Depresyonla birlikte yaşamak

Daha önceden isteyerek ve severek yaptığınız günlük aktivitelere karşı isteksizlik ve hayattan zevk alamama durumu, depresyonun en önemli parçasını oluşturur.

Bununla beraber karamsar düşünme biçimi ile direkt bağlantılı değersizlik ve yetersizlik düşünceleri, mevcut olan keyifsiz tablonun hastalığa dönüşümünde etkin rol oynar. Bu durumda kişi her şeyi olumsuz olarak değerlendirerek karamsarlık düşünceleri ile geçmişi ve geleceği düşünmeye başlar. Bu düşünceler istemese de kişinin aklına gelir.

Yani günlük yaşantıda her şeyin olumsuz taraflarını görür. Ayrıca kişi için önem arz eden, katlanılması zor bir yaşam olayı ya da diğer tıbbi hastalıklar, tablonun bir anda alevlenmesine ve başa çıkılamaz bir hale dönüşmesine zemin hazırlar. Bazen de olan biteni açıklayacak herhangi bir sebep bulunamayabilir. Ancak neden ne olursa olsun, beyinde haberleşmeyi sağlayan bir kısım maddeler azalma göstererek, hayatı çekilmez hale getiren depresyon ortaya çıkar.

Depresyon neden önemli?

Depresyon cinsiyet, meslek, yaş ve gelir gözetmeksizin herkeste görülebilir. Görülme sıklığı ile ilgili yapılan bilimsel çalışmalara baktığımızda her 20 kişiden birisinin hayatının bir döneminde depresyona yakalandığı görülmektedir. Bunların önemli bir kısmında ise hastalığın defalarca tekrarladığını ve yaşam kalitesini inanılmaz düzeyde düşürdüğü saptanmıştır.

Depresyonda olduğunuzu NASIL ANLARSINIZ?

* 1- Hemen her gün, günün büyük bir kısmında gözlenen çökkün bir duygu durum içine düşme, kendini mutsuz, ağlamaklı, kederli hissetme hali.

* 2- Hemen her gün yaklaşık gün boyu süren tüm ya da çoğu etkinliğe karşı ilgi ve zevk almada azalma. Daha önce keyif alınan işler, hobiler ve alışkanlıklardan artık hoşlanmama, mecburen yapma hali, 'dünyayı verseler umurumda değil' şeklinde bıkkınlık hisleri, bazı kişilerde cinsel isteksizlik hali.

* 3- Diyet uygulanılmamasına karşın önemli derecede kilo kaybı ya da alımı, bir ay içinde vücut ağırlığının % 5 'inden fazlasının artması veya azalması, ya da hemen her gün iştahta artma veya azalmanın olması.

* 4- Gün içerisinde uykusuzluk ya da aşırı uyku hali.

* 5- Her gün olağan beyinsel ve vücutsal işlevsellik, hareketlilik halinde azalma ya da huzursuzluk, oturmayı veya yatmayı yeğleme ya da sıkıntıdan yerinde duramama.

* 6- Halsizlik, yorgunluk hisleri, daha önceki günler kadar enerjik hissetmeme.

* 7- Kendini değersiz hissetme, küçük görme, kendini beğenmeme, suçlu ya da günahkâr hissetme hali.

* 8- Hemen her gün düşünme ya da bir şeye yoğunlaşma yeteneğinde azalma olması konuşulanlara, okunan şeylere, izlenen tv programlarına dikkatini verememe ya da kararsızlık hali.

* 9- Tekrarlayan ölüm düşünceleri, intihar planları veya eylemlerinin varlığı.

Bayanlarda daha sık görülür

Bayanların erkeklere göre daha sık ve kolay depresyona girdiği ve depresyonlarının en az duygusal belirtiler kadar bedensel yakınmalarla da karşımıza çıktığı gözlenmiştir. Bunlar arasında; doktor doktor gezilmesine rağmen bir türlü geçmeyen yaygın vücut ağrıları, mide şikâyetleri, vücudun birçok yerinde görülen uyuşmalar, rahatsız edici baş ağrıları, aşırı halsizlik ve yorgunluk gibi çok bilinen bedensel yakınmalar ilk sırayı almaktadır. Üzerinde durulması gereken önemli bir nokta ise; depresyonun özellikle süreğen olan bedensel hastalıkların seyrini olumsuz yönde etkilediğidir.

Depresyon, son yıllarda kalp damar hastalıkları yönünden; hipertansiyon, şeker hastalığı, kolesterol yüksekliği, sigara vb gibi önemli risk faktörleri arasında sayılmaktadır. Bununla beraber akla gelecek her türlü bedensel hastalığa depresyonun eşlik etmesi tedaviyi önemli ölçüde zorlaştırmaktadır. Üzücü olan; ülkemizde psikiyatrisiler dışındaki hekimler de dâhil olmak üzere, depresyonun bir hastalık olarak tanınmasının ve bu konuda tedavi alınması gerektiğinin yeterince kabul görmemiş olmasıdır.

Hipertansiyon tedavisi gören bir ev hanımının yukarıda bahsettiğimiz bedensel yakınmalarını tansiyona bağlayıp geçiştiren hekim sayısı hiç de az değildir. Diğer önemli bir nokta ise depresyonun erişkin çağ hastalığı olarak algılanmasıdır. Ergenler de erişkinler kadar depresyon riskiyle karşı karşıyadır. Ergenlerdeki depresyon tablolarında erişkinlerden farklı olarak aşırı bir tedirginlik ve huzursuzluk, öfke patlamaları, sabırsızlık, çabuk bıkma ve sıkılma, dikkat dağınıklığı, impulsivite, aşırı hareketlilik ve dışa dönüklük hali, düşünmeden çok sayıda amaçsız girişimde bulunmak ve kurallara karşı çıkma eğilimi ön planda olabilir. Ebeveynlerin bu belirtileri dikkate alarak çocuklarına yaklaşmaları birçok sorunun daha hızlı ve pratik olarak çözümüne imkân sağlayacaktır.

Depresyon tedavisinde dikkat edilmesi gerekenler

Maalesef psikiyatrik birçok hastalıkta olduğu gibi depresyon tedavisinde de yanlış bilinen ve saplantı haline dönüşmüş saçma inanışlar bulunmaktadır. Bu anlamda tedavi ile ilgili ayrıntılardan bahsetmek yerinde olacaktır.

Depresyon tedavisinde kullanılan onlarca ayrı gruptan ilaç mevcuttur. Doktorunuz size uygun tedavi şeklini, hastalığınızın şiddeti, görülen belirtiler, hastalığınızın süresi, alınan diğer ilaçlar ve yaşam tarzınız gibi birçok faktöre bakarak seçecektir. Tedavi süresince sizi izleyecek ve gerekirse ilacın dozunu arttırmayı ya da güçlendirmek amaçlı ek ilaç kullanmayı önerecektir. Önemli olan; hangi antidepresan olursa olsun yeterli süre ve etkin dozda kullanılmasıdır. Bütün bunlarla birlikte tedavi sürecinin sabır ve güven gerektirdiğini bilmek işinizi ve tedaviye uyumunuzu kolaylaştıracaktır.

Eğer bir antidepresan alıyorsanız ilk iki, üç haftanın hala zor geçtiğini göreceksiniz. İlacınızın etkisini göstermesi zaman alsa da etkisini göstermeye başladıktan sonra farkı anlayacaksınız. Antidepresan olarak kullanılan ilaçların neredeyse tamamı yoğunluklu başlangıç aşamasında katlanılabilir yan etkiler ortaya çıkaracaktır, ancak bunlar birkaç hafta sonra kendiliğinden ortadan kalkacaktır.

Tedavinin birinci ayının sonunda kendinizi daha iyi hissedeceksiniz. Güne daha uyumlu başladığınızı ve depresyonun üstesinden geleceğinizi göreceksiniz. Önemli olan doktorunuzu görmeye devam etmeniz. Kendinizi iyi hissetmeye başladıktan sonra, kendi kararınızla tedaviyi erken keserseniz; yaşadığınız kâbus dolu günler yüksek ihtimalle tekrarlayacaktır. Yanlış bilinen bir başka konu ise depresyon ilaçlarının bağımlılık yaptığıdır. Bir insanın uzun yıllar antidepresan kullanmak zorunda olması hastalık şiddeti ve ciddiyeti ile ilgilidir.

İlaç tedavisinin yanında diğer bir tedavi yöntemi olan psikoterapi desteği almanız tedavi sürecinin hızlandırmakla birlikte major depresyon diye nitelendirilen ağır depresyon tablosunda tek başına terapi, hastalığı tam olarak düzeltmeyecektir.

İntihar riski bulunan, yemeyen içmeyen ve ilaçlarla uygun tedaviye cevap vermeyen hastalarda elektroşok tedavisi güzel bir seçenektir. Sanıldığının aksine bu tedavi şeklinin önemli yan etkileri yoktur. Unutmayınız ki depresyon; oldukça sık rastlanan, utanılmaması gereken, diğer bedensel hastalıklar gibi vücuttaki bir takım kimyasal değişiklikler sonrası ortaya çıkan ve tedavisi oldukça kolay bir hastalıktır.

Kadın-aile Haberleri