Cindoruk'un kendini 'Adnan Menderes'in avukatı' olarak tanıtıldığı döneme ilişkin önemli açıklamalarda bulunan Aydın Menderes, bunun asılsız olduğunu söyledi. Cindoruk'un hiçbir zaman babasının avukatlığını yapmadığını vurgulayan Menderes, "Zaman içerisinde Cindoruk kendisi Menderes'in avukatı olarak tanıtıldığı durumlarda sessiz kalmış, bunu tekzip etmemiş, adeta kendisinin böyle tanıtılmasında pişkince bir memnuniyet içerisinde gözükmüştür." dedi. Menderes, Cindoruk'un 28 Şubat'a ilişkin değerlendirmelerini de eleştirdi ve bu konuda hedef saptırdığını kaydetti.
Cihan Haber Ajansı'na açıklamalarda bulunan Aydın Menderes, 28 Şubat'ın aradan 100 yıllar geçse de Türkiye'de demokrasi ve hukuk devleti adına kara bir gün olarak hatırlanmaya devam edeceğini vurguladı. 28 Şubat'ın iyi kamufle edilmeye çalışılıp kitabına uydurulmak istendiğini anlatan Menderes, buna rağmen kamuoyunun 28 Şubatı aynen 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül gibi bir askeri müdahale, bir darbe olarak kabul ettiğini belirtti.
"Kamuoyu, halk böyle kabul ettikten sonra zaten tartışılacak bir yönünde kalmadı." diyen Menderes, "Çok yakın bir tarihte cereyan etti. Toplum, diğerleri gibi 28 Şubat'a da tepki duymuştur. Olumsuz bulmuştur. Daha önceki müdahalelere karşı tavır oluşturduysa ve özellikle bunu sandıkta ortaya koyduysa aynısı 3 kasım 2002 seçimlerinde cereyan etmiştir." dedi.
CİNDORUK'UN DÜŞÜNCELERİ NEDEN DEĞİŞTİ?
Hüsamettin Cindoruk'un "28 Şubat hedefine ulaştı" şeklindeki açıklamalarına tepki gösteren Menderes, Türkiye'de tartışılması gerekenin 28 Şubat'ın bir hedefi olup da bu hedefin gerçekleşip gerçekleşmemesi değil, bir askeri müdahale olarak meşruiyetinin olup olmadığı olduğunu vurguladı.
Amacına ulaşan askeri müdahalelerin iyi, doğru, meşru; diğerlerinin ise değil gibi bir genelleme yapılamayacağını anlatan Menderes, "Onun için Cindoruk'un 28 Şubat ile ilgili değerlendirmesini bir hedef saptırma olarak görüyorum. Öyle düşünüyorum. 28 Şubat halkımızın da kabul ettiği gibi bir askeri müdahaledir. Ve özellikle 10 yılda, 100 yıl da geçse yüksek yargı organı mensuplarının Genelkurmay'a çağrılmaları ve onların da büyük bir bölümünün çağrıya icabet etmiş olmaları, Türkiye'de demokrasi ve hukuk devleti adına kara bir gün olarak hatırlanmaya devam edecektir." diye konuştu.
Hükümetlerin tutumlarının ayrı bir konu olarak değerlendirilebileceğini dile getiren Menderes, ancak bunun da askeri müdahaleleri doğru veya haklı kılmayacağını vurguladı. Cindoruk'un "Darbelere siyasiler neden oluyor" yönündeki açıklamasını da eleştiren Menderes, "Kaldı ki Türkiye'de eğer 'siyasiler sebep olmuştur askeri müdahalelere' diye kabul edecek olursak 12 Mart, 12 Eylül'ü Cindoruk'un da bir parçası olduğu Adalet Partisi'nin sebep olmuş olması sonucu ortaya çıkar. O zaman da Cindoruk bunu bu şekilde savunmadı, tam tersini söyledi. Niçin 2007'deki e-muhtırayla düşünceleri değişmiştir? Bizim onu bilmemiz doğal olarak mümkün değildir." şeklinde konuştu.
CİNDORUK PİŞKİNCE BİR MEMNUNİYET İÇİNDE GÖZÜKTÜ
"Cindoruk'un kamuoyunda babanız Adnan Menderes'in avukatlığını yaptığı yönünde bir inanış var. Cindoruk, böyle bir görev ifa etti mi?" şeklindeki bir soruya ise Menderes şöyle cevap verdi: "Hayır, Cindoruk, Adnan Menderes'in avukatı olmamıştır. Adnan Menderes'in imzasını taşıyan herhangi bir vekalete haiz olmamıştır. Ayrıca Menderes ailesinden başka bir Menderes'in avukatlığını da üstlenmemiş, vekaletnamesine haiz olmamıştır. Sorunuzdaki ifadeniz doğru, zaman içerisinde Cindoruk kendisi Menderes'in avukatı olarak tanıtıldığı durumlarda sessiz kalmış, bunu tekzip etmemiş, adeta kendisinin böyle tanıtılmasında pişkince bir memnuniyet içerisinde gözükmüştür. Ancak hiçbir zaman Adnan Menderes'in avukatı olmamıştır."
"Bir darbe sonrası babanızın asılmasına ilişkin devletin Menderes ailesinden özür dilemesini bekliyor musunuz?" yönündeki soruyu da Menderes, meselenin uzun bir konu olduğunu belirterek böyle bir röportaj içinde bu soruya cevap vermenin zor olduğunu kaydetti. "Biz İmralı'da bulunan merhum Menderes, Zorlu ve Polatkan'ın cenazelerinin buradan nakli için devlet töreni ve kendileri adına bir anıt mezar inşa edilmesini şart olarak öne sürmüştük." diyen Menderes, bunun 1990 yılında merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal tarafından gerçekleştirildiğini hatırlattı.
"Bana yöneltilen soru bağlamında atılmış bir adımdır. Böyle sayılması lazımdır." diyen Menderes, "Biz bunun yeterli olup olmayacağı tartışmasına ise aile olarak girmedik. Bu tutumumuzda da herhangi bir değişiklik olmayacaktır." demekle yetindi.