Abdülkadir Aksu'nun haber yorumu
Güneydoğu'da halen medresesinde talebe yetiştiren bir alim, talebelerini etrafına topluyor ve şehre cüppe ve sarıkla gitmemeleri konusunda uyarıyor.
Bir başka yerde ise, bir medrese hocası uyarmasına rağmen, şehre cüppe ve sarıkla gitmeye devam eden bir imamı, medresesinden çıkarıyor, o şekilde gezemeyeceği büyük şehirlerden birine gönderiyor.
Bir anlamda medreseden sürgün ediyor.
Bu dikkat niye?
Başörtüsü sorununun çözümü için harekete geçildiği sırada bazı kesimler olağanüstü dikkatli hareket etmeye çalışıyorlar.
Bunlar başörtüsü zulmünü yaşamış ve yüreğinin derinliklerinde hissetmiş olanlar.
Sürece zarar verilmemesi için provokasyon olarak değerlendirilebilecek hareketlerden kaçınıyorlar.
Önceki gün gazetemizin manşetinde, "Cüppeli Ahmet'ten provokasyon" haberi vardı.
Bu organizasyonun davetiyesi Güneydoğu'nun, "akil adamları"na da gönderiliyor. Habere konu olan mesaj onlara da ulaşıyor.
İlk tepkileri, "Bugünlerde yapılacak şey mi?" oluyor. "Doğru bulmuyoruz" diye kanaat belirtip, katılmayacaklarını iletiyorlar.
Bunlar 28 şubat sürecinde Aczimendi gösterilerinin nelere mal olduğunu bilen, "akil adamlar"ın sergilediği bir tavır.
Üniversitelerde başörtüsü zulmünün sona ermesi için adım atıldığı bir sırada İlköğretim Okullarına başörtülü olarak girmeye çalışanlar da var.
Bu girişim en çok başörtüsü zulmünün acısını yüreğinde hissedenler tarafından tepki gördü.
Çünkü başörtüsü yasağının devam ettirilmesini isteyenler, referandumda halkımızın hak ve özgürlükler lehine ortaya koyduğu kararlılık karşısında artık "başörtüsü yasağı devam etmeli" diyemiyorlar.
Bu kez çözmek ister gibi gözüküp, çözmeme gibi bir oyunun içine girdiler. Hatta üniversitelerdeki başörtüsü sorununu çözer gibi gözükürken, kamu ve ilköğretim gibi yeni yasak alanları icat etmenin peşindeler.
Yani samimi değiller ve tuzak peşinde koşuyorlar.
Bunların aradığı fırsatı ise çocuğunu kapıp İlköğretimin kapısına koşan veliler veriyor.
Yasakçıların ekmeğine yağ sürüyorlar.
Arkasında, Hizbullah'ın yer aldığı bu girişim şimdi ikinci bir adım atmaya çalışıyor.
Diyarbakır'da on binlerce insanın katılacağı bir başörtüsü mitingi düzenlenemeye hazırlanıyorlar.
Merhum Menderes'in önünü Ticani meselesiyle kesmişlerdi. 12 Eylül'e gidilen süreçte Konya mitingi büyük zarar verdi.
28 şubat sürecinde Aczimendiler, Ali Kalkancılar ve Müslüm Gündüz'le dine ve dindarlara büyük zarar verdiler.
Bu kez aynı oyunun aktörü bu insanlar olmamalı.
Olurlarsa karşılarında en çok dindarları bulacaklarından da şüpheleri olmasın.
Bu yeni bir ses yeni bir duruştur.
Yenisafak.com.tr