ANKARA (AA) - Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Biz mayası şiirle yoğrulmuş bir milletiz. Bin yıllar öncesinden günümüze ulaşan destanlarımız, milli karakterimizin teşekkülünde çok önemli bir yer tutar. Anadolu toprakları şairleri sultan, sultanları şair kılan, kudretin kelamdan ve kalemden neşet ettiği bereketli topraklardır." dedi.
Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen İstiklal Marşı'nın Kabulünün 100. Yılı ve Mehmet Akif Ersoy'u Anma Programı'nda konuştu.
Kültür, sanat, edebiyat ve ilim dünyasından davetlileri en kalbi duygularıyla selamladığını belirten Erdoğan, "Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne, 15 Temmuz gecesi gazilik payesiyle şereflenen bu mekana hepiniz hoş geldiniz. Sizleri milletin evinde ağırlamaktan büyük bir bahtiyarlık duyuyorum. Ülkemiz, Milli Mücadele tarihimiz ve millet olma şuurumuz açısından son derece anlamlı bu yıl dönümü vesilesiyle bizleri bir araya getiren herkese teşekkür ediyorum." dedi.
Davetlerine icabet ederek Mehmet Akif'in aziz hatırasına sahip çıktıkları için konuklara şükranlarını sunan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Soğuk bir kış gününde gençlerin omuzlarında ebediyete uğurladığımız Mehmet Akif Ersoy'u bir kez daha rahmetle hürmetle yad ediyorum. Milli şairimizin ruhu şad, makamı ali, mekanı inşallah cennet olsun. Bu vesile ile merhum Mehmet Akif'in 'şanları Bedr'in arslanlarına eş' dediği Çanakkale şehitlerimize, İstiklal Harbi'mizde göğüslerini siper ederek yurdumuza alçakları uğratmayan tüm kahramanlarımıza, Kıbrıs Barış Harekatı'nı zafere taşıyan Mehmetçiklere, Mücahitlere, direniş erlerine, 15 Temmuz gecesi çıplak elleriyle FETÖ'cü hainlerin hayasız akınlarını durduran milli irade sevdalılarına, terör örgütlerine karşı yurt içinde ve yurt dışında destan yazan güvenlik görevlilerimizin, kahraman ordumuzun her bir ferdine Allah'tan rahmet niyaz ediyorum. Gazilerimize şükranlarımızı sunuyor, hayatta olanlara sağlık ve afiyet diliyorum. Mevlam bizleri şehitlerimizin kutlu yolundan, gazilerin yoldaşlığında ayırmasın diyorum."
- "Destanlarımız, milli karakterimizin teşekkülünde çok önemli bir yer tutar"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Biz mayası şiirle yoğrulmuş bir milletiz. Bin yıllar öncesinden günümüze ulaşan destanlarımız, milli karakterimizin teşekkülünde çok önemli bir yer tutar. Anadolu toprakları şairleri sultan, sultanları şair kılan, kudretin kelamdan ve kalemden neşet ettiği bereketli topraklardır. Bu topraklar Yunus Emre, Hacı Bayram, Fuzuli, Nedim, Nabi, Erzurumlu Emrah, Baki, Şeyh Galip, Nef'i, Süleyman Çelebi, Yahya Kemal gibi nice söz üstadını yetiştirerek tüm insanlığa armağan etmiştir.
Edebiyatın incelikleri döneme göre farklılıklar arz etse de onlar aynı kaynaktan beslendikleri için hep aynı manayı dile getirmişlerdir. Mısralarında bazen aşkı, bazen hüznü, bazen birliği, kardeşliği, vatan sevgisini dile getiren bu köklü geleneğin geçtiğimiz yüzyıldaki en güçlü temsilcisi hiç şüphesiz Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy'dur. 'Hayal ile yoktur alışverişim, ne gördüysen onu söylemişim' diyen Mehmet Akif kadar hayatı şiirine şiiri de hayatına aksetmiş pek az şair bulunur."
- "İstiklal Şairi sıfatını ziyadesiyle hak etmiş bir anıt insandır"
Mehmet Akif'in inandığı gibi yaşadığı, çilesini çekmediği hiçbir fikre, gönül imbiğinde damıtmadığı hiçbir düşünceye eserlerinde yer vermediğini vurgulayan Erdoğan, "O eserleri, vaazları, makaleleri, mücadeleci kişiliği ile milletimizin kalbinde taht kurmuş bir karakter abidesidir. Akif yaşayışıyla duruşuyla İstiklal Şairi sıfatını ziyadesiyle hak etmiş bir anıt insandır. Ne merhum Mehmet Akif'te ne de millette mevcut olmayan hiçbir duygu, hiçbir haslet İstiklal Marşı'na girmemiştir. Akif ülkemizde halen sıkça rastladığımız müstemleke aydınına karşı bu toprakların sesi, soluğu olmuş, sembol bir şahsiyettir." diye konuştu.
Cenap Şahabettin'in Mehmet Akif için "Hiç kimse Akif kadar saf ve şeffaf bir billur-i beyan içinde menazır-ı milliyeti teşhir etmemiştir.' sözünü aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İşgal ordularının Anadolu'da cirit attığı karanlık günlerde koltuğunun altında Sebilürreşad dergisinin klişeleri ile şehir şehir dolaşan Akif, milletimizi kıyama çağıran bir milli mücadele önderidir." dedi.
Mehmet Akif'in, Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından Milli Mücadele'ye katılmaya çağrılan ilk şair olduğunu hatırlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Kendisi, Gazi'nin davetine anında icabet etmiş, çoğu zaman yürüyerek İstiklal Harbi'mizin manevi cephesini oluşturmak üzere Ankara'ya gelmiştir. Merhum Akif'in Milli Mücadele'de dönemin yakın dostu Eşref Edip bakınız nasıl anlatıyor: 'Tam bir asker hatta kumandan elde mavzer belde fişek başta kefiye. Hecin üstünde bir şahin gibi ucu bucağı olmayan çölleri yarıp gidiyor.' Evet, İstiklal Marşı'mıza can veren Mehmet Akif işte böyle bir nefestir. Akif gerektiğinde kalemiyle gerektiğinde selamıyla gerektiğinde de mavzeriyle vatanını savunan istiklal aşığı bir insandır.
O, tahkikata uğradığı, eserleri toplatıldığı, yoklukla boğuştuğu dönemlerde bile arkadaşlarına 'Memlekete hizmet edin' tavsiyesinde bulunan hakiki bir vatanseverdir. Yıllarca Mısır'da yoksulluk içinde, gönüllü sürgün yaşadığı halde ülkesine ve milletine hiçbir zaman küsmemiştir. Akif'e göre kendisine ne yapılırsa yapılsın umudun, kurtuluşun, diriliş ruhunun membası burasıdır, yani Türkiye'dir. Mehmet Akif, milleti millet yapan değerlerin muhafazasını milleti muhafaza etmenin yegane yolu olarak görür. Kendisi insani hasletler bakımından da müstesna bir şahsiyettir. Cömerttir, fakir ve yoksullara karşı hassasiyeti üst düzeydedir. İstiklal Marşı dolayısıyla kendisine zorla verilen ödülü, giyecek bir paltosu dahi olmadığı halde Darül Mesai'ye bağışlamıştır."
- "Doğru bildiğini söylemekten hiç çekinmemiştir"
Mehmet Akif'in cesur birisi olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Haksızlıklar karşısında dili bağlı durmayı kendine yediremez. 'Şudur benim cihanda en beğendiğim meslek, sözüm odun gibi olsun hakikat olsun tek.' diyerek doğru bildiğini söylemekten hiç çekinmemiştir. Dürüsttür, verdiği sözü adeta ölümüne yerine getirmeye çalışır. Yakın arkadaşlarından Kandilli Rasathanesi'nin kurucusu Fatin Gökmen Milli Şair'imizin bu özelliğini şöyle tarif ediyor: 'Bir gün Mehmet Akif ile öğlen yemeğini bende yemeyi, sonra da oturup sohbet etmeyi kararlaştırdık. O gün öyle yağmurlu, fırtınalı bir hava oldu ki her taraf sele boğuldu. 'Akif bu havada gelemez, imkanı yok' diye düşündüm. Yakın komşulardan birine gittim. Eve döndüğümde ne işiteyim? Mehmet Akif Bey sırılsıklam bir vaziyette gelmiş, beni bulamayınca evdekilerin bütün ısrarlarına rağmen içeri girmemiş, selam söyleyin demiş ve o yağmurlu havada dönmüş, gitmiş. Ertesi gün kendisinden özür dilemek istedim. Bunun üzerine Mehmet Akif 'Bir söz ya ölüm veya ona yakın bir felaketle yerine getirilmezse mazur görülebilir.' dedi ve benimle 6 ay dargın kaldı."
(Sürecek)