1- Kesinlikle dayaktan kaçının. Dayak, ötesi olmayan en son başvurulabilecek bir ceza türüdür.
* 2- Yanlış yapan çocuğu uyarırken bile hatayı tenkit edin; çocuğu değil. 'Ne kötü bir çocuksun' demek yerine 'Bu çok seviyesiz bir iş' deyin.
* 3- Sürekli teşvik edin. Büyük olmaya, büyük işe teşvik edin. Teşvike cevap versin veya vermesin teşvike devam edin. Zaman zaman çocuğu ödüllendirmeyi unutmayın.
* 4- Oyunu basit görmeyin. Oyun sizin için oyun olabilir; ama onun için çok ciddidir. Oyunlarına sözlü veya fiili katılımınız olsun. Bazı işleri tek başına yapmasına izin verin. Bulaşık yıkamasına izin verin. Gerekiyorsa siz onları tekrar yıkayın ancak kendi başına bir şeyler yapmasına izin verin.
Çocuklarımızın idealleri için özel gayret gerekiyor
Çocuklarımızın ideallerini yükseltmek zorundayız. Ömer bin Abdülaziz'i, Selahaddin'i, Fatih'i bilmelidirler. Çocuklarımızın rüyalarını meşhur sporcuların, aktörlerin, şarkıcıların yerine bizim büyüklerimiz süslemelidir. Bu konuda özellikle televizyonlara karşı çok titiz ve büyük bir gayret şarttır.
Bilhassa görsel medyanın sunduğu çocuklara yönelik programlarda, çocuk için cazip olacak yönler bizim verdiklerimizden kat kat fazladır. Çocuk, bizim verdiklerimizi kerhen izlerken, onlardakini can kulağı ile izleyebilmektedir. Bu sorunun nedeni sadece, 'bizim' denebilecek malzememizin olmamasında yatmıyor. Öbürlerinin sınırı, hesabı olmamasında da yatıyor.
Onlarda caiz veya haram kavramı yoktur. Aklına geleni, hayal ettiğini yazıp çizebilmektedir. Bizim ise bir peygamberin tasvirini yapmamız, bizim için yüksek değeri bulunan zevatı tasvir etmemiz pek de kolay olmamaktadır. Bu durumda ebeveyn olarak aradaki boşluğu özel gayretlerimizle doldurmak durumundayız. Başkalarının elindeki imkânlardan da tamamen kopmamız gerekmeyebilir. İtidali yakalayıp, secici olabilirsek isimiz kolaylaşır.
Oyun, önemli bir eğitim aracı olabilir!
Kiminle oynadığını ve nelerle oynadığını bildikten sonra çocuğun oynaması en tabii haklarındandır. Hatta çocuğun gözünde oyun, yemeğinden daha değerli olabilmektedir. Sınırsız ve kontrolsüz oyun çocuğu elden çıkarabilir. Çocuğun oynamasında sakınca gördüğümüz oyunları yasaklarken, o oyunun yerini doldurmamız gerektiğini unutmamalıyız. Resulullah (sav) oyun oynayan çocukların yanından geçer, onlara selam verip gönüllerini alırdı. Enes bin Malik (ra) diyor ki: "Ben çocuklarla oynarken Resulullah (sav) yanımıza geldi. Bize selam verdi. Sonra beni çağırdı ve bir işe gönderdi" [Müslim]
Oyunda kumara alışma sürecini başlatan oyunlar velilerin gözünden kaçmamalıdır. Ayrıca bilgisayar gibi çocuğu köleleştiren eğlence araçlarını da bir program dâhilinde vermenin yollarını bulmak zorundayız.
Sabrın sonu muhakkak selamettir!
Mesela aksırınca 'elhamdülillah' deme sünnetini çocuğumuza bir iki defa söyleyip, gerekiyorsa bin defa uygulatarak alıştırabiliriz. Çocuk öğrendiği her şeyi uygulamaz. Uygulama süreci seneler alabilir. Sabretmek, bıkmamak zorundayız. Şeytana verebileceğimiz en büyük taviz; bıkkınlığımız ve umutsuzluğumuzdur. Şeytan bıkıp usanmadan, biz bıkıp usanamayız. Biz bulunduğumuz olgunluk düzeyine kaç yılda geldik, hangi olayların veya sözlerin kaç defa tekrarı bizi etkiledi de mevcut yapımızı kazandık. Bunu düşünsek kendimize iyilik etmiş oluruz.
Çocuklara öğretilmesi gerekenler
Özellikle teknolojinin yaygınlaştığı günümüzde çocuklarımıza, gelişen tekniğin tüm imkânları kullanılarak onların diline, zekâ durumlarına ve seviyelerine uygun bir anlatımla görsel eserleri hazırlamak durumundayız. Bugün hemen her yerde ulaşılabilen Kur'an'da anlatılan Peygamber aleyhisselam kıssaları bütün çocuklarımıza muhakkak bir aşı gibi verilmelidir.
Evimizde Bedir, Uhud, Hendek, Huneyn sohbetleri defalarca yapılmalıdır. O kadar ki, çocuklarımız Bedir'i, evin yakınlarındaki bir vadi zanneder hale gelmelidir. Selefin büyüklerinden gelen rivayetlerde 'çocuklara Kuran'dan bir sure öğrettikleri gibi, Resulullah (sav)'ın gazvelerini öğrettiklerini' görüyoruz.
Oyundan alıkonan çocuğun zekâsı körelir
Şu unutulmamalıdır ki; Bütün arkadaşlarında gördüğü bir aleti çocuğa yasaklamak, onun gizli işler yapmasına veya onun gözünde ebeveynin değer kaybetmesine neden olabilir. Yasak koymanın da bir kuralının ve sınırının olması gerekiyor. İmam Gazali şöyle diyor:
"Çocuk dersten çıktıktan sonra, derslerin yorgunluğunu atacağı güzel bir oyun oynamasına izin verilmelidir. Ama oynamaktan yorulacak hale gelmemelidir. Çocuk oyundan alıkonur ve sürekli ders çalışması istenirse, kalbi ölür, zekâsı körelir. Yasamaktan zevk almaz. Bir yolla dersten kurtulmaya çalışır"
"Kendi kendinize beddua etmeyin"
Çocuğa beddua etmek acizliktir. Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kendi kendinize beddua etmeyin. Çocuklarınıza beddua etmeyin. Duanın kabul edileceği bir saate rastlarsınız da duanız kabul olur" [Müslim]