PEKİN (AA) - Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Cao Lician, ABD ve müttefiklerinin eski İngiliz kolonisi Hong Kong Özel İdare Bölgesi'nin Çin egemenliğine geri döndüğü gerçeğiyle yüzleşmeleri gerektiğini söyledi.
Sözcü Cao, başkent Pekin'de yaptığı basın açıklamasında, "Beş Göz" olarak bilinen istihbarat iş birliğinin taraf ülkeleri ABD, İngiltere, Avustralya, Kanada ve Yeni Zelanda'nın Hong Kong'daki gelişmelere ilişkin yaptıkları açıklamaya yanıt verdi.
Cao, ABD ve müttefiklerinin Hong Kong Özel İdare Bölgesi'nin Çin egemenliğine geri döndüğü gerçeğiyle yüzleşmeleri gerektiğine dikkati çekerek, "Beş gözü veya 10 gözü olsun, Çin'in egemenliğine, güvenliğine ve kalkınma çıkarlarına zarar vermeye cesaret ederlerse, gözlerinin çıkarılmasından veya kör edilmesinden sakınmaları gerekir." dedi.
Hong Kong'un Çin'in vazgeçilmez parçası olduğunu vurgulayan Cao, buranın kamu çalışanlarının da "ana vatana sadık olması" gerektiğini savundu.
ABD, İngiltere, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda dışişleri bakanları, dün yaptıkları ortak açıklamada, Çin'in Hong Kong'da yerel hükümete milletvekillerini mahkeme kararı olmadan azletme yetkisi veren düzenlemesinin "tüm eleştirel sesleri susturma kampanyasının parçası" olduğu uyarısında bulunmuştu.
Çin’in en üst düzey yasama organı Ulusal Halk Kongresinin (UHK) 13. Daimi Komitesi, 10 Kasım'da Hong Kong Yasama Konseyi üyelerinin niteliklerinin yeniden belirlenmesine ilişkin kararı kabul etmişti.
Karara göre Hong Kong anayasası olarak kabul edilen temel yasanın gereklerini karşılamayanlar, Hong Kong’un bağımsızlığını savunanlar, Çin’in egemenliğini ve Hong Kong üzerindeki hükümranlığını tanımayanlar, dış güçlerle Hong Kong’un iç işlerine müdahale arayışında olanlar ve ulusal güvenliği tehlikeye atan eylemlere karışanların vekilliği düşürülecek.
Hong Kong hükümeti, vekillik kriterlerinin revize edilmesi sonrası 4 muhalif (demokrasi yanlısı) milletvekilinin vekilliğini düşürüldüğünü açıklamıştı.
- Hong Kong'un statüsü
Hong Kong, 1898'de imzalanan "kira sözleşmesi" ile uzun yıllar İngiltere hakimiyetinde kaldıktan sonra 1997'de Çin'e devredilmişti.
İmzalanan ortak deklarasyon çerçevesinde Hong Kong'a 2047'ye kadar basın, ifade, toplanma, inanç ve serbest akademik çalışma gibi özgürlükleri ile bağımsız idari ve hukuki yapısını koruma hakkı tanınmıştı.
Hong Kong, Çin'e bağlı olmasına rağmen kendine ait para birimi, dil, hukuk sistemi ve kimlik kullanıyor. Özerk yapılı bölgenin sadece savunma ve dış politika gibi konularda Pekin'e bağlı olduğu bu yönetim modeli, "bir ülke, iki sistem" olarak adlandırılıyor.
Hong Kong'da geçen yıl suçluların Çin'e iadesini kolaylaştıran yasa tasarısına karşı düzenlenen gösteriler, yıl sonuna kadar devam eden geniş çaplı kitlesel protestolara dönüşmüştü.
Öte yandan Çin'de 30 Haziran'da kabul edilen, Hong Kong Meclisinin onayıyla bölgede yürürlüğe giren yeni Ulusal Güvenlik Yasası, "tek ülke, iki sistem" ilkesi uyarınca yurttaşların düşünce ve ifade özgürlüğü bakımından Çin ana karasından daha ileri hukuki güvencelere sahip olduğu Hong Kong'da tepkilere yol açmıştı.
Çin merkezi hükümetini yıkma, isyana teşvik, vatana ihanet, terör ile ulusal güvenliği tehlikeye atan fiil ve etkinliklerin yasaklayan yasa, Pekin yönetiminin Hong Kong'un özerk yapısına müdahalelerine olanak tanıyacağı, Çin yönetiminin eleştirilmesini, demokrasi ve bağımsızlık yanlısı fikirleri suç haline getireceği gerekçesiyle uluslararası toplum tarafından da eleştirilmişti.
Meseleyi "iç işleri" olarak gören Pekin yönetimi ise bu konuda görüş bildiren ve Hong Kong vatandaşlarına iltica hakkı tanıma gibi tepkiler ortaya koyan ülkelere karşı yasal ve diplomatik girişimlerde bulunuyor.