Çölaşan'ı Neden Gözden Çıkardı?

Aydın Doğan: Emin Çölaşan ben dokunulmazım, bana kimse dokunamaz diyince iş bitmişti.

Türk medyasının önemli isimlendirilen iş adamı Aydın Doğan, gazeteci Emin Çölaşan'ın gazeteden uzaklaştırılmasını; "Emin şöyle demişti; Ya ben, ya gazete yönetimi. Emin son zamanlarda 'Ben tanrı yazarım, ben dokunulmazım, bana kimse dokunamaz diyordu. Burada iş bitmiştir artık." şeklinde açıkladı.

Bursa Gazeteciler Cemiyetinin konuğu olarak bu şehre gelen Aydın Doğan, 'Aydınlarla Yüz Yüze' toplantısına katıldı. Aydın Doğan, burada bir sunum yaptı. Sunumunun ardından soruların yanıtlayan Doğan'a, Cemiyet Başkanı Nuri Kolaylı; "Vergi cezası sorunu ne oldu, çözüldü mü?" sorusunu yöneltti. Doğan, "Son zamanlarda bu sualle karşılaşıyorum, doğrusu bundan kaçmak istiyorum, ama kaçamıyorum. Bize yazılan vergi cezalarının hukuki, teknik ve ahlaki bir tarafı yoktur. Keyfi kararlar ile yazılmış şeylerdir. Yargıya intikal etmişti. Bu konu 4 büyük davadan oluşuyor, ilk davamızı kazandık. Diğerlerinin günleri belli değil bu günlerde onların da günlerinin gelmesini bekliyorum. Mahkemeler biraz geç işliyorlar." dedi.

Kendilerine yazılan 5 milyar dolar vergi cezasının dünya tarihinin en büyük ceza olduğunu anlatan Doğan, "Dünyada hiç bir gruba 5 milyar dolar vergi cezası yazılmamıştır. Bunu siyasi bir şeyle söylemek istemiyorum, ama ben haksız olduğunu kanaatindeyim." şeklinde konuştu.

"EMİN ÇÖLAŞAN YA BEN YA GAZETE DİYORDU"

Emin Çölaşan'ı niçin uzaklaştırdınız" sorusuna; bu konunun içinde bir yara olduğunu anlatan Aydın Doğan, "Ben bu konuyu geniş kitleler karşısında, televizyonlara mı çıkıp anlatayım diye bir kaç defa niyet ettim ama, hep benim arkadaşlarım, kamuoyu oluşturanlar, ailem, buna kesinlikle karşı çıktı. Sen Emin'le karşı karşıya gelip münakaşa etme dediler, ama ben burada söylemek istiyorum." şeklinde başladığı konuşmasını; "Emin'in gazeteden uzaklaştırılmasının bir kaç nedeni vardır ama en önemli nedeni, Emin şöyle demişti; Ya ben, ya gazete yönetimi. Yani ben Emin Çölaşan'a; Bak kardeşim satılık basın diyorsun, sen satılık basın söyleme, satılık Hürriyet de, ben de çıkıp satılık sensin diyim. Birkaç defa, ama o ellerini ovar, sakalını sıvazlar ve 'patron ben bizim gazeteye satılık gazete der miyim' der." şeklinde sürdürdü.

Doğan, Kendisinin ise Emin Çölaşan'a "Sen böyle diyorsun ama bana babaali puştluğu yapma, sen okurlarına diyorsun ki, 'bak ben o kadar kahramanım ki kendi patronuma bile satılmış diyorum.' Mütareke basını deme bana kardeşim, çık isim ver ben de sana cevap vereyim. 'Hayır ben size demiyorum dedi, bunu Emin ısrarla söyledi. Ben Eminle 30 yıl barebar çalıştım, hakiki dostluğumuz da vardır. Ben Emin için çok büyük mücadeleler verdim, çok büyük menfaatler şey ettim..." dediğini anlattı.

Aydın Doğan, konuşmasını; "Eminin bizden gitmesinin ana nedeni Emin son zamanlarda Ben bu gazeteyi tutsak aldım, ben istediğim gibi yönetirim siz de bana bir şey diyemezsiniz, yapamazsınız demeye başladı. Mütareke basını dedi, satılık basın dedi. Ben Kelkitliyim ve memleketime büyük bir bağlılığım vardır. Bunu bile bile Kelkit'te Atatürk düşmanlığı yapılıyor diye önüne bir resim geldi, yayınladı, yanlıştı. Bana bile sormadın dedim. 'Bana böyle geldi böyle yayınladım' dedi. Yani sözün özü, Emin'in ayrılmasında ki en önemli neden; Emin son zamanlarda 'Ben tanrı yazarım, ben dokunulmazım, bana kimse dokunamaz diyordu. Burada iş bitmiştir artır. İ. Melih, diyorsun, İ. Melih diyorsun 110 bin doları ödedim." şeklinde konuştu.

"DIŞ POLİTİKAYI BAŞARILI BULUYORUM"

"Türkiye'nin dış politikalarının nasıl buluyorsunuz?" şeklinde ki soruya da Aydın Doğan; "O iş benim işim değil aslında fazla görüş beyan edemem, ama doğrusunu isterseniz son zamanlarda başarılı da görüyorum bazı şeylerini, özellikle komşularımızla olan ilişkilerimizi, ama bu konuda fazla bir şey bilmem." şeklinde yanıt verdi.

Türkiye'de kutuplaşmalar olup olmadığı şeklinde ki soruya ise Aydın Doğan, "Malesef şunu da söylemek zorundayım. Türkiye'de bir kutuplaşma var. Bu kadar kutuplaşma hangi dönemlerde oldu pek hatırlamıyorum. Ben Halk Partiliyim, benim babam uzun yıllar CHP'nin ilçe başkanlığını yapmış. Aile olarak Halk Partisi'nden gelen bir aileyim. Ama ben 20 yaşından sonra İstanbul'a geldim isyasetle ilişkim kalmadı. Zannediyorum, 1954'den sonra Menderes döneminde kutuplaşma olmuştu ama bu kadar değildi." dedi.

Aydın Doğan, bu kutuplaşmada medyanında rolünün bulunduğunu vurgulayarak, "Maalesef birinin ak dediğine diğeri kara demek zorunda kalıyor, bunun etkisi de bundandır. Bunu önleyecekte yine siyasetçilerdir." şeklinde devam etti.

Medyanaliz Haberleri