HowStuffWorks isimli sitede yer alan habere göre, ağzınızda 10 binden fazla tat tomurcuğuyla dünyaya geliyorsunuz ve bunların çoğu dilinizin yüzeyinde bulunuyor. Bu tat tomurcukları, papillanın içine yerleşmiştir. Bu tomurcukların içinde tatlı, tuzlu, ekşi, acı ya da baharatlı gibi tatları belirleyen ve bu bilgiyi beyne gönderen reseptörlerle 50-100 tat hücresi var. Yaşlandıkça daha az sayıda tat tomurcuğuna sahip olursunuz ve tatlara karşı daha az hassas oluyoruz. Bu nedenle, çocukken damak tadımıza ters gelen brokolideki acılık, yetişkinlik döneminde beyne o kadar güçlü sinyaller göndermiyor. Ayrıca, bilim adamları bazı çocukların sebzeler gibi belirli gıdalardaki acılığa genetik yatkınlık göstererek bu yiyecekleri sevmediklerini buldular. Fakat bu hassas çeşnicilerin asla tekrar brokoli yemeyeceği anlamına gelmiyor. Tat, sadece dil üzerindeki küçük tomurcuklara bağlı değil. Koku, şekil, sıcaklık ve hatta psikoloji kesin yiyeceklerle alakalı olabiliyor. Peki, damak tadınızın hassaslığını geliştirmek için neler yapmalısınız? 1. İlaç dolabınızı kontrol edin: Yeni bir ilaca başladığınızda yediklerinizin tadını alamayabilirsiniz. Bu ilaçların yaygın bir yan etkisidir. Klinik çalışmalar reçeteyle verilen 250'den fazla ilacın tat duyusunu değiştirdiğini belirlediler. Kemoterapi ve radyasyon gibi kanser tedavileri ise tat ve koku almanıza yardımcı reseptör hücreleri öldürüyor. Bazı insanlar, bilhassa yaşlılar günde yaklaşık yarım düzine ilaç içiyor. Bu durum iştahı ve tat almayı azaltıyor. Oysa, araştırmacılar, bu etkiye sahip bazı ilaçları (antidepresanlar, antikonvülsan, antihistaminler, anti-inflamatuarlar, astım ilaçları, kas gevşeticiler ve yüksek kolesterol ilaçları) açığa çıkaramadılar. Doktorunuza ilaçların alternatiflerini sorun ya da daha düşük dozda ilaç isteyin. Eğer tat alma hissiniz azalırsa, beslenmenize baharatlı ve daha güçlü malzemeler eklemeyi deneyin. Yiyeceklerinizin tadını artırmak için güneşte kurutulmuş domates, tatlandırılmış sirke, yoğunlaştırılmış meyve sosları, vanilya özü ve narenciye suları ekleyin. 2. Tuz ve şekeri sınırlayın: Birçok Amerikalı günde önerilen miktarın iki katından fazla tuz tüketiyor. Bu da kalp krizi ve felce yol açan yüksek kan basıncı gibi sağlık problemlerini beraberinde getiriyor. Yetişkin bir insanın günde 1,500 miligramdan fazla tuza ihtiyacı yoktur. Ancak, işlenmiş gıdalarla birlikte Amerikalılar günde 2 bin ile 8 bin miligram tuz tüketiyor. Şeker de aynı şekilde tat alma hissinizi etkiliyor. Kullandığınız daha fazla şeker ya da tuz tat alma tomurcuklarınızı harekete geçiriyor ve yiyeceklerdeki ince lezzetleri fark etme yeteneğinizi azaltıyor. Bu nedenle, yemeğin tadını artırmak için daha fazla şeker ya da tuz ekliyorsunuz. Öncelikle tuz ve şeker tüketiminizi sınırlandırın. Bu şekilde yiyeceklerin tadını tekrar almaya başladığınızı fark edeceksiniz. 3. Yeni yiyecekler deneyin: Damak tadınızı geliştirmek istiyorsanız, yiyeceklerdeki renk, şekil ve lezzet çeşitliliğini artırmalısınız. Her zaman aynı yiyecekleri yemek, tatları ayırt etme yeteneğinizi donuklaştırıyor. Yeni yiyecekler ve baharatlar denemek, yeni lezzetler ve kokular oluşturur. Bir parça Brüksel lahanası acılığını tadınca ve sonra bir kepçe fırında patates ve bir parça lezzetli et yediğinizde, beyin lezzetler arasındaki farkı ayırt etmede ve alınan bilgiyi güvenilir tutmak için daha çok çalışıyor. 4. Özenli yemek yiyin: Televizyon önünde, arabada, sıranızda, toplantılarda ya da yolda yemek yediğinizi kabul edin. Özenli yemek yemek, yediğiniz yemeklerdeki farklı lezzet ve dokuları öğretir. Ayrıca, şişkinliğin, gazın ve kabızlığın azalmasına yardımcı olur. Beynimiz yemek zamanını ayarladığında sindirim süreci besinleri parçalamada yüzde 30-40 daha az etkili olur. Yavaş yediğinizde, daha derin nefes alırsınız, burnunuzun üst bölümüne daha fazla molekül sürüklenir. Bu da beyninizdeki tat merkezlerine daha fazla uyarı gönderir. Bir dilim elma yiyerek başlayın. Bir dilim elmayı ağzınıza alın ve gözlerini kapatın, elmanın dokusuna, tadına, sıcaklığına odaklanın. 5. Sigarayı bırakın: 1945'li yıllardan beri bilim adamları sigara içmenin kişinin tat alma yeteneğini azalttığını söylüyorlar. 2007 yılındaki çalışmada, Monell Kimyasal Hisler Merkezi'ndeki araştırmacılar, sigara içen kadınların içmeyenlere oranla tatlı yiyeceklerin tadını daha az aldıklarını buldular. Yiyecekler ağzınıza girdiğinde, tükürük dilinizin üzerindeki tat reseptör hücrelerine giden serbest molekülleri parçalamaya yardım ediyor. Sigara içtiğinizde, nikotin tatla ilişkili beyin bölgesindeki sinir aktivitesini bastırıyor. Sigaradaki kimyasal bileşenler, koku ve tat alma duyunuza zarar veriyor. Nikotinin acı tadı duyularınızı alt üst ediyor. Sigara içenler yiyeceklerin tadını almak için daha fazla tuz ve şeker serpiyorlar. Ayrıca, sigara içmek şeker ve yüksek kan basıncı gibi sağlık problemlerine yol açabiliyor. İyi haber ise tat alma sürecinin tersine dönmesidir. Çünkü tat tomurcukları ve koklama duyusuyla ilgili hücreler yaklaşık her 10 günde yeniden üretiliyor. Eğer sigarayı bırakırsanız, sadece birkaç gün içinde tat ve koku alma duyunuzun arttığını fark edersiniz.