Başbakan Tayyip Erdoğan, İmam Hatip Liseleri Mezunları ve Mensupları Derneği (ÖNDER) tarafından düzenlenen 6. İmam-Hatipliler Kurultayı'na katıldı. Konuşmasında "İmam hatip lisesi mezunu olmayı hayatım boyunca büyük bir gurur vesilesi olarak yüreğimde taşıdım" dedi.
Cumhuriyet yazarı Şükran Somer, Erdoğan'ın sözlerinden yola çıkarak tepki çekecek bir yazı yazdı. Somer, "Dünyada papaz eğitimi alıp başbakan olan kimse yok ama bizde var" dedi.
İMAM HATİPLİLİK ÜZERİNDEN SİYASET
Başbakan Erdoğan bunu ilk yapmıyor; kendince uygun gördüğü her yerde , her zaman imam hatip kökenli olmaktan övünç duyduğunun altını çiziyor. Onunla yetinmiyor, imam hatip okulu çıkışlı olmanın bir ayrıcalık olduğunun altını çizerek, bu okullardan mezun olanların yargıç, doktor, siyasetçi, hariciyeci.. Akla gelen her meslekten olma yarışı içinde olmalarının ülkemiz geleceği için çok yararlı bir gelişme olacağı anlamına gelen görüşler ortaya atıyor. İmam hatiplilik üzerinden siyaset yapmaktan hiç geri durmuyor.
DÜNYADA PAPAZ OLMUŞ BAŞBAKAN BİLMİYORUM
Sizi bilmem ama ben dünyada önce papaz olmak üzere eğitim alıp sonra siyaseti seçmiş ve başbakan olmuş bir kişi bilmiyorum. Varsa da başbakan olmanın gerekleri ile papaz olmanın gerekleri arasında bir ilişki kurmadığından , ya da papaz okulu çıkışlı kimliği ile siyaset yapmaya kalkışmadığından duyulmamıştır. Zaten hangi eğitimi alırsanız alın, her meslekten insanın sonradan siyasetçi olma hakkı kutsal olduğuna göre, siyasetçilerin asıl eğitim aldıkları mesleklerle övünmeleri çok da gündemde değildir.
Hele de söz konusu eğitim alanı doğrudan inanç alanına dönük meslek eğitimi ise, demokrasilerde din üzerinden siyaset yapmanın yeri olamayacağına göre, siyasetçinin papaz okulu çıkışlı olması ile övünmesi akla bile gelmez.
PAPAZLARIN İMAMLARIN BAŞKA MESLEKLERE GEÇMESİ OLAĞAN DEĞİLDİR
Bilebildiğim kadarı ile de bırakınız başbakan olmayı, en sıradan görevleri de kapsar biçimde, siyasilerin asıl eğitim alanları meslekleri üzerinden araştırma yapılsa, dini eğitim almış olanların hem rakamsal hem de oransal en düşük ölçeklerde kaldıkları tartışılmazdır. Çünkü inanç alanında hizmet etmek üzere eğitim almış insanların, papazların, imamların.. Sonradan başka mesleklere geçmek istemeleri olağan bir durum değildir.
Din adamlığını seçmek, insanlara inançlarına dönük hizmet etmek.. Bir anlamda başka profesyonel mesleklerden , dünya işlerinden uzak durmak demektir.
ÇARPIK VE SAKINCALI EĞİTİMİN BELGESİ
Özetle Başbakan Erdoğan’ın sürekli kendisini örnek göstererek imam hatiplilik üzerinden söze girmesi, din üzerinden siyaset yapmanın çok tipik, haksız bir göstergesi. Hele imam olmayı amaç edinmemiş gençlere imam hatiplerde okumalarını, sonrada yaşamın tüm alanlarındaki mesleklere yönelmelerini önermesi, yaşam gerçeklerine uymanın ötesinde, hak arayışının değil, çarpık, çok sakıncalı bir eğitim anlayışının belgesi. Ne garip bir çelişkidir ki, kendi Milli Eğitim Bakanlığı’nın haber olarak duyurulan son arayışlarından birinde bile, üniversiteye giriş, hazırlığın olağan okullarının olması gerektiği gibi normal liseler olduğu ön görülerek, bu okullarda başarısız olanların meslek okullarına yönlendirilmeleri gündeme getirilmiştir.
KENDİ ALANLARI ÖNCELİKLİ OLACAK
Aslında meslek okulları, donanım, uzman öğretmen gibi gerekçelerler kamuya maliyetleri daha yüksek okullardır. Ancak lise öğrenimi sonunda kişiye meslek kazandırmış olmak gibi önemli, toplumsal işlevleri vardır. Yükseköğrenime geçişte, bu okullardan elbette kendi alanları öncelikli olacaktır. Tabii ki sonradan yanlış seçim yaptıklarını düşünenler, meslek değiştirmek isteyenlerin önleri kesin kapatılmaz; fark derslerini vermek, yeterli puan için özel çaba gösterme bağlantılı geçiş hakları her ülkenin kendi eğitim sistemi içinde farklılıklar gösterir.
Genel doğru, üniversite hazırlık eğitiminin, klasik okullar, yüksek öğrenim için gerekli genel alt eğitim donanımlı olmasıdır. Zengin kuzey dünyasının demokrasileri dahi, kitlesel olarak meslek okullu çıkışlıların yükseköğrenim görmelerini ön göremezler. Verimlilik , kaçınılmaz mesleğe hazırlayan okullar ile üniversiteye hazırlayanlar arasında farklılaştırmayı öngörür…
DİNİ EĞİTİM ALMIŞ SİYASETÇİ PEK GÖREMEZSİNİZ
Bizde siyasal İslam üzerinden siyaset yapalar, Türkiye’nin imam gereksinimini katlayan sayılarla imam hatip okulları çıkışlılarını patlatırlarken, küçük yaşlardan inanç eğitimi almış kişileri pozitif bilimlere, siyaset dahil tüm mesleklere yönlendirerek inancın egemen olduğu bir kültürle ülkeye egemen olmanın yollarını açmışlardır.Şeriatla yönetilen diktatörlüklerin biçimsel parlamentolarına örnek almazsak, gerçek demokrasilerde önce dini eğitim almış, sonra siyasetçi olmuş kişileri pek göremezsiniz. Hele AKP milletvekilliği , kamu kadrolaşması dağılım tablosunun bir benzeri söz konusu değildir.
İMAMLAR KAMUYA GEÇİRİLİYOR
AKP iktidarları,Erdoğan hükümetleri öğretmenlik kadrolarında bile yüz binlerce sözleşmeli , 4-C benzeri, tümden yasalara karşı hile yollu , saat ücretli dışarıdan insan çalıştırırken, en büyük bütçeler, en yüksek sayılarla memur olarak imamları atamaktadır. Sonra da memur güvencesine alınmış imamlar yatay geçişlerle başka kamu kuruluşlarına aktarılmaktalar… İmam hatip okulları imam hatiplilik din üzerinden siyasetin en etkin araçları, silahlarının başında gelmektedir…Özü ile insan hakları, demokrasiye aykırı din üzerinden siyaset yapmanın en etkin araçlarından biridir…
PAPAZ KAÇ BAŞBAKAN VAR
Sayın Başbakan açıklasınlar, demokrasinin geçerli olduğu bir başka İslam ülkesi olamadığına göre demokrasinin geçerli, başka dinlerin çoğunlukta olduğu ülkelerde, papaz ya da başka din okullarından çıkmış kaç başbakan, siyasetçi vardır?