTEM. Ben Jandarma İstihbarat Gruplar Komutanlığı yaptım, amatör çalışmadım, profesyonel çalıştım. Devletin maaşlı elemanıydım. Devlet görev veriyordu, yapıyordum. Varsa dönemimle ilgili suç ispatlayayım. Jandarma Genel Komutanlığından 'JİTEM nedir' diye soruldu. 'JİTEM diye bir kuruluş yok' yanıtı geldi. Türkiye'de bankaların istihbarat şubesi var. Ama ülkenin yüzde 92'sinde emniyet ve asayişi sağlayan Jandarma Genel Komutanlığı'nın istihbarat teşkilatını hazmedemediler.''
Veli Küçük, kendisinin Susurluk'un tam göbeğinde olduğunun iddia edildiğini ifade ederek, Susurluk kazası hakkında bilgi verdi. Küçük, şöyle devam etti:
''Olaya el konuldu. Arabanın içinden silahlar çıktı ve arabanın içinde aranan bir kişi Mehmet Özbay vardı. Özbay için 'derin devletin en kıdemli ismi' denildi. Arabada silah bulundurmak suçsa gereken cezayı verselerdi. Silahların üzerinde numaralar vardı, nereden geldiği sorulmadı. Silahları verenler belliydi. Kazanın ardından Sami Hoştan aradı ve kaza hakkında bilgi verdi. 'Sedat kötü durumda' dedi. Arabada bulunan emniyet müdürü Hüseyin Kocadağ'ın doğuda terörle mücadelede ayağının değmediği taş kalmadı. Beraber çalıştık, can ciğer kardeşimdir. Sedat Bucak aşiret lideridir. Bucak aşireti PKK'yı Urfa'ya sokmadı. PKK Urfa'ya girseydi, İzmir, Burdur elden çıkmıştı. Hoştan, kazayı bildirmeseydi darılırdım.''
Kazanın ardından dönemin Balıkesir Emniyet Müdürü ile telefonda konuştuğunu belirten Küçük, ''Sedat'ı hastaneye yetiştirin'' dediğini anlattı. Emniyet Müdürü'ne 'Mehmet Özbay, Mehmet Özbay olmayabilir, dikkat et'' dediğini ifade eden Küçük, ''Çünkü Perinçek, iki ay önce Mehmet Özbay'ın Abdullah Çatlı olduğunu TBMM Başkanlığına bildirmişti. 'Üzerinde sahte kimlik var' dediler. Devletin verdiği sahte kimlik, pasaport olmaz. Neden bu incelenmedi? Ama ben Susurluk'un merkezinde hala yargılanıyorum, bu ayıptır''diye konuştu.
Veli Küçük, Ergenekon'un ''Türk'ün kıblesi, mihrabı ve doğduğu yer'' olduğunu ifade ederek, ''Veli Küçük'ü suçlamak için yalancı, gizli tanıklar, Osman Yıldırım'ı getirdiler. Osman Yıldırım, Veli Küçük'ün her şeyini anlatıyor, sonra söylediklerinin yalan olduğu ispatlanıyor. Başka gizli tanıklar da vardır, biz içeride onları bekleyeceğiz'' diye konuştu.
Tahliye olan Adil Serdar Saçan'ın savunmasında 165 kez Veli Küçük, 35 kez de Veli Küçük'ün grubundan bahsettiğini anımsatan Küçük, ''Artık bu davada tahliye koparmak için gizli tanık olma dönemi kapandı. Artık Veli Küçük'ü kötüleyenler çıkıyor. Veli Küçük'ü kötüleyen Adil Serdar Saçan hemen çıktı'' dedi.