Gizlilik hükmü kaldırılan belgelerde 12 Eylül ihtilali ile ilgili de çeşitli değerlendirmeler yer alıyor. İngiltere’nin Ankara Büyükelçiliği’nin 12 Eylül’den iki ay önce müdahale ihtimaline “az da olsa” ihtimal verdiği, 12 Eylül sonrası yazılan bir başka raporda ise “müdahalenin beklenenden önce geldiğine işaret ettiği” görülüyor.
Belgelerde 12 Eylül darbesi için “Diğer ikisinden çok daha disiplinli ve centilmence yapıldı. Akıldan uzak bir milliyetçilik ve yabancı düşmanlığı içermiyor” ifadesi kullanılıyor.
Dönemin Ankara’daki İngiltere Büyükelçisi’nin 14 Temmuz 1980 tarihli mektubuyla verdiği bilgide, TSK’nın kafasındakileri “bir kapalı kutu” olarak niteleniyor. Büyükelçi mektubunda 1960 ve 1971 müdahalelerini de detaylarıyla irdeliyor.
Büyükelçi “Türk Silahlı Kuvvetleri ve komutanları geçmişteki bu iki darbeden çok şey öğrendi. Bu derslerden ilki Türkiye’nin sorunlarının bir darbeyle çözülemeyecek kadar zorlu olduğu, ikincisi ise Parlamento’yu devreden çıkarmanın ve teknokratlarla iş yapmanın mümkün olmadığı” yorumunu yapıyor. Orduyu anayasanın koruyucusu olarak görme eğiliminin bir tek TSK’nın kendisinde değil Türk halkının çoğunluğunda da var olduğu belirtilen büyükelçi notunda “Ben şahsen TSK’nın demokrasiye gönülden bağlı olduğuna ve ancak demokrasinin kendisinin tehdit altında olduğuna inanmaları halinde müdahaleye hazır olduklarına inanıyorum” diyor.
Ordunun demokrasiyi işlediğini görmeyi istediğini ve bu amaçla müdahaleye hazır olduğunu, bunun için de Türklerin üç metodunu kullanabileceğini belirten büyükelçi bunların “önce it, sonra tekmele ve sonunda parçaları toparla ve yeniden başla” olduğunu söyledi.
Mussolini görünümlü SÜLEYMAN DEMİREL
“Mussolini görünümlü. Görüşleri hiçbir çekingenliğe yer vermeyecek şekilde ortanın sağında. Batı yanlısı ve çok çalışkan. Esnek ve iyi bir hatip, ancak konuşmaları dolambaçlı ve laf kalabalığından ibaret. Bu konuşmalar bazen fazla zekâ da içermiyor. Ancak kitlelerle yakınlık kurma konusunda bütün diğer liderlerden çok daha iyi.”
‘Org. Sancar’ın eşi Erbakan’a çantasıyla vurdu’
Belgelerde yer alan en ilginç dedikodu Orgeneral Semih Sancar’ın eşiyle ilgili. Raporu yazan diplomatın asıl amacı Sancar’ı tanıtmak. Ancak ondan sadece “Çok protokole bağlı, her şeyin kitabına uygun yapılmasından yana. Askerin siyasete karışmasına karşıtlığını açıkça ortaya koyuyor. Kişilik olarak zaman zaman neşeli ve rahat, bazen de soğuk ve aksi. Demirel ve Adalet Partisine eğilimli” diye söz ediyor. Değerlendirmenin asıl vurucu noktası bu kısa tanıtımdan sonra geliyor.
Diplomat, evli olan Sancar’ın eşinin de emekli bir generalin kızı olduğunu, iyi eğitimli ve güçlü bir kişilik olarak, sosyal çevrelerde eşiyle birlikte yer aldığını belirtiyor. Diplomat şöyle devam ediyor: “Genellikle geri planda kalmayı tercih eden Bayan Sancar’ın bir keresinde kendisinden ve temsil ettiği görüşlerden hoşlanmadığını göstermek için Erbakan’a çantasıyla vurduğu biliniyor.”Kraliçe Elizabeth, Menderes’i kurtarmak için mektup yazmış
DOST TAVIRLI KİŞİLİK Deniz Baykal
“Genç ve oldukça konuşkan. Yetenekli bir siyasetçi ve sağlam bir müzakereci imajına rağmen Enerji Bakanı olarak görev yaptığı dönem başarılı değildi, Ecevit’in eski danışmanlarından olan Baykal, CHP içinde hizip liderlerinden biri. Dışa dönük görünümlü ve dost tavırlı bir kişilik.1975’te Wilton Park toplantısına katıldı.”
Ilımlı bir politikacı HİKMET ÇETİN
“Ecevit hükümetinin baş ekonomik mimarlarından biri. Bu hükümette ve partide geniş bir etki ve güç alanına sahip. Kişisel olarak ılımlı bir politikacı.”
MİSYON ADAMI ALPARSLAN TÜRKEŞ
“Netameli bir kişilik. Kanca burnu, simsiyah saçları ile çarpıcı bir figür, kötü bir konuşmacı ancak misyon adamı olmanın çekiciliğine sahip. Kıbrıs orijinli olmaktan utandığı söyleniyor.”
İSLAMİ SİYASET NECMETTİN ERBAKAN
“Dış görünümü iri-yarı ve renkli. Demirel’le kurduğu koalisyonda kendi metotlarını uygulamak konusundaki ısrarı ve diğer koalisyon üyelerine ödün vermeyi reddetmesi, hükümetin birliğinin bozulması ve daha sonra seçim kaybetmesinde rol oynayan en önemli faktörlerden biriydi... İslami siyaset platformunda oturuyor.
Milliyetçi duygulara hitap ediyor. Küçük esnaf ve sanatkârın büyük iş gruplarına karşı korumacılığı üzerine söylem geliştirdi, ancak hesaplı çıkarcılığı ve dürüstlükten uzak tavrı, onun yaygın biçimde hafife alınmasına yol açıyor.”
Kolay sinirleniyor RAUF DENKTAŞ
“Aşağılık kompleksiyle malul. Bu problemi onu sık sık duygusallaştırıyor ve kolay sinirlenir hale getiriyor. Sık sık yanlış anlaşıldığı ve küçük görüldüğü duygusuna kapılıyor. Bu duygunun esiri olmadığı zamanlarda ise aslında gayet çekici bir kişilik ve rahatladığında çocuksu bir espri anlayışına sahip.”
UFAK TEFEK, YUVARLAK TURGUT ÖZAL
“Özal’ın büyük gücü 1979/80 döneminde Demirel hükümeti içindeki pek çok bakanın kıskançlığına yol açtı.
1980’de Evren tarafından tutulmaya devam etti. Demirel hükümetinin bir devamı niteliğindeki ekonomi politikalarının yönetimini sürdürdü. Kardeşi Korkut Özal da MSP’nin parlamento grubunun ılımlı kanadında rol alıyor. Evli 3 çocuklu olan Özal ufak tefek, yuvarlak ve dost tavırlı biri. İyi bir dinleyici ve konuşmacı, bu nitelikleri ile dinleyenlerin dikkatini üzerinde toplayabiliyor.”
ETKİLİ KONUŞMACI DOĞU PERİNÇEK
“Etkili bir konuşmacı ve müthiş bir cesarete sahip. Batı Avrupa’ya karşı dostça bir tavır içinde.”
Tahmin edilemez SAKIP SABANCI
“Büyük servetine rağmen hâlâ belirgin bir Anadolu aksanıyla konuşuyor. Tahmin edilmesi güç bir milyoner!”
İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth, bir Ankara gezisinde Cemal Gürsel’le..
Kraliçe, Menderes için mektup yazmış
Büyükelçilikten gönderilen telgraflarda 1960 ve 1971 müdaheleleri anlatılırken ilginç bir anekdota da değiniliyor.
“1960 darbesi teorik olarak diktatörlüğü yıkmak ve demokrasi getirmek adına yapılmıştı. Ancak bu darbenin nihai sonucu anarşi oldu. Bu dönemde İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth, Cemal Gürsel’e bir mektup gönderip Menderes’in affedilmesini istemiş, ancak bu istek geri çevrilmişti.”
12 EYLÜL İZLENİMLERİ
Kadiköy’de bayram havası
İngiltere’nin Ankara Büyükelçiliği görevlileri 12 Eylül’ü takip eden günlerde de merkezlerine gönderdikleri bilgi notlarında Türkiye’deki ortamı tarif ettiler. Darbeye giden günlerdeki önemli olaylar arasında Abdi ipekçi ve Nihat Erim cinayetlerini gösteren İngiliz arşiv belgeleri, bütün bunlara rağmen Türk halkının korkudan felç olmuş bir görüntü içinde olmadığına dikkat çekti. 80 darbesi yapıldıktan sonra halkta büyük bir rahatlamanın göze çarptığı, insanların 12 Eylül sabahı mutlu göründükleri, işçiden özel sektör patronlarına kadar herkesin umutlu olduğuna dikkat çekildi.
Halk parasını çekmedi
Darbe ile birlikte Kadıköy’de bir bayram görüntüsü yaşandığı kaydedien belgelerde 12 Eylül’den sonraki ilk iş günü olan 15 Eylül sabahı Türkiye’deki bankalardan hiç mevduat kaçmadığı aksine mevduat sahiplerinin daha çok para yatırdığı hatırlatıldı. Bunun temel sebebi olarak da Orgeneral Kenan Evren’in güven verici ve inanılır tavrı gösterildi.
‘Çıkarlarımıza aykırı değil’
İngiliz arşiv belgelerinde 12 Eylül darbesi ile ilgili notların bir bölümünde, Türkiyede çok partili demokrasinin 30 yaşında olduğuna işaret edilirken, kabaca bir hesapla 1950’den itibaren her 10 yılda bir demokratik sistemi yeniden rayına oturtmak gerekçesiyle askeri müdahalelerin yapıldığı hatırlatıldı. 1980’e kadar yapılan her darbeden sonra askerin sözünü tuttuğu kaydedilen belgelerde “bu döngü Türkiye’nin demokratik olgunluğa ulaşmasının kaçınılmaz bir parçası olabilir” yorumu yapıldı. Her milletin kendi özel demokratik gelenekleri içinde sistemini işlettiğine dikkat çekilen belgede, Türkler’in de sistemlerini işletme kabiliyetlerine güvendikleri belirtildi. Belgelerde, “Şimdiki darbe İngiltere’nin çıkarlarına herhangi bir zarar vermiyor ve bence yeni rejime sempati ve anlayışla yaklaşmamız, yönetime ekonomik ve siyasi istikrar yönünde yardımcı olmamız doğru olur” denildi.
Demirel: Benim yaptıklarımı devam ettiriyorlar
Belgelerde darbeden sonra AP eski genel Başkanı ve eski Başbakan Süleyman Demirel’in Fuat Süren ile yaptığı görüşmede “Benim yaptıklarımı devam ettiriyorlar ve aynen benim olmam halinde yapacaklarımı yapıyorlar” dediği belirtildi. Raporu yazan dışişleri görevlisi bu sözlerin samimiyetine inandığını da not etti.
MHP: ‘Ecevit komünist devrim yapmak istiyor’
Belgelerde siyasi partilerle ilgili değerlendirme raporları da yer aldı. 14 Mart 1980 tarihli bir yazışmada MHP’li Gün Sazak’ın isteğiyle yapılan bir toplantının içeriğine yer verildi. İngiliz büyükelçilik görevlisi, Sazak’ın kendisine MHP ve ordunun Türkiye’de komünist bir devrimin önündeki tek engel olduğunu, Ecevit ve yandaşlarının bunun hazırlığı içinde bulunduğunu söylediğini not etti.
Aynı görevli Sazak’ın İngilizler’den ABD ve CIA’nın Türkiye’deki sol gruplara verdiği destek konusunda yardım istediğini de yazdı. Görevli “Bu görüşmeden Sazak’ın Mao’cu grupların büyükelçilik kokteyllerine kendilerinden daha çok davet edilmelerinden kırgınlık duyduğu izlemini aldım” dedi. (Milliyet)