BDP, KCK'nın bir haftalık okul boykotu kararını desteklediklerini açıkladı.
Türk, Sümerpark Resepsiyon Salonu önünde çözüm sürecindeki son durum ve yeni eğitim yılının başlaması nedeniyle düzenlenen basın açıklamasında, silahların susması, Kürtlerin meşru ve tabii taleplerinin karşılanmasına yönelik başlatılan çözüm sürecini desteklediklerini belirterek, hükümetin sorumluluklarını yerine getirmesi gerektiğini söyledi.
"Kürtlerin kendi kendini idare etmesi ve Kürtçe'nin resmi dil olarak kabul edilmesi süreçten bağımsız olarak değerlendirilmelidir. Çünkü bu talepler tabii ve uluslar arası hukuktan kaynaklı, Kürtlerin millet olmaktan kaynaklı haklarıdır, pazarlık konusu yapılamaz" diyen Türk, PKK'nın daha önce aldığı ateşkes kararını ve bu karara bağlılığının devamını önemsediklerini belirtti. Türk, konuşmasını şöyle sürdürdü: "PKK'nın sınır dışına çıkmayı durdurması sürecin bittiğini değil, tıkanıklığı gösterir. Türkiye devletinin vatandaşları olan bu kişilerin çözüm süreciyle beraber sosyal ve isteyenlerinin siyasal hayata katılması gerekir. Bunun için acil olarak kanuni bir düzenlemenin yapılması elzemdir.
Öcalan'ın bu süreçteki rolü göz önüne alınarak sürecin sağlıklı ilerleyebilmesi için sürece katılımı, kamuoyu ve halkla iletişimi önündeki engellerin kaldırılması gereklidir. KCK tutuklularının derhal serbest bırakılması, çözüme katkı sunacak hususlardan biri de yüzde 10 seçim barajının kaldırılmasıdır." Ana dilde eğitimin mutlaka gündeme gelmesi ve hükümetin bu konuda olumsuz beyanatlardan kaçınması gerektiğine dikkati çeken Türk, "Bu temelde Kürt halkının temel talebi olan ana dilde eğitim talebinin gündemleşmesi için yapılacak bir haftalık eğitim boykotu ve Kürtçe derslerinin her alanda işlenmesi eylemine tüm halkımızı davet ediyoruz" dedi.
OKULLARI BOYKOT KARARINI DESTEKLİYORUZ
Türk, Kuzey Kürdistan Birlik ve Çözüm Konferansı bileşenleri olarak çözüm sürecinin önündeki tıkanıklığın giderilmesi için bir an önce hükümet in adım atması çağrısında bulunurken, anadilde eğitim için okulları boykot kararını desteklediklerini bildirdi.
Batı Kürdistan'daki gelişmelere de işaret eden Türk, "Türkiye Rojava’da Kürtlerle savaşan taraflara her türlü yardımı kesmeli, bilakis Kürtleri doğal müttefik kabul etmeli " dedi. Türk, Rojava’daki siyasi parti ve oluşumlara, Suriye Kürtlerinin siyasi kazanımlarına husumetin, çözüm sürecine olumsuz etki yapacağını kaydetti.
Ahmet Türk, daha sonra hazırlanan basın metnini okudu. Kuzey Kürdistan Birlik ve Çözüm Konferansı birleşenleri olarak Türkiye devleti ile PKK arasında silahların susması, Kürdistan halkının meşru ve tabi taleplerinin karşılanmasına yönelik olarak başlatılan çözüm sürecine destek verdiklerini belirten Türk, hükümete 8 maddelik öneride bulundu.
Bildirgede yer alan başlıklar şöyle sıralandı:
“-Kürdistan halkının talebi olan ‘Anadilde Eğitim’, ‘Kürtlere ve diğer aidiyetlerin haklarına ilişkin anayasal güvence’, ‘Kürdistan halkının kendi kendini idare etmesi’ ve ‘Kürtçenin resmi dil olarak kabul edilmesi’ süreçten bağımsız olarak değerlendirilmelidir. Çünkü bu talepler tabii ve uluslararası hukuktan kaynaklı, Kürdistan halkının millet olmaktan kaynaklı haklarıdır, pazarlık konusu yapılamaz.
-PKK’nin daha önce almış olduğu ateşkes kararını ve bu karara bağlılığının devamını önemsiyor, devletin ve hükümetin gerekli adımları atmasını talep ediyoruz. PKK militanlarının Türkiye siyasi sınırları dışına çıkmasının durması sürecin bittiğini değil, tıkanıklığı gösterir. Kürdistan halkının evlatları ve Türkiye devletinin vatandaşları olan bu kişilerin çözüm süreciyle beraber sosyal ve isteyenlerinin siyasal hayata katılması gerekir. Bunun için acil olarak kanuni bir düzenlemenin yapılması elzemdir.
-Sayın Abdullah Öcalan’ın bu süreçteki rolü göz önüne alınarak sürecin sağlıklı ilerleyebilmesi için sürece katılımı, kamuoyu ve halkla iletişimi önündeki engellerin kaldırılması gereklidir.
-Sürecin anlamlı olabilmesi için; KCK tutuklularının derhal serbest bırakılması gerekir. Bunun için kanuni düzenleme gerekiyorsa onun da vakit kaybedilmeden TBMM gündemine getirilmesi gerekir.
-Siyasi açıdan önemli, çözüme katkı sunacak hususlardan biri de yüzde on seçim barajının kaldırılması ve Kürdistan’daki siyasi parti ve oluşumların kendi aidiyetleriyle siyaset yapmalarının önü açılmalıdır.
-Türkiye devleti ve hükümet, Kürdistan’ın diğer parçalarındaki hükümet ve hareketlerle iyi ilişkilere sahip olmalıdır. Bu cümleden Rojava’da Kürtlerle savaşan taraflara her türlü yardımı kesmeli, bilakis Kürtleri doğal müttefik kabul etmelidir. Rojava’daki siyasi parti ve oluşumlara ve Suriye Kürtlerinin siyasi kazanımlarına husumet, çözüm sürecine olumsuz etki yapacak, belki de temelden yürütülemez hale getirecektir.
-Türkiye’de yeni eğitim yılının başlayacağı bu günlerde ‘Anadilde Eğitim’in mutlaka gündeme gelmesi ve hükümetin bu konuda olumsuz beyanatlardan kaçınması gerekir. Bu temelde Kürt halkının temel talebi olan Anadilde eğitim talebinin gündemleşmesi için yapılacak bir haftalık eğitim boykotu ve Kürtçe derslerinin her alanda işlenmesi eylemine tüm halkımızı davet ediyoruz.
-Türkiye ve Kuzey Kürdistan’daki tüm etnik, dini, mezhebi vs. aidiyetler mahrumiyette değil, adalet ve özgürlükte eşit olmalıdırlar. Biz Kürdistani taraf olarak bunu taahhüt ediyoruz. Aynı tavrı devletten ve diğer kesimlerden de bekliyoruz.”