Grup liderlerinin otellerde ağırlandığı ve mavi zarfı gösterenlere 1.000 TL verildiği ileri sürüldü.
Demirören'in seçim harcamasının 5 milyon dolaır bulduğunu da konuşuluyor. Hatırlanacağı üzere Demirören 20 sandıktan da birinci çıkmış rakibi Murat Aksu'nun 2837 oyuna karşı 4506 oyla yeniden başkan seçilmişti.
Gazete Habertürk yazarı Meriç Müldür, Beşiktaş kongresinin perde arkasını kaleme aldı. İşte o şok iddialar:
Öncelikle bu demokratik bir yarıştır, kazananı kutlamak gerekir. Sayın Demirören’e ben de bundan sonrası için başarılar diliyorum. Ancak şunu da hatırlatmak gerekir ki muhalifler ile seçime katılmayanların oranının yüksek olması “Dikkat et” uyarısı veriyor.
Gelelim başkana seçim kazandıran faktörlere ve aktörlere. Öncelikle paranın, iktidarın gücü. Başkan her ne kadar grupları inkar etse de bu başarısında onların hatırı sayılır payları var. Beşiktaş’ın isminden nemalananlar, grupların çatısı altında kendilerinin sosyal bir statü kazandıklarına inananlar hep buralarda.
Başkanın da 2 bin-2 bin 500 oyu grupları hoş tutarak, onlara çeşitli tavizler vererek topladığı ileri sürülüyor. Hatta iddialara göre bir grubun liderinin 1 milyon TL aldığı bile söyleniyor. İstanbul dışından gelenler 4 gün önceden ağırlanmaya başladılar. Kimileri 3 yıldızlı, kimileri 5 yıldızlı otellerde Adamına göre muamele!
Seçimde mavi oy Aksu, sarı oy Demirören’indi. İddiaya göre sarı oyu sandığa atıp mavi oyu cebine koyanlar salondan çıktılar, başkanın seçim bürosuna gittiler. Mavi pusulayı gösterdiler, bin TL ile ödüllendirildiler.
Yine söylenenlere göre, başkanın seçim için harcadığı para 5 milyon doları bulmuş. Beşiktaş ile ilgisi alakası olmayan ama zamanında kongre üyesi yapılmış sözde üyeler için iddialara göre 25 otobüs kaldırılmış. Tüm bunları organize etmek de kolay iş değil. Seçim uzmanlarını(!) kutlamak gerekir. Ama kimse de sonucu sadece gruplara, zamanında bedava üye yapılanlara bağlamasın. Demirören’in başkanlık döneminde üye yapılanların sayısı 2 bin dolayında. Böyle olsa son sandıklarda Aksu’ya hiç oy çıkmazdı. Aksu’nun seçimi yitirmesinde AKP’li yakıştırması
da çok etkili oldu. Aksu, rakibin siyaset oyununu bozamadı.
REVNA HANIM VE KEÇELİ
Yıldırım Demirören’e 3. kez başkanlığı getiren önemli unsurlardan biri de ailesiydi. Özellikle de Revna Hanım. Zaten Beşiktaşlılar Revna Hanım’ı başkandan daha çok seviyor. Taraftar ona karşı daha sempatik bakıyor. Espriyle karışık “Revna Hanım başkan olsun” bile diyorlar. Başkan da taraftarın eşine sempati ile baktığını biliyor, bunu iyi kullandı. Revna Hanım da çok dik durdu. Gazetelerde başkanın değil boy boy kendisinin röportajları yayınlandı. Ne tesadüf tam da seçim gününde. Hem de şimdilerde ‘tarafsızlık’ naraları atanların sütunlarında.
Bir de camiada ismi her zaman ‘doğruluk, dürüstlük ve tecrübe’ ile anılan Metin Keçeli... Özellikle yaşlılar “O varsa orada doğru işler yapılır” dedi. Dolayısıyla en zor görev Keçeli’nin.
ŞİMDİ 'YETER' TARAFTARA
Sayın Demirören oyunu kuralına göre oynadı, kazandı. Ama şimdi işi daha zor. Çünkü bu yönetimde başkanın her dediğini koşulsuz destekleyecek isim sayısı az. Bugüne kadar parasal konularda hep başı ağrıyan başkan, bu kez listesine zengin isimleri de aldı. Artık açıkları tek başına kapatmak zorunda kalmayacak.
Kadroda tecrübeliler de var, elini taşın altına sokacak, savaşacaklar da. Ama başkan yine eskiye dönüp her şeyi kendi başına yapmaya kalkarsa, akşam yatıp sabah kalkıp kararlar alırsa, bu kez ciddi krizler çıkar. Sonuçta başkan artık taraftar çoğunluğunun da desteğini almak, camiayı birleştirmek zorunda. Tribünler de en azından
başkana süre tanımak, “Yeter”e ara vermek durumunda. Bakalım tribünlerin reaksiyonu nasıl olacak, başkan
nasıl başaracak?
AİLE MÜRİTLERİ!
Beşiktaş seçimi bitti. Herkes konuştu, yazdı, çizdi; biz de son sözümüzü söyleyelim. Öyle ya kongre sürecinde
her yazdığımız olay oldu. Murat Aksu, “Kan emen keneler var” dedi, “Metin Keçeli bir bilendir, bölen olmasın” dedi, “Demirören seçilirse facia olur” dedi, “Kulüpte 30 milyon dolar rant
var” dedi.
Yıldırım Demirören, Ankara’da basına kapalı bir toplantıda “Ertesi gün paramı isterim” sözleriyle Aksu’yu hedef aldı. Tüm bunlar sadece HABERTÜRK’te çıkan haberlerdi. Kimi haberleri de belgelere dayandırarak yaptık.
Yorumlara gelince. Onları da KENDİ BAKIŞ açımızdan kaleme aldık. Hepsi ay boyunca gündem oldu. Demirören ve ekibini haliyle rahatsız etti. Ama anlaşılmaz bir şekilde medyadaki bazı avukatları(!) da kızdırmış, kıskandırmış.
Atıf Keçeci’nin bir yakıştırması dikkatimi çekmişti. ‘aileden sayılan muhabirler’ diye. Ben de bunlara ‘aileden sayılan müritler’ diye ekleyeyim. Karın ağrıları varmış, şimdi Demirören seçildi ya yeniden çıkmaya başladılar ortaya.
Bize de akıl(!) veren çok oldu ama biz inandığımızı ve bildiğimizi yazdık. Kimileri gibi ikiyüzlü davranmadık, çift taraflı oynamadık. Oynayana da birileri gibi ‘gazetecilik’ dersi vermeye kalkmadık.