"BİZİ KORUMAK KİMİN HADDİNE?"
Türkiye'nin NATO'dan Patriot füzelerini talep etmesine de değinen Bahçeli şu ifadelere yer verdi: "AKP hükümeti NATO'nun beyanlarına karşı açıklama yapmalı. NATO'nun bizi değil, bizim onları korumamız gerekmektedir. Sınıra Patriot konulması doğru ve mantıklı bir adımdır. Hz. Peygambere hakarette tepkisiz kalan bir kişi, bugün NATO Genel Sekreteri olarak Türkiye'yi korumaktan söz etmektedir. Bizi korumaya almak kimin haddinedir. Türkiye manda ve himaye altına alınmıştır da bizim mi haberimiz yoktur. Türkiye NATO'nun planlarına karşı koymalı, İzmir merkezli yapının da ne olduğu kamuoyuna açıklanmalıdır."
BAHÇELİ'NİN KONUŞMADINDAN SATIR BAŞLARI
MHP lideri Bahçeli, Bütçe rakamlarının gerçeği yansıtmadığını vurgularken Türkiye'nin geçmişten ders alınmadan yol alınmaya çalışıldığını bunun gelecekte büyük sıkıntılar doğuracağını savundu.
Bahçeli 137 yıl önce Tanzimat fermanı uygulandığını imparatorluk yöneticilerinin değişim hayali yüzünden büyük hayal kırıklığına uğradığını, bu adımların sömörgeciliğin gelişmesini tetiklediğini söyledi.
Bahçeli, Cumhuriyetin bu milletin son kararı olduğunu, numaralı cumhuriyet sevdalıları, başkanlık sevdası peşindekiler aynanın karşısında kendisine yeniden yön vermeleri gerektiğini anlattı.
Millet olma şurunun farkına varamayan siyaset anlayışları, gelecek için ayak bağıdır. Bu ülke için kimler taş üstüne taş koyduysa Allah onlardan razı olsun.
-Dersim'deki eşkiyalığı kutsamak, eşkayı Rızayı övüp zımmet Gazi Mustafa Kemali hedef yapmak, bunun için mücadele edenleri önemsezleştirmek akılla izahı mümkün değildir.
Türkiye'nin içinde bulunduğu sorunlar
1. terör soruunun kaydettiği mesafe, Bin yıllık kardeşlik hukuku ile birlikte tüm milli değerlerimiz tavize maruz kalmıştır. Etnik terör verilen tavizlerle zıvanadan çıkmıştır. Terör örgütü alan hakimiyeti kurma noktasına gelmiştir. Türkiye'lilik zırvalaları, mücadele yerine müzakerenin rehber seçilmesi sorunların asıl nedeni olmuştur. Ana dilde konuşma, terörist başı ile muhatap olma gibi yaşananlar geldiğimiz en acı noktadır.
2. Tavizi milletten değil ülkeden koparmak, önce özerklik, ardından federasyon daha sonra da bağımsız kürdistanı kurmaktır. Hükümetin en büyük handikapı bu tür handikapları hoşgörü ile yaklaşmasıdır.
3 yıl önce demokratik açılım başlatılmış, kürt sorunu denmekle sorunun çözümünde bir fayda elde edilmişmidir. Habur'daki taviz sorunun çözümüne bir fayda sağlamışmıdır.
-Dokunulmazlık hiç zaman kaybetmeden ele alınmalıdır. Türk milletinin her ferdi yeri dolmaz eşit özelliktedir. Hakkari ile İzmir'in Diyarbakır ile Balıkesir'in kaderi aynıdır.
-Bizim için terörü sona erdirmek için tam saha müdahale etmek, Kandil teröristlerin başına yıkılmalıdır. Ülkede herkesle kaynaşmak ve kucaklaşmaktan hiçbir zaman vazgeçmemelidir.
Ne Mutlu Türküm Diyene sözü ırkı ve ırçılığı dışlayan bir çağrıdır.
Aklından zoru olanlar, şuurları kapananlar Türk milletinin nelere katlanacağını görecekler ve acı içinde yaşayacaklardır.
Ülkenin ikinci sorunu da dış politikalardır. Uluslararası stratejik derinlik Türkiye için tam bir hezimet olmuş, Türk bakan Irak'a alınmaz hale gelmiştir. Türkiye'nin Irak politikası iflas ve imha sınırlarına dayanmıştır.
Türkiye olarak, mezhepleri terketmek, Irak'ın toprak bütünlüğü çerçevesinde ilişkileri sürdürmek zorunludur.
Bir başka sorun da Suriye konusudur. Suriye' Türk pilotlarını vurmuş, bu ülkeden atılan mermeler Türkiye'de insanlara kabusu yaşatmıştır.
Ortadoğu'nun hassas ve sancılı ortamı göz önüne alındığında Türkiye'nin füze konusunda adım atması doğru adımdır. Sıfır sorun hikayesinin vahim sonucu bugünkü Ortadoğu'dur. Kiminle dostluk kurulmuşsa yerini vahim tablolar almıştır.
-Hz. Peygambere hakarette tepkisiz kalan bir kişi bugün NATO Genel Sekreteri olarak Türkiye'yi korumaktan söz etmektedir. Bizi korumaya almak kimin haddinedir. Türkiye manda ve himaye alıntına alınmıştır da bizim mi haberimiz yoktur.
-Türkiye NATO'nun planlarına karşı koymalı, İzmir merkezli yapının da ne olduğu kamuoyuna açıklanmalıdır.
Kalıcı güç elde etmek, söz dinlenir hale gelmek lafla değil, ekonomik güçle doğrudan bağlantılıdır. Kuvveden fiile geçemeyen Türk siyaseti ölümcül hastalığa tutulmuştur.
-Türkiye'nin dış politikası zaman kaybetmeden gözden geçirilmeli ve Ankara merkezi olmalı BOP'la ilişkiler hemen kesilmelidir.
3. büyük sorun da ekonomidir.
İzlenen politikalar yüzünden büyüme inişli çıkışlı hale gelmiştir. Beklentiler revize edilmiş, büyüme hedeefleri ise sürekli değiştirilmiştir. Bu yılkı büyüme hedefi de gelecek yıla aktarılmıştır. Türkiye'nin büyüme rakamı ortalama olarak yüzde 5 dolayındadır. Bu büyüme ile hedeflenen gelişmiş ülkelere ulaşmak imkansızdır.
Cari açık vererek büyüyen ekonomi kalıcı sonuçlar doğuramamıştır. Cari açıkla dış ticaretteki gedikler açılarak devam edecektir.
Bahçeli, Başbakan Erdoğan'ın parti grubunda ihracat rakamlarına ilişkin sözlerinin kıyaslama kabul edilemez olduğunu, Türkiye'nin o günün dolarının 90 kuruş iken bugün bir doların 9 bin liranın üzerinde olduğunu, o günü o günün şartları ile değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.
Savaştan çıkan ülkenin dünyadaki ilk 10 ekonomi içinde olmasınımı, yoksa bugünkü noktayı mı ele alacağız. Başbakanın geçmişi küçük gören yaklaşımı hep düşündürücüdür.
Bahçeli, Yusuf Has Hacip'in şu sözleri ile Başbakana seslendi "İnsan sözünü dil dili ile söyler; sözü iyi olursa, yüzü parlar. ... İnsan süsü, yüz; yüzün süsü, göz; aklın süsü, dil; dilin süsü, sözdür.