NTV'de ABD dışişleri bakanı Hillary Clinton, NTV'yi değil de Cumhuriyet gazetesini ziyaret etmişcesine sorularla karşılandı. İşte NTV'den Çiğdem Anad'ın program başlar başlamaz ilk sorusu:
Çiğdem Anad: 10 yıl sonra tekrar buradasınız. First Lady olarak gelmiştiniz, şimdi Dışişleri Bakanı. 7 yıl sonra AKP iktidarıyla Türkiye nasıl değişti, gözleminiz? Özellikle bazı Amerikalı siyasetçilerin düşündüğü gibi; Türkiye ılımlı İslam cumhuriyeti kurulması yolunda mı ilerliyor yoksa başka bir yolda mı?
Hillary Clinton: Öncelikle çok teşekkür ediyorum beni davet ettiğiniz için; bugün beraber olma fırsatı verdiğiniz için. Tekrar Türkiye'yi ziyaret edebildiğim için çok mutluyum. Daha önceki ziyaretimin mükemmel bir ziyaret olduğunu hatırlıyorum. 1999'da eşimle beraber, depremden hemen sonra ülkenize gelme fırsatı bulmuştum. Ve doğrudan kendi gözlerimle Türk halkının direncini, cesaretini gözlemleme fırsatı bulmuştum. Bence Türkiye daha önce sayın Başbakan ve Dışişleri Bakanınız ile görüştüğüm gibi, demokrasi, modernite, laiklik ve İslam'ın, hepsinin birden var olabildiğini gösteren, dünya için çok sıra dışı bir örnek. Dolayısıyla ben bu konuda sadece Türkiye'nin geleceğine dair iyimser olmakla kalmıyorum, aynı zamanda ilişkilerimizin ortaklığımızın geleceğine dair de çok olumlu görüşlere sahibim. Bence Türkiye'nin kalkınma, gelişme ve reform yolundaki kendini adamış çabaları önemli; küresel lider olarak oynadığı rol de artıyor.
Pınar Kür: Yani aşk her şeyden önemli. Bundan 50 yıl kadar önce oradaki kadınların seçecekleri meslekler sınırlıydı sizin de demin söylediğiniz gibi. İşte; sekreter, hemşire, manken ve hostes gibi. Ama son 50 yılda büyük bir ilerleme oldu. Şimdi artık Amerika'da kadınlar çok ön plandalar, çok iyi işler yapıyorlar. İşte, az daha başkan olacaktınız... Türkiye'de ise maalesef tam tersi oldu. Son yıllarda kadınların toplum içindeki yeri çok geriledi. Gittikçe geri plana itiliyoruz ve sesimizin kesilmesi isteniyor. Şimdi bu tersine dönmüş duruma bakıp siz kendi tecrübelerinizden yola çıkarak biraz bize önerilerde bulunabilir misiniz?
Hillary Clinton: Ben Türk kadınlarını çok takdir ediyorum. Şu ana kadar tanıdıklarım ve yıllar içinde beraber çalıştığım Türk kadınlarını çok takdir ediyorum. Ve Türk kadınlarının birbirini desteklemesinin, her toplumda olduğu gibi, birbirini desteklemesinin ne kadar önemli olduğunun da bilincindeyim. 21. Yüzyıl'da bizim gibi demokrasilerde yaşayan bir kadın olmak ne kadar önemli... Annemin sahip olmadığı pek çok fırsata sahibiz bugün. Birbirimizi desteklemeliyiz ve bizim için doğru olan seçimleri yapabilmeliyiz. Bunu yapabilmek öylesine önemli ki, demokrasiler bize bir yaşam tarzını seçebilme hakkını veriyor. ABD'de tam zamanlı anne ve tam zamanlı eş olarak çalışanlar var. Ya da tam zamanlı iş kadını olup evlenmeyen ve çocuğu olmayanlar da var. Ama pek çok kadın benim gibi. Eşi, çocuğu ve ailesiyle işini dengeleyip elinden gelenin en iyisini yapabilmeye çalışıyor. Ama önemli olan şey, bu seçimleri yapabilmemiz. İşte biz böyleyiz, hepimiz aynı değiliz. Bize birisi çıkıp da "Sen kadınsın, böyle yapacaksın" dememeli. Hayır, ben kadınım, bir insanım; kadın olmaktan mutluyum ve önümdeki seçenekleri toplum içinde değerlendirerek var olmak istiyorum. Bence bu anlamda iki ülkenin, ABD ya da Türkiye olması arasında bir fark yok. Bu sürekli devam edegelen bir tartışma ve mücadele. Bu mücadele esasında her türlü eski fikirlerin zincirlerini kırmak, engelleri aşmak lazım ki bireyleri Tanrı'nın bahşettiği potansiyellerini kullanabilir hale gelmek yönünde tercihlerini kullansınlar. Bilim zekası olan bir kadın neden bir bilimkadını olmasın? Artık dünyanın önde gelen ülkelerinin hiçbiri nüfuslarının yarısını teşkil eden kadınların katılımlarını engellemiyor. Onların sunacaklarından faydalanmak istiyor. Ve böylelikle durmadan değişiyoruz, ilerliyoruz.