Darülaceze, şefkat ve dua kapısı….

Darülaceze Müessese Müdürü Gazeteci Yazar Nevzat Bayhan, Beyaz TV’de yayınlanan Huzur-u Muhabbet programına konuk oldu.

Darülaceze Müessesesi’nin, bir rahmet kapısı, şefkat kapısı, bereket kapsısı, aynı zamanda dua kapısı olduğunu söyleyen Bayhan, 117 yıl önce kurulmuş olan Darülaceze Müessesesi’nin bizlere vermiş olduğu mesajı iyi okumak gerektiğini, bu müessesenin sosyal devlet olmanın en ulvi göstergesi olduğunu, orada yaşayan kimsesiz sakinleri huzur içinde görmenin de bir haz olduğunu ifade etti.

Bayhan, Darülaceze Müessesesi’nin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na bağlanmasıyla Bakanımız Sn. Fatma Şahin'in yakın ilgisine vesile olduğunu, bu ilginin kurumu çok güzel bir noktaya taşımakta olduğunu, tarihi arka planına bakıldığında buranın şefkat ve hoşgörü merkezi olduğunu, bunun böyle algılanması ve böyle görülmesi gerektiğini söyledi.

Bayhan: “Kökleri şanlı geçmişimize uzanan bu şefkat çınarının anlamlı ve huzur veren gölgesinde barınanlar; kimimizin ablası,kimimizin, teyzesi, kimimizin dedesi, ninesi mesabesindedir. Bu dua kaynaklarımızın yanısıra 0-6 yaş arası bebeklerimiz ve çocuklarımız var. Dünyayı hana benzetirsek, Darülaceze adını verdiğimiz bu hanın kapısından henüz girmiş olanlarda var, orada mesafe kat etmiş olanlar da var. Sevgi ve hoşgörü merkezi olan, gökkuşağını andıran bu kurumda hayatın bütün renklerini müşahede etmek mümkün.”dedi.

Darülaceze Müessesesi’nin 24 saat çalışan bir kurum olduğuna dikkat çeken Bayhan, buranın sürekli bir yaşam alanı, Cennet mekân Şefkat padişahı Abdülhamid Han zamanında bütün zorluklara rağmen açılan bir müessese olduğunu, Müslümanlar ve gayrimüslimlerin aynı kapıdan girerek, aynı bahçenin içinde cami, kilise ve sinagogla bir hoşgörü medeniyetinin simgesi olduğunu, bu gün bile dünyanın bu hoşgörü tablosuna muhtaç olduğunu ifade etti.

Bayhan, Bizlere miras ve emanet bırakılan bu kurumun çağın çok ilerisinde hizmet vermesi için hayırsever insanlarımızın maddi ve manevi katkılarına ihtiyaç olduğunu, birçok insanımızın birçok imkânlara sahip olduğunu bunun bir vatandaş olarak kendisine gurur verdiğini ancak bu imkânların da paylaşıldıkça ziyadeleştiğini, bunun aynı zamanda şükrünün ifa edilmesi olduğunu, Ramazan’ın da himmetlerin coştuğu zaman olduğunu, bu fırsatın kaçırılmaması gerektiğini söyledi.

Sözlerini, “iftar sofraları, bereket sofları, irfan sofralarıdır. İnsanların ekranlarla akraba olup birbirlerini unuttukları bir süreçte toplumsal bağımızın güçlenmesi adına geleceğimize büyük katkı sağlamaktadır. Ramazanın kendi ruhundaki, dayanışma, paylaşma, kaynaşmanın toplum zemininde en derinden yaygın bir şekilde hissedildiği dönemdir.”diyerek tamamladı.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yaşam Haberleri