Allahü teâlâ sevdiklerini sevdiği kişiler ve işlerle meşgul eder. Çinisiyle meşhur olan İznik'in asıl şöhreti, yeryüzünün gerçek efendileri olan evliyâ ve ulemadan Mızraklı İlmihâl'in yazarı Muhammmed İznikî'nin babası Kutbeddîn İznikî (ö.1418) ile Dâvud-ı Kayserî (ö.1350), Sarı Saltuk(ö.1298) ve Eşrefoğlu Abdullah Rûmî(ö.1470)'nin medfûn olduğu yer olmasından ileri gelir.
Râhatü'l-kulûb, Mukaddimetü's-salât ve tefsirinin aralarında bulunduğu eserleri kaleme alan Kutbeddîn İznikî'nin bir talebesi şöyle anlatıyor:"Bir zaman Timûr Han ordusuyla Anadolu'ya girmişti. İnsanlar başlarına bir zarar gelir düşüncesiyle çok korktular ve Kutbeddîn İznikî hazretlerine gelerek; "Efendim! Bize bir kurtuluş yolu gösterseniz." diye ağlayıp sızladılar. Bunun üzerine Kutbeddîn İznikî hazretleri bir mektup yazıp bana verdiler ve;"Var bunu Timûr Han ordusu içinde sâlih bir serdar vardır. Bizden selâm eyle ve bu kağıdı ona ver." buyurdu. Bunun üzerine askerin içine girdim Târif edilen kimseyi buldum ve yanımdaki mektubu verdim. Serdar; "Emir onlardandır. Ne yapalım öyle olsun." dedi ve harp âletlerini toplamaya başladı. Sonra etrafa haberciler çıkarıp, hareket emrini verdi. Ordu kısa sürede Anadolu'yu terk etti. Kutbeddîn İznikî bir sohbetinde şöyle buyurur:"Ey kardeşim! Bir kişinin senin katında hâceti (ihtiyacı) olsa, sen onu bitirirsen, Allahü teâlâ senin yetmiş türlü dünyâ ve âhiret hâcetini giderir."
Diğer taraftan Osmanlı Sultanı Orhan Gazi, Dâvud-ı Kayserî'yi ilk olarak İznik'te yaptırdığı medreseye müderris tayin etmiştir. Dâvud-ı Kayserî, enerjitizm yani tabiatta var olan herşeyin esâsını ve bütün tabiat olaylarını enerji ve enerji değişimiyle açıklayan bir fizik doktrinin kurucusudur. Enerjitizmin kurucusu olduğu iddia edilen Alman kimyacısı Wilhem Ostwald'dan yaklaşık altı asır önce yaşayan Dâvud-ı Kayserî; âlemi, görünür ve görünmez, maddî ve rûhî, her türlü varlıkların toplamı olarak tarif etmiştir. Âlemdeki bütün varlıklar, Allahü teâlâ'nın isimlerinin ve sıfatlarının tecellîsi, akisleridir. Tabiattaki her şey, atomlardan ve moleküllerden meydana gelmiştir. Ona göre tabiat, kendi özünde enerjiden başka birşey değildir. Ayrıca bu zat, kendinden önceki Yunanlı atomculardan farklı olarak, ilk defa atomların enerji yüklüyor olduğunu söylüyor. Bu da, İslâm âlimlerinin sadece din ilimlerinde değil, fen ilimlerinde de derin bilgi sâhibi olduklarını göstermektedir.
Dâvud-ı Kayserî, başta tasavvuf olmak üzere kelâm sahasında eserler vermiş ve felsefeyi tenkîd eden eserler yazmıştır. Muhyiddîn ibni Arabî'nin Füsûsü'l-hikem adlı eserine şerhi olmak üzere yedi eseri vardır. Kabri, İznik"te Çandarlı Halil Paşa Cami karşısında Çınardibi semtindedir. Ancak İstanbul'da güvenilir bir tarihçi ve araştırmacı arkadaşım, bana kabrin aslında yakındaki yaşlı kadının evinin altında olduğunu ve ne yazık ki kadının ziyarete müsade etmediğini söyledi. Allahü teâlâ, şefaatlarına nâil eylesin.