Hürriyet Gazetesi Genel Yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök'ün, mahkemede verdiği ifade ortalığı karıştırırken, gazeteci Emin Çölaşan da sert çıktı ve Özkök için ''Şıracının şahidi bozacı'' dedi. Çölaşan, GAZETEPORT'a yaptığı açıklamada Özkök'ün mahkemedeki ifadesinde ''Doğruları söylemediğini'' savunarak şöyle dedi:
'''Kovulduk Ey Halkım Unutma Bizi adlı kitabımla ilgili davanın duruşmasında Aydın Doğan'ın en yakın adamı olan Ertuğrul Özkök tanık olarak ifade verdi. İfadesini hayretle okudum.
Benim yazılarımın kendisi tarafından hem de hiç haber verilmeden defalarca nasıl sansür edildiğini, çıkarılan bu bölümlerde hiçbir suç unsuru bulunmadığını, biz mahkemeye bilgisayar çıktıları ile kanıtladık. Kaldı ki, benim yıllık izne çıkışımı okurlarıma bildiren yazılarımı bile sansür ettiler. Şimdi kendi yayın ilkelerinden söz ediyor ve sansür edilen bölümlerde hakaret olduğunu belirtiyor. Dahası benim kendisi ile yaptığım konuşmalarda (Sanki üzerinde bir teyp vardı ve bunları kaydetmek istiyordu izlenimini bende uyandırmıştır) diyor! Ben hayatımda hiç kimse ile yaptığım hiçbir konuşmayı karşı tarafın izni olmadıkça, yani habersizce teybe almadım. Ama Hürriyet Gazetesi bunu çeşitli zamanlarda yapmış, özellikle telefon görüşmelerini habersizce teybe almış, insanların özel mektuplarını bile habersizce görüntüleyip yayınlamıştır. ''
''TEYP OLSA AÇIKLARDIM''
Çölaşan, ''Eğer ben ikimizin arasında geçen konuşmaları teybe almış olsaydım o konuşma bantlarını mahkemeye belge olarak sunar, ya da kamuoyuna aynen açıklardım'' dedi ve şunları söyledi:
''Özkök ifadesinde diyor ki (Kaybettiği davaların tazminatını biz ödüyorduk) Elbette, dünyanın her yerinde bir gazetecinin yazı, haber ve yorumları nedeniyle kaybettiği her davanın tazminatını çalıştığı yayın kuruluşu öder. Kazandığım davaların tazminatlarını ise ben alıyormuşum! Bunun da kuralı budur. Benim davalarım, bana yazılarında ya da yayınlarında kişisel olarak hakaret eden kişilere açılmıştır. O davaların tazminatlarını elbette ki davayı açan kişi alacaktır. Aynı durum Özkök için de geçerlidir. Mahkeme tutanağına göre hakkımda 776 dava açıldığını iddia ediyor. Tamamen yalandır. Bu rakamı kanıtlamasını kendisinden bekliyorum. Dahası yine mahkeme tutanağından alıntı yapıyorum. Aynen şöyle diyor. (2001 krizi sırasında Emin Çölaşan maaşının dolara çevrilmesini istedi.) O dönemde AKP iktidarı yoktu. Ben bunların en makbul elemanıydım. Ve dahası Star, Akşam gibi bazı gazeteler ısrarla beni transfer etmek istiyordu. Benim maaşımı dolara çevirmeyi Hürriyet'ten gitmeyeyim diye Ertuğrul Özkök bana bizzat önerdi. Kabul ettim. Ve ben birkaç yıl boyunca maaşımı 15 bin 750 dolar olarak aldım. Doların değeri sabit kalmaya, hatta düşmeye başlayınca ben kendisinden maaşımın yeniden liraya döndürülmesini istedim. O da bunu kabul etti. Sonraki 3-4 yıl boyunca maaşımı 15 bin 750 dolar karşılığı lira olarak aldım. Kovulduğumda da durum böyleydi. Bu işlem yapılırken dolar kurunun en yüksek olduğu noktayı talep ettiğimi söylemektedir. Kendisi bunu kabul etmemiş! Dövizin bir tek kuru vardır. Yükseği alçağı yoktur. O günkü kur üzerinden ( sanıyorum 1.300) dolaylarında idi, maaşım lira olarak belirlendi. ''
''İŞTE BU DOĞRU''
Çölaşan, Özkök'ün prim konusundaki sözleri için de ''Hürriyet Gazetesinden bana çeşitli zamanlarda 1 milyon 500 bin dolara yakın prim verildiğini söylemektedir. Bu tamamen doğrudur. Ancak ben bu parayı ne kendim istedim, ne de kafalarına silah dayayarak aldım. Bu tür primleri benim dışımda alanlar arasında Ertuğrul Özkök ve başkaları da vardır. Bu süreç AKP döneminden önce olmuştur. Ayrıca dava konusu olan kitabımla uzaktan yakından ilgisi olmayan bu konuları gündeme getirmesi anlamlıdır. Eğer yüreği yeterse, Doğan grubundan kendi aldığı maaşları, primleri ve kredi kartı harcamalarını da kamuoyu önünde açıklaması gerekir''
''ASIL NEDENİ AÇIKLASINLAR''
Kitabında yazdıklarının tümünün doğru olduğunu da söyleyen Çölaşan '' Eğer doğru değilse niçin bugüne kadar aradan 14 ay geçtiği halde sustular ve bir tek kelime olsun yanıt veremediler ? Şimdi dava ile ve kitabımla uzaktan yakından ilgisi olmayan konuları akıllarınca beni yıpratmak için gündeme getiriyorlar'' dedi ve şöyle devam etti:
'' Hürriyet'ten kovulma nedenim tamamen AKP iktidarını sert bir biçimde eleştirdiğim ve bunun sonucunda patron Aydın Doğan'ın bana küsmüş olmasıdır. Bu uyarıları bana defalarca yaptılar. Şimdi inkara yeltenmeleri ayıptır. Bundan sonra ne söylerlerse hepsi boşadır. Ve kamuoyu önünde en alt düzeye inmiş olan saygınlıklarını, benim sırtımdan arttırmak çabaları bile kendilerini kurtarmayacaktır. Özkök, mahkemede bile gerçekleri söyleyemiyor. En üzücü olan, benim sırtımdan duygu sömürüsü yapmaya kalkışıyor. Ben maaşımın dolar üzerinden ödenmesini istediğim (!) zaman bana demiş ki (Eğer öyle yaparsak, 15 kişinin daha görevine son vermek zorunda kalırız) . Bu da tamamen gerçek dışıdır. Çeşitli zamanlarda kendisinin vereceği bu ifade için Ertuğrul'u (Torunları üzerine yemin etmiş) sayacağımı belirtmiştim. Ne yazık ki bir veya iki husus dışında doğruları söyleyemedi. Yaptığı bu tanıklık bana ( Şıracının şahidi bozacı) atasözünü hatırlattı. Şimdi ben kendilerine bir kez daha soruyorum. Ben niye kovuldum ? Madem AKP baskısı ve korkusu yoktu, şunu bir açıklayın da herkes öğrensin! ''